17

338 39 3
                                    

Elindeki erimeye başlayan dondurmasıyla, oyun salonundaki her oyuncağa koşuyordu Lena. Oynamak için daha çok vakti olmasına rağmen sabırsız bir şekilde bir ona, bir buna biniyordu. Doğum gününe özel -gerçi her zaman gördüğü bir muamele- Changbin, onun için koca bir oyun salonunu kapattırmıştı.

Bu yüzden istediğine, istediği zaman binebiliyordu. Boyundan biraz yüksekte kalan salıncağı işaret etti, "Buna da binmek istiyorum!" dedi, Changbin, küçük kızın dondurma içinde kalmış suratına gülümsedi ve onu kolayca kaldırıp istediği salıncağa yerleştirdi.

Changbin'e yukarıdan bakınca kahkaha attı Lena ipeksi sesiyle, "Oppa! Küçücük görünüyorsun." arkalarında kalmış Felix, gülümsemesini engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı ve eliyle yüzünü örttü. Onun bu tepkisini önceden tahmin eden Changbin, kaşlarını çatarak önce sarışına bir bakış attı, sonra Lena'ya döndü. "Yüksektesin ya, ondandır."

"Babam yanımıza gelecek mi? Ya da Jeongin oppa?"

"İkisi de akşama kadar meşgul olacaklar prenses, bizden sıkıldın mı yoksa?"

Felix'in sahte sitemine kıkırdayarak karşılık verdi Lena, "Hayır tabii ki." dedi ve bacaklarını sallandırdı boşlukta sevimli bir şekilde, "Sabah da görmedim onları, özledim sadece."

İşinden, kızının doğum günü mazeretiyle erken çıkan Chan, Jeongin ile sabahtan beri doğum gününü organize etmekle meşguldü. Önceden araştırmaya vakitleri olmadığı için tüm gün özel bir mekan aramışlar ve sadece iki saat önce bir geceliğine kiralayabilecekleri bir mekan bulmuşlardı.

Son iki saattir ise tüm imkanlarıyla ve olabildiğince hızlı bir şekilde ortamı hazırlamaya çalışıyorlardı. Tüm bunların öncesinde Lena'yı, nişanlı çifte emanet edebilmişlerdi neyse ki.

"Merak etme, birkaç saat sonra yanlarına gideceğiz."

Küçük kız, tüm oyuncaklarla oynadığında sonunda sıkılmıştı ve gitmek istemişti. Onu tabii ki de dinleyen ikili, seke seke ilerleyen Lena'nın arkasında el ele yürüyorlardı. Lena'ya baktıkça suratındaki sırıtışa engel olamıyordu Felix.

Onu diğerleri gibi bebekliğinden beri tanıdığı için küçük kız kardeşi gibi hissediyordu. Lena'nın etrafındaki koruyucu meleklerden sadece bir tanesiydi. İç çekti ve başını Changbin'in omzuna yasladı, "Çok sevimli değil mi?" dedi sırıtışı genişlerken.

"Çok benziyorsunuz, biliyor muydun?"

"Nasıl ya?"

"İkiniz de peri gibisiniz. Etrafınızdaki herkesi kolayca etkileyebiliyorsunuz. İnsan istemeden gülümsüyor sizi görünce. Sürekli çok güzelsiniz, her an."

"Changbin, sus. Ağlatma beni."

Gülümsedi ve uzanıp yanağından öptü sarışını, "Sen de ister misin?" dedi fısıltıyla. Çabucak gözlerinde yer edinmiş yaşları tutmaya çalışırken kaşları çatıldı hafifçe Felix'in, Changbin'e döndü, "Ne ister miyim?"

Bakışlarını Felix'ten ayırmadan, kaşlarıyla Lena'yı işaret etti, ona döndü Felix. Küçük kız onlara aldırmadan ayıcığıyla konuşmaya devam ederek ilerliyordu önden, "Evlendiğimizde, bizim de bir Lena'mız olsun ister misin?" şaşkınlıkla ağzı açıldı Felix'in. Geri döndü bakışları nişanlısına.

"Changbin sen... ciddi misin?"

İç çekip aşık olduğu suratta gezdirdi bakışlarını Changbin, Felix'in her detayının bu kadar mükemmel olması ona gerçek gelmiyordu bazen. Cidden bir peri olduğuna inandığı oluyordu. Hayatında olması ise daha inanılır gibi değildi. Onu kazanacak ne yaptığına dair bir fikri yoktu.

ex with a kid, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin