"Biraz hızlı davranıyor gibi gözükebiliriz ama bana sorarsan geç bile kaldık. Son iki senedir bunun hayalini kuruyorum hyung. Ben de teklif etmeyi düşündüm fakat Changbin kadar cesur davranamadım sanırım. Aslında onun da bunu başarmış olmasına şaşırıyorum. Çıkma teklifini etmesi bir hafta sürmüştü. Ah, cidden dünmüş gibi hissettiriyor. Sadece altı ay sonra evleneceğim bu adamla inanabiliyor musun? Üstüne bir de çocuk sahibi olacağız, aklımı yitireceğim! Hyung, alo? Kime anlatıyorum? Dinlemiyor musun sen?"
Suratının önünde sallanan elle, iç çekerek kendine geldi Chan. Parmakları arasında döndürdüğü bileklikten çekebildi bakışlarını, düşünceleri koptu birden. Felix'e dönebildi, "Hm? Ne? Dinliyorum Felix, o davanın bu kadar kolay kapanması yanlıştı bence de." omuzlarını düşürdü Felix, "Tanrım, neler dönüyor kafanın içinde?"
"Hiç, hiçbir şey. Neden sordun?"
"Hyung, o konuyu kapatalı on dakika falan oldu. Emin misin iyi olduğuna?" gerginlikle dudağını ısıran Chan, ani bir hareketle deri sandalyesine yaslandı, bilmiyordu iyi olup olmadığını. Sadece çok düşünüyordu son günlerdi, gereksiz bir şekilde çok. "Her şeyi affeder misin Felix?"
Beklenmedik soruyla kaşları çatıldı sarışının. Sandalyesini, masaya biraz daha çekti ve ilgiyle eğildi masaya doğru, "Ne gibi bir şeyi mesela?" omuz silkti Chan, bakışları tekrar elindeki metal bilekliğe takılı kalırken, "Affetmeyeceğin bir şey var mı yani? Telafisi olmayan?" dudak büzerek düşündü bunu Felix. Naif yapısı nedeniyle merhametli bir insandı fakat sınırları vardı elbette, aptal değildi.
"Yani, kimi baz aldığım çok önemli. Herkese aynı muameleyi yapmam."
"Changbin'i düşün mesela. Hayatını değiştirecek bir şey yapsa, istemediğin bir şey. Tüm dengeni sarsacak bir şey. Buna rağmen affeder misin onu?"
Şaşkınlıkla ağzı açıldı Felix'in, keskin zekasıyla bu sorunun nedenini kolayca anlayabilmişti, "Yoksa... Sen, Hyunjin'le-"
"Sadece cevap ver. Merak ettiğim için soruyorum. Ortada bir şey yok."
Bu durum Felix'i heyecanlandırsa da onun aklını bulandırmamak için üstelemedi ve kendi cevabını düşündü. Changbin, onun hayatındaki en önemli insandı. İlk defa bu kadar uzun süreli bir ilişki yaşıyordu Felix, ona bu kadar güzel duygular hissettiren birisi karşısına çıkmamıştı daha önce. Onunla bu kadar ilgilenen, sevdiği bakışlarından belli olan, aynı şekilde onun bu kadar sevdiği birisi yoktu.
Chan'ın sorduğu soruya gelirse, yanında olduğu sürece her türlü yaşama tutunabileceğini hissediyordu. Yalnız olmadığı sürece bir sorun yoktu. Yalnızlık, daha doğrusu Changbin'in olmadığı bir hayat onun için çekilmez olurdu. Ancak kendisinden giderse affetmezdi Changbin'i.
"Affederdim. Bana hasar verebilir ancak ondan başkası da iyileştiremez."
Gülümsedi Chan, bu Changbin için söylenebilirdi. Daha doğrusu Changbin ve Felix için söylenebilirdi. Bu yüzden sarışın için cevap vermesi kolay bir soruydu. Bunu bile bile sormuştu. Sadece bir cesaret almak istiyordu, bir şeylerin onu Hyunjin'e itmesini istiyordu, korkak hissediyordu.
Terasta ona yıllar sonra ilk defa içini döktükten sonra hayatındaki yerini sorguladı birçok kez Hyunjin'in. Hyunjin, her ne kadar onun için önemsiz birisi olduğunu hissetse de öyle olmadığını kabulleniyordu Chan. Ondan alabileceği belki de en büyük hasarı almış olsa da hiçbir zaman önemsiz olmazdı Hyunjin hayatında.
Zamanında nasıl bir yer edindiyse yaptığı her şeyi kısa sürede unutturabilecek bir kapasitesi vardı. Ya da Chan unutmak istiyordu yaşanan kötü şeyleri, onun hakkında kötü düşünmeye zorlamak istemiyordu zihnini. Bu savaşı vermek kolay değildi. Yıpratıyordu onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz