Lena, etrafındaki ışıklara bakmaktan düzgün yürüyemediği için onu kucağına almaya karar verdi Chan, böylece ikisi de daha rahat etmiş oldu. Babasının geniş omuzlarına sarılarak ışıklara bakmaya devam etti küçük kız, etraftaki renkler çok hoşuna gitmişti.
"Evet, neredesiniz? Ah, tanrım. Cidden kapattırmaya gerek var mıydı? Pekala, tamam anladım, sizin yemeğiniz demiyorum bir şey. Yanımda elbette kime bırakacaktım? Hatırlat yanına geldiğimde sana sessizce küfür edeceğim." telefonu Changbin'in yüzüne kapattıktan sonra merdivenlere yöneldi Chan, Lena heyecanla ona bir yeri işaret etti, "Baba! Baba bak orada oyuncaklar var! Gidebilir miyim?"
"Yemek yemen lazım Lena, yedikten sonra istediğini yapabilirsin." sevinçle el çırptı küçük kız, o mavi oyuncak arabaya kesinlikle binecekti. Gözüne kestirmişti. Üst kata çıktıklarında Lena'yı yere indirdi. Zeminle buluşan Lena, karşılarındaki masada oturan Felix'i görünce yanına koştu. Tabii babasının arkasından koşmaması için seslendiğini duyamadı.
"Felix oppa!" Felix de küçük kızı fark ettiğinde kollarını kocaman açtı ve ufak bedeni kollarıyla sarıp sarmaladı. Ayağa kalkıp onu döndürdüğünde kahkaha attı Lena, "Nerelerdesin sen prenses? Kocaman olmuşsun görmeyeli." kıkırdayarak omuz silkti Lena, "Yemeklerimi yiyip zamanında uyuyorum, ondan." dedi övünmekten çekinmeyerek.
Felix, onaylan mırıltılar çıkardı ve kızı kucağından indirmeden yerine geri oturdu, "Baban sana çok iyi bakıyor olmalı." başını olumlu anlamda salladı Lena, "Babam ve Jeongin oppa." diye düzeltti Felix'i.
Jeongin, havalı bir şekilde sırıtarak Chan'ı dürttü ancak sadece göz devirmekle yetindi Chan. Yanındaki yerini aldıktan sonra arkasına yaslandı, yine deli gibi yorulduğu bir iş gününü bitirmişti.
"Hırkanı çıkar Lena, koşturup duruyorsun, terleyip hasta olacaksın." uslu bir şekilde başını sallayıp Felix'in yardımıyla hırkasını çıkardı ve babasına uzattı. "Changbin oppa nerede? Onu da çok özledim." dedi kız sızlanarak. Omuz silkti babası, "Balkonda falandır, gelir şimdi."
İyi insan lafın üstüne geldi ve sevgilisinin arkasından uzanıp kızın yanağından makas aldı, "Prensesimiz de gelmiş." Lena, kollarını Changbin'e uzattı bu sefer. Tek koluyla küçük kızı belinden kavrayıp hiç zorlanmadan aldı Changbin, onun bu gücüne karşı ağzını kocaman açtı Lena, "Changbin oppa kocaman olmuşsun!"
Masadaki herkes küçük kızın bu tepkisine güldü, "Yani... hâlâ yakışıklı mıyım?" başıyla onayladı onu Lena, Changbin de memnuniyetle gülümsedi ve nişanlısının yanındaki yerini aldı. "Sen de çok güzel olmuşsun prenses, ileride babanın başını çok ağrıtacaksın belli oldu."
Lena bunun ne anlama geldiğini anlamasa da sesini çıkarmadı ve babasına gülümsedi.
Yemekler yendiğinde Lena bir saniye bile beklememiş, babasından izin alır almaz aşağıya inerek geldiğinden beri binmek istediği oyuncak arabanın yanına koşmuştu. Chan, bir an endişelenip peşinden gitmeye yeltense de Jeongin, onu durdurmuş ve bir şey olmayacağına ikna etmişti.
Lena, Jeongin ile büyüdüğü için onun hakkında güveniyordu oğlana Chan, belki de ondan daha iyi tanıyordu kızını.
"Dört kişilik yemek için tüm katı kiralamak nereden çıktı hyung, şikayet ettiğimden değil yanlış anlama, o kadar duygulandım ki ağlayabilirim." Jeongin sahte gözyaşlarını sildiğinde gülerek göz devirdi Changbin, sol kolunu sevgilisinin omzuna attı, "Bok gibi param var niye harcamayayım?"
Dudak büzüp başını sallayarak onayladı onu Jeongin, aralarındaki en zengin olabilirdi Changbin. "Hem fena mı oldu? Rahat rahat takılıyoruz işte. Değil mi kocacım?" diyerek Felix'e döndüğünde gülümseyerek cevap verdi ona Felix. Onların bu romantizmine kusar gibi ses çıkardı Jeongin. "Sanırım yediğim yemek boşuna gidecek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz