Kulağında yankılanan kalp atışlarıyla uykusu iyice açıldı Jisung'un. Başka birisi olsa buna siniri bozulabilirdi fakat Jeongin'e sarılarak uyanıyor olmak onun için bu dünyada yaşayabileceği en mükemmel şeydi. Gözlerini açmadan gülümsedi ve keyifli mırıltılar çıkardı. Daha sıkı sardı kollarını Jeongin'in beline.
Sandığından daha fazla ilerliyordu aralarındaki ilişki. Jeongin, ona kapılarını sonuna kadar açıyor, hatta içeriye çekiyordu onu. Jisung, başta kendisinden sıkılacağını düşünüyordu. Fazla sevdiği insanları sıkabiliyor, onları bunaltabiliyordu. Onun bu sevgisinini ve ilgisini tümüyle kabul edip ondan sıkılmayan nadir kişilerdendi Jeongin.
"Umarım bu bir rüya değildir." diye mırıldandı. Jeongin, çoktan uyandığı için bunu duydu ve gülümseyip elini göğüsündeki oğlanın saçlarına attı, gezdirdi parmaklarını arasında, "Endişelenme, değil."
Ona tekrar bu şekilde yakalandığı için kızaran suratını, göğüsüne bastırarak sakladı. Jeongin'in her seferinde onu böyle utandırması nasıl mümkün oluyordu bilmiyordu. "Ne zaman uyandın sen? Hiç de belli etmiyorsun." Jeongin kıkırdadı ve küçük bir öpücük bıraktı okşadığı saçlara, "Utanınca çok sevimli oluyorsun Hannie, biliyor muydun?"
Ona sesleniş şekline iç çeki Jisung, başını göğüsünden kaldırıp yüzüne baktı, "Beni utandırmak hoşuna mı gidiyor Innie?" dedi yeni uyandığı için boğuk çıkan sesi ile. Duyduğu sesle içinde bir kıvılcım canlanan Jeongin, birkaç santimetre önünde duran dudaklara uzandı.
Aralarındaki temas öpüşmeden ileriye gitmese de son günlerde bunun ona yetmediğini fark etmişti Jeongin. Jisung'a her dokunduğunda parmak uçlarındaki karıncalaşma bunu belirten cinstendi.
Tek bir hamleyle yanındaki oğlanın üstüne çıktı ve başını yana eğerek öpüşmelerini derinleştirdi. Onun her hareketinde kalp ritmi hızlanan Jisung, boşta kalan ellerini başta nereye koyacağını bilemedi fakat daha sonra boynuna çıkarıp onu kendine daha da çekti.
İnce belinde hissettiği soğuk parmaklar içini titretti. Evet, bunu daha önce de yapmıştı Jeongin, her seferinde olduğu gibi tepki vermişti Jisung. İnlememek için geri çekilip dudaklarını birbirine bastırdı. Oğlanın bu tepkisini fark eden Jeongin, sırıtarak boynuna doğru indi. O geri çekilmeyi düşünüyor gibi değildi.
Dudaklarını bastırdığı yerde atan nabız, onun da heyecanını katlamıştı. Jisung'u bu kadar heyecanlandırıyor olabilmek büyük bir memnuniyet veriyordu. "Jeongin." diye fısıldadı ses tonunu düz tutmaya çalışarak. Kontrolü bıraktığı saniyede adıyla inleyebilirdi çünkü.
"Efendim Jisung?" dedi aynı fısıltıyla Jeongin, ellerinin altındaki ince beli okşadı ve dudaklarını gezdirdiği yerlere diliyle ince çizgiler çekti. Vücudundaki tüm kasların mümkün olduğu kadar gerildiğini hissetti Jisung, sarışın oğlan ne yapması gerektiğini gerçekten iyi biliyordu. Tüm ayarlarıyla oynayabiliyordu.
Titrek bir nefes kaçtı dudaklarından, "Lena'nın yanına gitmen gerektiğini söylemiştin." konuşurken kelimeleri zor toparlaması tekrar gülümsetti Jeongin'i, çenesiyle boynu arasındaki noktaya son bir öpücük kondurup başını kaldırdı, tek elini kızarmış yanağında gezdirdi, "Haklısın. Çıkmış aklımdan." uzanıp alt dudağına kısa bir öpücük bıraktı, "Teşekkür ederim güzelim."
Aniden üstünde hissettiği boşlukla, ağzı açık kaldı Jisung'un, istediği kesinlikle bu değildi. Yatakta doğruldu ve dolabından kıyafet alan Jeongin'e baktı, bir şey söylemek istedi fakat içindeki ses bunu yapmaması gerektiğini söyledi. Sonuçta yaptığı şey açıkça yaşananları durdurma amaçlıydı. Jeongin de bunu yapmıştı. İtiraz edebileceği bir durum yoktu ortada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz