22

311 32 5
                                    

"Onun burada ne işi var Chan? Yine mi görüşüyorsunuz siz yoksa?"

"Hyunjin Lena'nın öğretmeni anne."

"Yani? Bu günün bir vakti kapına dayanmasını açıklamıyor. Hem hiç Lena hakkında konuşacakmış gibi gelmedi bana. Öyleyse bile telefon denen bir şey var. Kapına kadar gelmesine gerek yok."

Annesinin hatırlatmasıyla nerede olduğunu bilmediğini telefonunu bulmak için bir umut ceplerini yokladı Chan, ama orada değildi. Hyunjin aradıysa bile ulaşması mümkün değildi. Yine de annesine laf anlatamayacağını bildiği için bu konu hakkında sesini çıkarmadı. "Bak, seni uyarıyorum Chan. Eğer bu çocukla tekrar beraber olacak olursan unut beni."

Kaşlarını çatıp öfke ile dolup taşan annesine baktı Chan, "Saçmaladığının farkında mısın?" kollarını birleştirip omuz silkti annesi küçük bir çocuk gibi, "Hiç de saçmalamıyorum. Onun yüzünden bu halde olduğunu unutma." damarlarındaki kanın kaynamaya başladığını hissediyordu Chan. Kendisi bu hayata adapte olmaya büyük çaba gösterirken, bunu başaramadığını bir de annesinden duyması onu sinirlendiriyordu.

"Neyim varmış benim?" oğlunun sinirlendiğini anladı Bayan Bang, fakat gururundan da vazgeçmedi, dik tuttu çenesini, "Neden acınacak haldeymişim gibi konuşuyorsun anne?"

"Chan, ne demek istediğimi anlıyorsun."

"Hayır anlamıyorum. Açıkla."

Onun gibi kollarını birleştirip arkasındaki tezgaha yaslandı Chan. Zaten gergin olan sinirleri annesinin bu tavırlarıyla daha da geriliyordu. Kopmaması için ümit ediyordu Chan sadece. "Baban yüzünden polis olmandan bahsediyorum. İşini sevmiyorsun. İşinle beraber üstüne binen bir sürü yük var."

"Neymiş o yük?"

Chan'ın sert bakışları içini titretti Bayan Bang'in, huzursuzca yerinde kıpırdandı, düşündüğünü söylememesi için tehdit ediyordu resmen oğlu gözleriyle. Ancak yine de geri adım atmak istemedi, "Daha çok gençken Jeongin'i ve Lena'yı yanına alman seni çok zorladı. Bunu görebiliyorum." beyninde çakan şimşekleri gerçekten hissetti Chan. Annesi konuştukça o şimşeklerin birine yakalanma ihtimali artıyordu.

"Sakın." dedi buz gibi çıkan ses tonuyla, ürperdiğini hissetti annesi, "Sakın bir daha Jeongin ve Lena hakkında böyle konuşma. Seni evimden atmaktan hiç çekinmem anne." şaşkınlıkla gözleri büyüdü Bayan Bang'in, çenesi titredi, Chan'ın bu sözlerini kendisine yediremedi.

"Bana böyle davranamazsın. Ben senin annenim Chan."

"Ben de Lena'nın babasıyım. Jeongin'in de abisi. Sizin için bir şey ifade etmiyor olabilirler ama onlar benim ailem."

"Sadece senin iyiliğini istiyorum."

"Onların olmadığı hiçbir iyiliği istemiyorum. Kendine sakla."

Annesinin sağlam gururunu oldukça sarstıktan sonra daha fazla yanında kalmaya dayanamayacağından salonda geri dönmeye karar verdi Chan, kızıyla oynayan babasının yanına vardığında sinirinin azaldığını hissetti.

Babası yüzünden istemediği bir işte çalışıyor olsa da en azından Lena'yı en az onun kadar sevdiğini görebiliyordu. Bu yüzden ona hiçbir zaman tam anlamıyla kızamıyordu. Onun da önceden polis olmasıyla bir alakası olduğunu düşünüyordu, Lena gibi terkedilmiş birçok çocuk görmüş olmalıydı. Bu yüzden ona duyduğu sevgi ve merhamet çok büyüktü.

Babasını gören küçük kız, gülmekten ağzı acımaya başladığı için büyükbabasının kucağından indi ve ona doğru koştu, "Baba yardım et! Büyükbabam beni gülmekten bayıltacak." ona gülümseyip eğildi Chan, büyük bir öpücük bıraktı kızının yanağına.

ex with a kid, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin