final.
"Sen Seo Changbin, Lee Felix'i ömrünün sonuna kadar seveceğine yemin ediyor ve eşin olarak kabul ediyor musun?"
"Ediyorum."
"Peki sen Lee Felix, Seo Changbin'i ömrünün sonuna kadar seveceğine yemin ediyor ve eşin olarak kabul ediyor musun?"
"Ediyorum, elbette ediyorum!"
Felix'in cevabının ardından tüm arkadaşlar var gücüyle alkışladı onları, sevinçten bayılacak gibi hisseden Felix, daha sıkı tuttu eşinin ellerini. Sonunda aylardır planladıkları düğün gerçekleşmişti. Changbin ve Felix resmi olarak evliydi.
Prosedürler bittikten sonra arkadaşlarının yanlarına inmişler ve tüm tebrikleri kabul etmişlerdi. En önemli kişilerin yanlarına geldiğinde gözleri doldu sarışının, ağlamaya başlamadan önce sarılmak istediği için Chan'a doğru koştu, sıkıca sarıldı arkadaşına. "Hyung, galiba bayılacağım." diye mırıldandı sarılırken.
Güldü ona Chan, geri sarıldı, "Bunca zaman bayılmak için beklemedin bugünü Felix. Biraz daha dayan. Akşama bayılırsın." kahkaha atarak ayrıldı ondan Felix, omzuna vurdu hafifçe, "Gıcıksın." dedi gözyaşlarını silerken. Jeongin ikisini ayırdıktan sonra hızla sarıldı Felix'e.
Bunu açıkça beklemeyen sarışın şaşırmıştı, Jeongin sarılmayı seven bir oğlan değildi çünkü, "Ah, hyung. Senin adına o kadar üzgünüm ki..." dedi dramatik bir tonda. Gülerek kaşlarını çattı Felix, biraz geri çekilerek yüzüne baktı oğlanın, "Üzgün müsün?" başını salladı Jeongin. Olmayan gözyaşlarını sildi o da. "O niye?"
"Resmen Changbin hyungla evlendin ya, delinin yapacağı iş değil. Neyse, Tanrı seninle olsun."
"Bu çocuk beni katil edecek."
Sinirle söylenen Changbin'e alayla sırıtarak göz devirdi, bir kolunu Felix'in omzuna atıp ona döndü, "O zaman bizzat kocan tarafından tutuklanırsın hyung. Bir daha düşün derim."
"Jeongin, bırak Changbin'le uğraşmayı, bugün onun günü."
"İyi ya, demedik bir şey. Sevgilim nerede benim? Bıktım sizden."
Felix'i anında bırakarak Jisung'u aramaya gittiğinde güldü hepsi genç oğlana. Durum ne olursa olsun Jisung'tan önemli bir şey yoktu Jeongin için. Bir kere daha fark ettiler bunu. Felix, bu sefer Seungmin ve Minho'nun yanına gittiğinde, Hyunjin de Chan ve Changbin'in yanına gitmişti.
İkisinin arasına geçip ağlaşan Felix ve Seungmin'i izlediler. "Ee, siz sarılmayacak mısınız?" diye bir soru attı ortaya Hyunjin. İkili birbirine bakıp alayla sırıttı. "Yok artık." diye mırıldandı Chan. Kaşlarını çatıp sevgilisine döndü Hyunjin, "Ne demek yok artık?"
"Biz lise de bile bir kere sarılmış insanlar değiliz Hyunjin. Şimdi mi sarılacağız?"
"Bu duygusuz odunların tekiyiz demenin farklı bir versiyonu mu? Ne demek şimdi mi sarılacağız ya? Changbin! Sen de bir şey desene."
"Chan'a katılıyorum."
"Ah, size inanamıyorum. Hemen sarılıyorsunuz, göreceğim."
Bıkkın bir nefes verip Hyunjin'e döndü Chan, başını yana eğdi hafifçe, "Cidden mi?" ondan aldığı tehditkar bakışla kaçışının olmadığını anladı ve onları izleyen Changbin'e döndü. O da en az kendisi kadar isteksiz görünüyordu, fakat Hyunjin'in bu işin peşini bırakmayacağının da farkındaydı. Omuzları düştü sıkıntıyla.
"Pekala, yapalım gitsin."
"Sadece bir kere."
"Aynen, gel hadi." Changbin kollarını açtığında isteksiz adımlarla ona yaklaştı Chan. Oldukça garip hissettirmesine rağmen kolları arasına girdi ve sarıldı arkadaşına. Hyunjin sevinçle sırıtırken, ikisi bir an önce ayrılmamak için zor tutuyordu kendilerini. Birkaç saniye daha dayandıktan sonra hızla ayrıldılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz