Minho, ev içinde kollarını iki yana açmış koşuşturan oğlunu izledi bıkkınlıkla, bazen çocuğun ona benzemesi onu bile yorsa da sesini çıkarmıyor ve Hwan'ın gönlünce eğlenmesine izin veriyordu. Gülümsedi ve kollarını birleştirip arkasındaki koltuğa yaslandı, "Hwan, okuldan sonra pilot olmaya devam etmeye ne dersin? Geç kalacağız. Baban bize tekrar ceza verebilir."
Cezayı duyar duymaz yerinde durup kollarını indirdi oğlan, omuzlarını düşürüp gözlerini devirdi, "Neden babam bize ceza verip duruyor? Bıktım artık." Minho, onun çocuk aklına uyarak 'Bilmiyorum.' der gibi omuzlarını kaldırdı ve sonunda sabit duran oğlunu havaya kaldırıp omzuna attı.
"Baskın olabildiği tek konu olduğu içindir belki." diye mırıldandı. Ne dediğini baş aşağı durduğu için iyi anlamayan Hwan, "Ne?" diye sordu yüksek sesle. Güldü Minho, "Hiç, acele edelim diyorum."
Minho babasının lafını ikiletmeyen Hwan, uslu bir çocuk gibi yeni alınmış formalarını güzelce giydikten sonra ayna karşısına geçip kendisini inceledi. Gerçekten çok güzel görünüyordu bunların içinde. Kendisine göz kırpıp elini saçları arasından geçirdi.
Ayna karşısında değişik hareketler yapan oğlunu kendi haline bırakan Minho, üstünü değiştirmek için tişörtünü çıkardı tek hamlede. Okul işlerinden en az Hwan kadar nefret ediyordu ancak sorumlu bir ebeveyn olması gerektiğinin farkındaydı. Bir de, daha fazla salonda uyumak istemiyordu.
Onun vurdumduymaz kişiliğine tamamen zıt olan eşini ayrı kaldığı her gece özlüyordu söylemese de.
Sonunda banyodan çıkabilen Seungmin, salon ortasında, yerde arabalarıyla oynayan oğlunu forma içinde gördüğünde gülümsemesine engel olamadı. "Hwan, çok güzel görünüyorsun." diye mırıldandı. Hwan da sırıtarak ayağa kalktı ve poz verdi babasına. "Biliyorum baba, teşekkür ederim."
Duygulanmadan edemedi Seungmin, yaramaz bir çocuk olduğu için ne kadar onunla zamanın geçmediğini düşünse de kocaman olmuştu oğlu. Gözleri dolmaya başladığında başını iki yana salladı, bu kadar duygusal olmaktan hoşlanmıyordu.
Oğlunun yanından geçerken zaten dağınık olan saçlarını bir de kendisi karıştırdı, "Giyineyim saçlarını yapacağız. Kaybolma bir yere." Hwan, başını sallayıp yerdeki oyuncaklarıyla oynamaya geri döndü. Nasıl olsa o saçı okulda bozacaktı, sadece bahsetmedi bundan babasına.
İçeriye girdiğinde hazırlanan eşini gördüğünde gülüşünü silip umursamaz bir tavır takınmaya çalıştı. Minho'ya hâlâ sinirliydi ve taviz verirse hemen yelkenleri indireceğini biliyordu. Onu ikna etme konusunda oldukça iyiydi Minho.
Yanından geçip dolaba gideceği sırada kolundan tutarak durdu onu."Daha kaç kere özür dilemem gerekiyor Seungmin? Koltukta uyumaktan felç kalacağım."
"Derdin yatağında yatamamak yani?" göz devirdi Minho, "Hayır elbette." belindeki havludan tutup iyice yanına çekti ve boynuna doğru eğildi, "Yalnız yatmak sıkıcı oluyor. Hem artık benim de ceza verme zamanım gelmedi mi?"
Dudaklarını bastırıp sesinin çıkmamasına özen gösterdi. Minho her zamanki gibi ona nasıl yaklaşması gerektiğini biliyordu ve Seungmin'i zaafından vuruyordu. Kocasının dudaklarını boynunda hissettiğinde içindeki iradenin çoktan kırıldığını hissetmişti bile. Sövdü kendisine.
Onu omuzlarından tuttu ancak uzaklaştıracak gücü bulamadı kollarında, "Yalnız yatmaktan sıkılıyorsan beni sinirlendirme Minho. Seninle aynı konuyu tartışmaktan sıkıldım artık." Minho, onun bu söylenişlerini duymazdan gelerek tek kolunu beline sardı ve iyice yasladı Seungmin'i kendisine.
Teninde gezdirdiği dudaklarının yanına dilini de eklediğinde iyice onu ele geçirdiğinin farkındaydı, "Biliyor musun? Ben de öyle. Artık farklı konular için tartışabiliriz." ittirmek için tuttuğu omuzları düşmemek için sıkıca kavradı bu sefer Seungmin. Bu adam onu delirtecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz