Oyun parkındaki demirlere tırmanmış arkadaşlarından ayrı kalmamak için Hwan'da tırmandı, soğuk demire dokunmak ne kadar canını sıksa da sesini çıkarmadı ve tepeye çıkabildi. Yakın arkadaşı Juwon'un yanındaki yerini aldı.
Bacaklarını boşlukta sallandıran Juwon, kaşlarını çatmış karşılarında kumlarla oynayan kız grubuna bakıyordu. Onun bu sinirli bakışlarına anlam veremeyen oğlan omzuyla dürttü arkadaşını, "Ne oldu?"
Omuz silkti arkadaşı, çenesiyle baktığı yeri gösterdi, "Kızlar çok sinir bozucu." onunla aynı yere baktığında Lena ve birkaç kızı gördü Hwan, üstü başı kum olmuş Lena, büyük bir dikkatle yaptığı kaleyi üstüne kum ekleyerek yükseltmeye çalışıyordu.
Onunla tanıştıklarından beri hiç konuşmamıştı oğlan, sadece kendi arkadaşlarıyla ilgilenmiş ve oyun oynamıştı. Sadece son günlerde oyunlarda aynı takımda olduğu için konuşmak zorunda kalıyordu. Kavga ederek tanışmalarına rağmen ona karşı kötü davranmıyordu Hwan, içinden öyle davranmak gelmiyordu.
"Neden? Oyun oynuyorlar sadece." şaşkınlıkla ona döndü Juwon, kızlar ona göre her zaman sinir bozucuydu. Hwan'ın da öyle düşünmesi gerektiğine inanıyordu. "Kız oyunları da sinir bozucu. Kumla oynamanın nesi eğlenceli olabilir ki? Sadece bizim gibi buraya çıkamayacak kadar güçsüzler." dedi havalı bir sırıtışla.
Ona cevap vermedi Hwan, arkadaşıyla aynı düşündüğü söylenemezdi ama ters bir şey söyleyip onlardan kopmak istemiyordu. Başını öne eğip sarkan bacaklarını izledi. Juwon ise hırsını alamamış olmalı ki söylenmeye devam ediyordu, "Keşke onlardan ayrı sınıfta olsaydık. O zaman hep bizim istediğimiz oyunları oynardık."
Diğer arkadaşları katıldı oğlana, bundan daha da güç aldı, "Hadi gidip oyunlarını bozalım." dedi ve demirlerin üstünden atladı, kalanlar da ona katıldığında bir tek Hwan kaldı demirlerin tepesinde. Onu fark eden Juwon, durup başını kaldırdı, arkadaşına baktı, "Ne duruyorsun orada Hwan? Hadi, gelsene bizimle."
"Neden böyle bir şey yapalım ki? Bırak oynasınlar işte."
"Neyin var senin? Neden bize katılmıyorsun?" başını yana düşürüp gözlerini kıstı oğlan, "Yoksa onlarla arkadaş mı olmak istiyorsun?" sinirle kaşlarını çatıp Hwan da atladı demirlerden. Arkadaşlarının onu kışkırtmaya çalıştığının farkında değildi o an.
Kollarını birleştirmiş arkadaşının önünde durdu, "Hayır tabii ki. Sadece onlarla uğraşmak istemiyorum."
"Hah, peki. Sen bilirsin."
Ona açıkça aşağılayarak bakan arkadaşlarına bir tepki vermedi oğlan. Sadece Lena'ya bulaşmamak değildi, sorun çıkaran çocuk olmak istemiyordu. Seungmin babası ona bunu tembih etmişti. Gariptir ilk defa onu dinleyesi geldi Hwan'ın.
Juwon, kum dolu alana vardığında, Lena'nın dakikalarca, büyük bir dikkatle yaptığı kaleyi tek tekmesi ile yerle bir etti. Kum tanelerinin yavaşça yere döküldüğünü gören Lena'nın ağzı şaşkınlıkla açıldı, elleri havada kaldı.
"Hey! Neden yaptın bunu?" dedi kaşlarını çatarak. Diğer kız arkadaşları da oğlanların yaptıklarına anlam verememiş öylece izliyorlardı. Juwon, sırıttı ve ellerini cebine soktu, "Çok kötü yapmıştın zaten."
Yumruklarını sıktı küçük kız istemsizce. Kötü olması önemli değildi, onun için emek vermişti. Kavga etmek istemediği için yanından geçip gitmek istedi. En azından sınıfta resim yapabilirdi.
Fakat Juwon, kızı asla rahat bırakmak niyetinde değildi. Yanından geçerken ayağını hafifçe sola uzattığında Lena, onu fark etmedi ve dengesini kaybedip yere düştü. Neyse ki kum zemine düştüğü için canı acımamıştı. Etradındaki çocuklar ona gülerken o daha fazla utanmamak için koşaradım okulun içine girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz