Yaklaşık kırk dakikasını harcamış olsa da sonunda küçük çocukları bir şekilde ikna etmeyi başarmıştı Hyunjin. İkisi de birbiri hakkında bu kadar net görüşlere sahipken onları ikna etmek tabii ki de kolay olmamıştı, tüm gün aralıksız çalışmış gibi yorgun hissediyordu kendisini.
Lena ve Hwan'ın ardından odadan çıktığında dışarıda bekleyen tüm ebeveynlerin gözleri onlara döndü, ikna olmuş olmalarına rağmen birbirlerinde istemeye istemeye ayrıldı ikili, el salladı Hwan küçük kıza, "Sonra görüşürüz Lena." dedi huzursuz bir mırıltıyla. Lena ise ona gülümsemekle yetindi.
Seungmin, bu duruma oldukça şaşırsa da bunu bozmak gibi bir niyeti yoktu, en başta arkadaşının emeğini boşa çıkarmak istemezdi. Ona minnettar bakışlarını attı oğlunun elini yakalarken, "Sağ ol." dedi sesini çıkarmadan, sadece dudaklarıyla. Gülümseyip göz kırptı ona Hyunjin. "Pekala, bunu da hallettiğimize göre eve dönebiliriz, değil mi Hwan?" başını salladı küçük oğlan.
"Gidelim, özür dilerim hepinizden. Bir daha evden habersiz kaçmayacağım."
"Haber verip kaçacaksın yani?"
Babası, onun kelime oynunu yakaladığında oflayarak göz devirdi Hwan, kollarını birleştirdi, "Of, tamam. Hiç kaçmayacağım. Söz veriyorum." aldığı cevapla keyiflenen Seungmin, tekrar tuttu oğlunun elini, "Harika. Chan, kusurumuza bakma sen de lütfen, meşgul ettik seni. Felix'e teşekkür ettiğimi iletir misin? Şu an yoğun olmalı."
"Endişelenme hallederim ve sorun değil."
"Hyunjin, geliyor musun? Bırakalım seni de."
Aslında evde işi olmasına rağmen, şimdi tam yanında Chan dururken hiç eve dönmek istemiyordu Hyunjin. Chan kesinlikle işlerinden daha ilgi çekiciydi. Hem onu uzun süredir görmüyordu, özlemişti.
Tabii bunları çocukların yanında açık açık söyleyemezdi, ellerini cebine soktu ve bakışlarıyla anlatmaya çalıştı ona aslında ne istediğini, "Yok, siz gidin Seungmin. Benim işlerim var biraz." neyse ki arkadaşı anlamak istemişti ne dediğini, Minho da öyle. "Selamımızı söylersin."
Eşinden sert bir dirsek yediğinde gülmeyi engellemek için dudaklarını birbirine bastırdı, çocukların yanında ikisinin de kıvrandığını görmek komiğine gidiyordu. Onun sözlerini toparlamaya çalıştı Seungmin, "Neyse, sonra görüşürüz o zaman. Güzellik, hoşça kal." dedi en son Lena'ya dönerek. Gülümseyerek el salladı onlara Lena, "Görüşürüz oppa."
Karakoldan çıkan Lee ailesine bir süre baktıktan sonra sevgilisine döndü, göz göze geldiler. Sadece bakışlarıdan onun da ne kadar özlediğini görebiliyordu, gülümsemesine engel olamadı.
Tüm bu karmaşalardan sıkılmış ve yorulmuş olan Lena, babasının elini tutup çekiştirdi, "Baba, ne zaman eve gideceğiz?" diye sızlandı. Hyunjin'den gözlerini çekebildiğinde kızına döndü Chan, "Eve gitmek istiyorsan Jeongin'i arayabilirim. Benim daha kalmam gerekiyor." bu habere üzülmüştü Lena, dudak büzdü. Tatilde bile babasından uzak kalmak onu üzüyordu. Ama hâlâ eve gitmek ve ayıcığına sarılmak istiyordu.
Başını salladı onayla, "Tamam." diye mırıldandı. Oyalanmadan aradı oğlanı Chan, her zaman olduğu gibi düşünmeden kabul etti Jeongin. Ne de olsa Lena'dan önemli bir işi olamazdı, ah tabii bir de Jisung'tan. On dakika içinde onu gelip aldığında, kalan çifte imalı bir şekilde veda etmeyi unutmadı giderken. Chan'ın onu uyaran bakışlarına da sadece gülerek göz devirmekle yetinmişti.
Sonunda istedikleri gibi yalnız kaldıklarında, ofisine geri döndi Chan, bir an önce Hyunjin'e sarılmak istiyordu. Onun enerjisine ihtiyacı varmış gibi hissediyordu, günün kalanını başka türlü geçirebileceğini düşünmüyordu çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz