Lena, elindeki ayıcığını gergin bir şekilde sıkıca tutmaya devam ederken gözlerini Hwan'ın odasına gezdiriyordu. Hwan'ın iddalarını doğrulayacak şekilde odası erkek rengi olan (!) mavi ile doluydu. Üstünde çizgi romanlardaki kahramanlarla dolu yatağı, bir arabayı andıran çalışma masası ve her yerde oyuncakları vardı.
Ancak onun en çok dikkatini çeken nokta tavanındaki resimler olmuştu. Resime zaten ilgisi olan Lena, başını yukarıya kaldırdığında tekrar indirememiş, tüm renkler çok hoşuna gitmişti. Lena'nın dalgın kaldığı bu süreçte hiç sesini çıkarmadı Hwan, öylece küçük kızın odasına verdiği tepkileri izledi.
Sandalyesinde dönmeyi bıraktı ve iç çekti, içindeki arkadaşlarının bıraktığı şeytan ona kızı gıcık etmesini söylese de bunu yapmak istemiyordu. Aynı sınıfa düştüklerinden beri kıza karşı bir nefret beslemiyordu oğlan, son olan olayda arkadaşlarının doldurmasına gelmişti sadece.
"Bunları sen mi çizdin?" diye mırıldandı Lena ona bakmadan, onun bu şaşkın ifadesine gülümsedi Hwan, suratı böyle olunca çok sevimli görünüyordu gözünde, "Hayır. Ben o kadar güzel çizemem. Hyunjin hyung çizmişti."
"Öğretmenimizden mi bahsediyorsun?"
"Evet."
"O sizinle mi yaşıyor?"
"Hayır ama aynı binadayız. Üst katta kalıyor."
Dudaklarını birbirine bastırıp başını indirdi Lena, Hwan'a baktı. Göz göze geldiklerinde anlam vermediği bir şekilde utanıp elindeki oyuncağa döndü oğlan. Lena ile konuşurken neden böyle olduğunu anlayamıyordu. "Benim odama da çizer mi?"
"Bilmiyorum. Kendin sor."
"Olmaz. Sen sorsan nolur sanki? Hem babanlarla arkadaş değil mi zaten?"
Omuz silkti Hwan, "Öyle." Kaşlarını çatıp ayıcığına sarıldı kız, Hwan'ın bu cevaplarından hoşlanmıyordu. Yataktan atlayıp dolabına yapıştırılmış fotoğrafları incelemeye başladı bu sefer. Her fotoğrafta babalarından birisi vardı mutlaka.
Hwan'ın suratını dondurma içinde kaldığı fotoğrafı gördüğünde bir kahkaha kaçtı dudaklarından. Elini ağzına bastırıp engellemeye çalıştı ama oğlan duymuştu bile. O da sandalyesinden kalkıp yanına gitti, baktığı fotoğrafa baktı.
Lena, ona güldüğü için kızacağını düşünürken, kendisinin de gülmesiyle şaşırdı. En ufak şeyler hakkında ona laf sokup, sinir edebilen Hwan şimdilik ona katılmayı seçmişti anlaşılan. "Minho babam dondurmayı iki dakikada bitirirsem istediğim oyuncağı alacağını söylemişti. Bitirmeye çalışırken her yerim dondurma olmuştu."
Ondan aldığı güvenle tekrar güldü Lena, "Minho oppa çok eğlenceli birisine benziyor." ellerini cebine sokup gururlu bir tavırla kaldırdı başını Hwan, bunu yaparken ne kadar komik gözüktüğünün farkında değildi. "Evet, öyle. Onunlayken çok eğleniyorum. Ama sonra Seungmin babam geliyor ve her şeyi bozuyor."
"Bozuyor mu? Neden ki?"
"Yaptığımız şeylerin benim için tehlikeli olduğunu söylüyor hep. Minho babama kızıyor."
"Neler yapıyorsunuz peki?"
"Birçok şey. Koşma yarışı yapıyoruz, futbol oynuyoruz. Araba sürerken kucağına oturmama bile izin veriyor. Ama sonra kavga ediyorlar işte."
"Seungmin oppa iyiliğini istiyor olmalı."
"Hiç de bile. Bana bebekmişim gibi davranıyor. Ben bebek değilim."
Sessiz kaldı küçük kız, Hwan'ın bu konuya sinirlendiği belliydi. Üstüne gidip daha da sinirlendirmek istemedi onu. Çünkü tam sohbet etmeye başlamışlarken kavga etmek istemiyordu. Hwan ne kadar ona çok iyi davranmasa da onunla arkadaş olabileceğini düşünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz