16

354 39 3
                                    

Her gün Seungmin babasının onu okuldan almasına alışkın olan Hwan, bu sefer Minho babasını parkın kenarında gördüğünde genişçe gülümsedi ve kollarını açarak ona koştu. Eğer Minho babası onu almaya geldiyse hemen eve gitmeyeceklerini, başka bir yerlere uğrayacaklarını biliyordu. Hwan'ın eğlenebileceği yerlere.

Kendisine doğru koşan Hwan'ı kollarını açarak bekledikten sonra belinden sıkıca kavrayıp kucağına aldı. Son haftalarda nöbetleri sıklaştığı için oğluyla ilgilenmeye fırsatı olmuyor, olduğu zamanlarda da yorgun oluyordu. Ona biraz zaman ayırması gerektiğini düşündü Minho.

"Nereye gideceğiz baba? Lunaparka mı? Yoksa geçen yaz gittiğimiz havuzlu parka mı? Sinemaya da gidebiliriz! Örümcek Adam kostümü istiyorum baba! Evet, Örümcek Adam olacağım."

Şimdiden onun tüm enerjisini sömüren oğluna göz devirdi ve gülümsedi Minho, "Okuldan çıkmana rağmen çok enerjiksin bakıyorum da. Nasıl geçti günün?" tepinerek babasının kucağından indi Hwan, elini kavrayarak onu arabaya çekiştirmeye başladı, "Çok güzeldi. Lena bana resim çizmeyi öğretiyor. Bugün tavşan çizmeyi öğretti."

"Lena mı? Öğretmenin öğretiyor olmasın."

"Hayır baba, Lena öğretti."

Kaşları havalandı Minho'nun şaşkınlıkla. Hwan'ın gösteri gününün gecesi söyledikleriyle şimdi söyledikleri pek uyuşuyor gibi değildi. Ama çok durmadı üzerinde, Hwan'dı bu. Ne yapacağı belli olmazdı, kendisinden biliyordu Minho.

Kapısını açtı ve oğlunun binmesini bekledi telefonundaki bildirimleri kontrol ederken. Yeteri kadar beklediğini, Hwan'ın bindiğini düşündükten sonra kapıyı kapattı ve bakışlarını çekti telefondan. Hâlâ tam yanında dikilmeye devam eden oğlunu gördüğünde kaşları çatıldı, "Hwan?"

Hwan, birkaç adım uzaklarında, babasına sıkıca sarılan Lena'yı gördüğünde oraya dalmış ve arabaya binmeyi tamamen unutmuştu. Cebinde, okul sırasında küçük kıza geri vermeyi unuttuğu kaleme dokundu, Minho'da oğlunun bakışlarının kilitlendiği noktaya döndüğünde görüdüğüyle iç çekti, "Harika." diye mırıldandı. Oğlunun sandığından daha zor bir durumda olduğunu fark etti.

"Yanına gidebilir miyiz? Bende kalemi kaldı, geri vermem lazım."

Arabasına yaslanıp ellerini önünde birleştirdi Minho, "İyi, git bakalım." şaşkınlıkla ağzı açıldı oğlanın, ona tepeden bakan babasına döndü, "Yalnız gidemem. Sen de gel!" alayla güldü babası, omuz silkti sanki altı yaşında olan oymuş gibi davranarak, "Her seferinde 'Ben büyük bir çocucuğum.' diye sızlanmıyor muydun Hwan? Bence başarabilirsin."

Söylediğini yutmamak için şekilden şekile girdi suratı, tekrar döndü gitmeye hazırlanan ikiliye. Önceki zamanlarda çekindiği konu Lena ile konuşmak olsa da şimdi bunun hakkında endişelenmiyordu. Küçük kızla arkadaş olma yolunda hızla ilerliyorlardı nasıl olsa, tabii durum Hwan'a göre farklıydı ama o an önemsiz bir detaydı.

Şimdi çekindiği konu kesinlikle Chan'dı. Onu sürekli polis formasıyla gördüğü için daha fazla çekiniyordu küçük oğlan. Her an onu tutuklayıp hapise atacağını düşünüyordu hayal dünyasında.

Derin ve ona cesaret verdiğini düşündüğü bir nefes alıp küçük adımlarını hızlı bir şekilde atarak hedefine ilerledi. Özellikle Chan ile göz teması kurmadı ve Lena'nın önüne kadar vardı. Onu fark eden küçük kız, babasının elini sıkarak durdurdu. Kaşlarını çatıp ona döndü Chan, "Ne oldu Lena?"

Ona cevap vermeyip dudaklarını birbirine bastırdı ve Hwan'ın bir şey söylemesini bekledi ilgiyle. Dili adeta kilitlenen küçük oğlan, cebinde, elinde sıktığı kalemi çıkarıp ona doğru uzattı. Parıldayan gözlerini indirebildi uzatılan kaleme Lena, gülümsedi, "Sen de mi kalmış?"

ex with a kid, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin