3

409 52 42
                                    

Her zamankine göre oldukça sessiz bir yolculuk geçiyordu Lena için. Babası, çatık kaşlarıyla gözlerini yoldan çekmiyordu. Aklının çok dolu olduğu aşikârdı. Lena bir de kendisi onun aklını karıştırmak istemiyordu. Zaten dün akşamdan beri çok dalgındı babası.

Eve döndüklerinde uyuduğunu bile fark etmemişti, üstündeki elbisesini çıkarırken oldukça zorlanmıştı küçük kız ancak sesini çıkarmadan halledebilmişti bir şekilde. Yatmadan önce babasından iyi geceler öpücüğü bile alamamıştı. Buna da sesini çıkarmamıştı.

Sabah ise yine babasından erken kalkmış bu sefer onu uyandırmamıştı. Alarmını kapatıp kendi başına bir kahvaltı hazırlamaya çalışmış fakat başarılı olamamıştı. O ortalığı mahvetmeden önce Chan kalkmış ve kızının kendi kendine her şeyi yapmaya çalıştığını görmüştü.

Onu öyle gördüğünde çok bencil hissetmişti Chan. Sadece birkaç dakikalık bir göz temasıyla bile Hyunjin onu sinirlendirmeyi başarmış ve aklının dünyadan kopmasını sağlamıştı. Hyunjin'i gördükten sonra eve nasıl gittiklerini bile fark edememişti Chan, sadece kızını mutfakta gördüğünde kendisine gelebilmişti.

İç çektikten sonra eliyle dağınık saçlarını karıştırdı ve önüne çıkan ilk pastanenin yanında durdurdu arabayı. Lena neden durduklarını deli gibi merak etse de sesini çıkarmadan, kucağındaki ayıcığına sarılarak oturmaya devam etti.

Chan, ona "Hemen döneceğim." diyip arabadan indi ve hızlı adımlarla dükkana girdi. Arabanın camına adeta yapışan küçük kız babasının ne yapmaya çalıştığını görmek istedi. Ayıcığının da görmesini istemiş olmalı ki onu da cam hizasına getirdi. Dışarıya oldukça sevimli bir manzara sundu.

Alt dudağını ısırarak dükkanda birisiyle konuşan babasını izledi. İçindeki çocuk ruhu ne kadar yanına gitmesini söylese de uslu bir çocuk olması gerektiğini kendisine hatırlatıp yapmadı bunu. Sabırla babasını beklemeye devam etti.

Söylediği gibi hemen geri döndü Chan arabaya. Ona ağzı açık bir şekilde merakla bakan kızına gülümsedi ve elindeki poşeti uzattı, "Çantana koy güzelce, Jeongin ile yersiniz." eve kadar beklemek istemediği için poşetin içindekilere baktı ve sevinçle kısık bir çığlık attı. Babası en sevdiği tatlılardan almıştı ona.

El çırpıp iki koltuk arasındaki boşluğa geçti ve babasının boynuna sarıldı, "Teşekkür ederim baba! Jeongin oppa buna çok sevinecek." dedi yanağına küçük öpücüklerini bırakırken. Sabahtan beri diken üstünde duran küçük kızının tekrar gülümsediğini görmek az da olsa su serpmişti Chan'ın içine. Ne de olsa sebebi kendisiydi.

Kızının yüzüne düşen saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırıp kocaman gamzesine baktı, büyüdükçe daha da güzel bir kız çocuğu oluyordu Lena, bu Chan'ı bir yandan üzerken bir yandan heyecanlandırıyordu.

"Dün akşam için özür dilerim Lena, bu sabah için de. Seninle bir alakası yoktu, tamam mı? Böyle düşünme sakın." küçük kız dudaklarını birbirine bastırarak başını olumlu anlamda salladı, "Tamam." başını yana eğdi sevimli bir şekilde, "Bugün eve erken gelir misin? Seni çok özlüyorum."

Gülümsedi Chan, imkanı olsa işe hiç gitmez ve tüm gününü Lena ile geçirirdi ancak ona bakabilmesi için gitmesi gerekiyordu. Uzun saatler boyunca çalışması da. "Erken gelmeye çalışırım."

Kısa sürede Jeongin'in evine vardıklarında Lena, önden giderek kapıya vardı ve küçük yumruklarını vurdu. Bir yandan da Jeongin'e seslendi, "Jeongin oppa! Uyan hadi, babam bize bir sürü tatlı aldı! Bir an önce yemek istiyorum." Chan onun heyecanına güldü ve yanına varıp zile bastı.

ex with a kid, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin