Lena, büyükbabası ile beraber en sevdiği çizgi filmi izlemeye devam ederken zilin çalmasıyla oraya çevirdi bakışlarını, sonra büyükbabasına döndü, "Bakayım mı büyükbaba?" torununa gülümsedi yaşlı adam, saçlarından hafifçe öptü ve kalktı koltuktan, "Ben bakarım prensesim. Sen bekle." dedi ve kapıya ilerledi.
Delikten baktığında Hyunjin'i gördü, gülerek açtı kapıyı genç adama, karısına nazaran Hyunjin'e karşı yeterince kibar davranabiliyordu. "Hyunjin? Hoş geldin." yanından hızla bir şeyin geçmesi ile kaşlarını çatıp arkasına baktı, küçük oğlanın hemen torununun yanında yer aldığını fark etti.
Hwan'ın bu aceleci tavrına sabırla iç çekerek karşılık verdi Hyunjin, mahçup bir şekilde gülümsedi, "Merhaba Bay Bang, Hwan'ın kusuruna bakmayın. Lena'yı göreceği için çok heyecanlı sadece."
"Olur öyle şeyler, gel hadi içeriye. Kalma kapıda."
Gözleri hemen ona tehlike oluşturabilecek ve canını sıkabilecek kadını aradı Hyunjin'in, fakat ortalıkta görünmüyordu. Chan da yoktu ayrıca. Çıkardığı ceketini askıya asarken yaşlı adama döndü, "Yalnız mısınız?" başını sallayarak koltuğa geri döndü Bay Bang, "Chan'ın acil bir iş için karakola gitmesi gerekti. Ama yeni konuştuk, dönüyor."
"Bayan Bang?"
"O da erkenden yattı." genç adama göz kırptı Bay Bang, "Bu gece rahatız yani." dedi kısık sesle. Buna kocaman bir kahkaha atmak istese de uygun olmayacağını düşünüp gülümsedi sadece Hyunjin. Chan'ın annesi hakkında çekilmez biri olduğunu düşünen tek kişi olmadığı için seviniyordu bir yandan.
Koltukta kendi yerini almaya hazırlanan Hyunjin, zil tekrar çaldığında durdu, Bay Bang ayaklanmadan ona döndü, "Siz zahmet etmeyin, ben açarım." dedi ve kapıya geri gitti. Zaten Chan'ın gelmiş olduğunu düşünen yaşlı adam sesini çıkarmadı ve sohbetlerine devam eden çocuklara döndü.
Felix'in yanına uğrayıp gelen Chan, kapı açıldığında kesinlikle Hyunjin'i görmeyi beklemiyordu. Eskiye nazaran bu sürpriz onu gülümsetti genişçe, "Hyunjin?" dedi hayretle. Sevgilisi de ona gülümsedi, "Beklemiyordun değil mi?" bu soruya cevap vermek yerine onu dışarıya çekti Chan, kapıyı hafifçe örttü, Lena'nın görme ihtimaline karşı yaptı bunu.
İkisi de bu sıralar zaten birbirlerine doyamadıklarından vakit kaybetmeden buluştular tutku dolu bir öpücükle. Son randevularının üzerinden beş gün geçmişti ve birbirlerini sadece Chan okula uğradıkça görebiliyorlardı. Yetmiyordu ikisine de, eskiden olduğu gibi tüm günü beraber geçirmek istiyorlardı.
Şimdi ise, havanın en soğuk olduğu zamanlarda öpüşerek ısınmak paha biçilemez bir şeydi onlar için. Ayrı kaldıkları zamanın pişmanlığını çekerken bir yandan anın tadını çıkarmaya çalışıyorlardı. Ayrıldıklarında alnını alnına yasladı Chan, "Bir sorun yok değil mi?" olumsuz bir mırıltı çıkardı Hyunjin karşılık olarak, nefes almaya çalışırken konuşamamıştı.
"Yalnız mı geldin peki?"
"Hayır, Hwan içeride."
"Ah, Hwan, tabii ya." yavaşça geri çekilip omzuna vurdu hafifçe, "Söylenme. Bahanem oldu ayrıca, yoksa ne diye geleyim evine akşam akşam?" omuz silkti Chan ve sevgilisinin açtığı mesafeyi kapattı ona biraz daha yaklaşarak, "Bir sebebinin olması şart mı? Canın istediği için gel." gülerek göz devirdi, "Tabii, annen de aynısını düşünüyordu."
"Sonsuza kadar burada kalmayacaklar, biliyorsun değil mi?"
"Yine de olmaz. Madem çok kalmayacaklar, o süre içinde de beni biraz daha az görüver. Ailenle ilgilen Chan."
"Hyunjin." hâlâ dudaklarında gezinen bakışlarını gözlerine çıkardı, "Sen de benim ailemsin." Chan'ın bu beklenmedik itirafıyla nefesi kesildi Hyunjin'in birkaç saniyeliğine. Chan, onun için çok özeldi, kendisinin de aynı şekilde özel olduğunu biliyordu zaten ama ailesi olmak, bu bambaşka bir olaydı. Bu raddeye geldiklerinin farkında bile değildi. Ona böyle hissettiriyor olmak ise onu mutlu ediyordu, fark etti bunu Hyunjin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ex with a kid, hyunchan
Fanfiction"eskisi kadar sinir bozucusun." "sen de eskisi kadar kısasın." model - değmesin ellerimiz