Bölüm 8-9 Sahir Ryita Efsanesi

234 93 6
                                    

    "Samudaya"


Yelbegen vakasından "elli iki" ay önce...


Yatakhaneler geniş büyük salonlardan oluşuyordu, yan yana dizilmiş ikili ranzaların arasında ufak dolaplar ve eskimiş duvar kilimleri vardı. Yer devasa tek bir halıyla örtülüydü, soğuk için tam olarak bir çare olmasa da içerinin donmasını engelliyordu. Yataklarımız sıkıştırılmış eski yünlerden yapılmaydı her zaman hafif bir koyun kokusu olsa dahi çok rahatlardı. Yorganlarımız ise kuş tüyünden yapılmış kalın ve ağır parçalardı. Hepsi beraber sıcak ve mutlu bir uyku uyumamıza yetiyordu ama sabahları kalkmak... Sıcak yorganın altından çıkmamak için direnen vücudum her seferinde acıyla doğruluyordu.

"Ryita... Ryita kalk hadi, yine azar işiteceğiz."
İlayda bir yandan kısa kara saçlarını hızlı ve özensizce tararken diğer yandan bir eliyle beni dürtüyordu. Çengelli burnu üşütmesi yüzünden tamamen dolduğundan sesi her zamankinden bile ince duyuluyordu.

Vücudum bütün gücüyle direnmeye devam ediyordu, bu yetmezmiş gibi bir de ağrılar ve acılar vardı. Bunlar sadece zihnimin tembellik yapmak için uydurduğu sızlamalar değildi, burada birinci ayımızdan sonra derslerimize ek olarak fiziksel antrenmanlara başlamıştık. Dans alıştırmalarım yüzünden kendimi atletik zannediyordum ama bize yaptırdıkları şeyler bir insanın yapabileceğinin çok üstündeydi. Genellikle parkurlarda yaptığımız alıştırmaları henüz herhangi bir öğrenci bitirmeyi başaramamıştı.

"Bugün günlerden ne?" Yorganın altına soktuğum başımdan boğuk çıkan bir sesle konuştum.

"Salı..." 

Cevabı duyduğumda tekrar sıkıca kendimi yatağa kapattım, salı günleri sabah fiziksel antrenmanlarıyla başlayıp geceye kadar derslerin sürdüğü gündü. Neredeyse yemek yemeye bile vaktimizin olmadığı bugün benim için kabustan farksızdı.

"Rayya gel bana yardım et lütfen bu yine kalkmıyor." İlayda bıkkınlık dolu sesiyle konuştu. Diğer kızların gülüşmeleri arasından Rayya küfür ederek yatağımın kenarına oturdu.

"Kalk hadi Kutup Kuçusu, yoksa zorla kaldırmamız gerekecek seni."

Rayya çok güzel bir kızdı, uzun boylu ve esmer tenliydi. İpek gibi kara saçları ve hayat dolu pembe yanakları vardı, ela gözleriyle hep sinirli bakardı ve genel olarak insanlarla iyi anlaşan kibar biri olsa da ilk başlarda benden nefret etmişti.
Buraya geldiğim ilk günler benim için zordu, her zaman olduğu gibi yine çok dikkat çekmiştim ve aramızdaki anlaşmazlık, benim için hayatımın akışının doğal bir parçası olarak yorumlamak kolaydı. İnsanlar İdeal Ryita'yı sevse de onun oluşmasına sebep olan problem sadece benim için rahatsız edici değildi, bunu çok uzun zaman önce anlamıştım. Bazı insanlar çok dikkat çeken insanlara dalaktan gelen bir nefret duyuyorlardı; belki nefret demek ağır olsa bile, en azından her seferinde bu tam olarak geçerli olmasa bile içine düştüğüm durum çok farklı olmuyordu. Nefretin nefreti doğurduğunu çok küçük yaşta kabullenmiştim, tam tersi durumlar ne kadar geçerli olur bilemiyordum ama İdeal Ryita'nın varlığı bu özel durumlar içinde gerekliydi. İroniktir ki bu çatışmaya sebep olan İdeal Ryita'nın kendisi aynı zamanda çözümü getiriyordu, sadece sabırlı olmam ve onu dinlemem yeterliydi.

Rayya için yaşanan bu duygusal macera benim için standart bir sürecin adımları olsa da onunla arkadaş olmak yine de beni mutlu ediyordu. Sınıflarımda yirmi iki kişi vardı ve yatakhanemiz bize yakın yaşlardan otuz kızdan oluşuyordu. Bir kısmıyla derslerimiz tamamen ortaktı bazılarını ise sadece yatakhanede görüyordum. Yine hepsiyle tanışmam ve İdeal Ryita'nın benim için oynadığı oyunla istemediğim dikkatin bir popülerliğe dönüşmesi uzun sürmemişti. Fikrim Maradon'da ki hayatımdan bu yana değişmemişti, insanların üstüme titremesi içten içe hoşuma gitse de bunun sebebi beni hem korkutuyor hem de rahatsız ediyordu. Hala cevabını alamadığım sorular vardı.
Ve üstüne üstün bitmek bilmeyen yeni fiziksel ağrılar eklenmişti.

SAHİR [2] - MİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin