Bügem arenanın kenarına oturmuş dinlenirken benim yerime üçgene geçip oturduğu yerden topu çevirmeye devam etti.
"Everest kalkabilir misin?"
"Evet... Hala dövüşebilirim!"
"Hayır! Diğerlerinin yanına git." Kollarımı iki yana doğru açıp öfke dolu gözlerle Hakan'a doğru baktım. "Tek başıma halledeceğim."
Hakan başını eğip gülümsedi.
"Bu kız şu Loth ile Heimnil'e giden olmalı. Bu yaşta sıçrama yapmayı öğrenmiş." Diye düşündü daha sonra müziğin arasından bana doğru bağırdı.
"Loth sana tehlikeli büyüler öğretmiş ama çok havalanma."Tekrar sıçrama kullanıp büyü ile ortadan kayboldum ve Hakan'ın arkasına geçtim, beline doğru bütün gücümle tekme attım, Hakan hoca son anda arkasını dönüp darbeyi dirseği ile yarım yamalak engelledi, bozulan dengesinden tekrar fırsat bulup bir daha arkasına sıçradım. Ayaklarımı sertçe yere basıp başının üstünden takla attım, ellerimi birleştirdim ve büyülü sözleri söyledim; avucumdan çıkan eflatun rengi yıldırımı doğrudan tam tepesine gönderdim. Yıldırım Hakan'ı çarptı ve titremeye başladı, takla bitip yere indiğimde doğrudan kuşağı yakaladım, parmaklarım kuşağı kavradı ve çekmeye başladığım anda Hakan diziyle koluma vurmaya çalıştı. Kıvrak bir hamleyle yana doğru kuşağı bırakmadan salto açtım, kuşağın düğümü tamamen gevşemişti yapmam gereken tek şey çekmekti...
Çabamın başarısız olacağını ayaklarımın bastığı yer kaydığında anladım, istemsizce kuşağı bırakıp dengemi sağlamak için ellerimi yere yerleştirdim. Hakan hoca hiç işaret veya söz kullanmadan düşeceğim yere büyü yapmıştı.
İri kollarıyla omuzlarımdan tutup beni tekrar yere yapıştırmaya çalıştı ama üstüne yerleştirdiğim büyü işe yaramıştı. Onu vuran yıldırım ikimizin ağırlıklarını eşitlemek için yapılmış bir büyüydü. Kollarından yakalayıp boğuşmaya başladık, yine de aradaki tecrübe farkı yüzünden kaybedeceğimi anladığımda tekrar bir tekmeyle kendimi geriye doğru attım. Hakan hoca bu fırsatı hiç vakit kaybetmeden büyüyü bozmak için kullandı, tekrar karşı karşıya geldiğimizde aramızda üç adım vardı.Hakan hoca sağ kolunu havaya doğru salladı ne yaptığına bakmaya çalışırken üstüme doğru atıldı ama yavaştı. Bir adım kenara çekilip bütün gücümle yumruk salladım, yumruk doğrudan Hakan hocanın içinden geçti.
"İllüzyonmuş... Ne ara!" Yumruğum illüzyonun içinden geçtiğinde anlık aptallığım bana pahalıya patladı, illüzyonun hemen arkasından çıkan Hakan karnıma doğru sağlam bir kroşe yerleştirdi ben daha doğrulamadan bir tane de suratıma vurdu, üçüncü yumruğu zar zor yaptığım bir bariyerle engelledim. Büyülü sözler söyleyip kendimi öne doğru bıraktım, Hakan dengemin bozulduğunu zannedip bir tekme attığında kendimi doğrultup çenesine dirseğimle vurdum.
Yaptığım büyü ağırlık merkezimi değiştirmemi sağlıyordu bu sayede bütün vücudum öne doğru düşmesine rağmen hiçbir şey olmamış gibi doğrulabildim. Loth'un dediğine göre dans eder stilim bu büyü için çok uygundu, fikrinin ne kadar doğru olduğunu şimdi anlamıştım.
İki işaret parmağımı birleştirip tekrar büyülü sözler fısıldadım, iki tane illüzyon oluşturup etrafta rastgele koşturup bir çakal sürüsü gibi Hakan'ın etrafında dönmeye başladık.
İllüzyonlardan biri Hakan'a saldırdığında kendini savunmaya çalıştı, tekrar bir fırsat doğmuştu tıpkı onun yaptığı gibi diğer illüzyonun arkasına saklandı ve sıçrayıp tekrar dirseğimle yanağına sertçe vurdum, kendimi geriye doğru bırakıp tekrar ağırlık merkezimi değiştirdim, sola doğru atılıp elimi yere yerleştirdim ve suratına tekme yapıştırdım. Tekmenin etkisiyle iki adım geriye yürüyen Hakan büyü yapmak için ellerini birleştirdi ama ben daha hızlıydım. Avucumdan gök kuşağının renklerinde iğneler çıkıp bir yıldır oluşturdular, yıldızı doğrudan Hakan'ın kafasına doğru fırlattığımda ellerini ayırıp geriye doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİR [2] - MİRAS
FantasySAHİR - Balamir Efsanesi isimli kitabın devamıdır. Geçmişin sırları ve gömülü kabusları birer birer ortaya çıkarken, Balamir'in dünyaya açtığı savaş başlar. Dünyayı sarsacak kadının intikamı altında, kader hiç tanışmaması gereken insanların iplikler...