Bölüm 8-10 Sahir Ryita Efsanesi

230 94 4
                                    

 
   "Doğanın kanunları istisnalardır."


   "Ne diyorsun Ryita?" 

İkram hocanın konuşması sonrası kendime geldim, bir anlığına ne diyeceğimi bilemediğim için sanki başıma hava gitmiyormuş gibi hissediyordum. Yanaklarım ve boynuma ateş bastığını hissediyordum, yaşadığım utanç beni köşeye sıkıştırmıştı.
Sakin olmalıyım... İdeal Ryita bu günler için var, benden istediği ne?

"Ahah..." Gergin gülüşümün sahteliğinden ben bile utanmıştım daha sonra ağzımdan çıkan sözler daha da zor oldu. "Saçmalamayın ya beraber ya hiç."

"Objektif olarak bakarsak burayı geçmemiz imkansız Ryita." Bügem kahverengi gözlerini kısarak benden kaçırdı.

"Evet! Hem zaten derslerde geridesin daha da geride kalmanı istemeyiz." Everest tekrar sevimli sesiyle konuşup hafifçe koluma dokundu.

"Hayır!" Bir anlığına aklıma Galya geldi, yükselen sesim ve onun hüzün dolu bakışları anılarımdan kalbime doğru çiviler döküyordu. Sert çıkan sesimi aynı hüznü tekrar yaşamamak için bastırdım.
"Yani... Şansımızı deneyeceğiz."

"Ama..."

"Aması yok. Hocam oy bütünlüğü ile demiştiniz değil mi? Kesinlikle kabul etmiyorum."

Sahire İkram bir süre yeşil gözleriyle gözlerime baktı. Tehditkar bakışlarına karşı ne yapacağımı bilmiyordum, çok geçmeden ağzının kenarıyla gülümseyip konuşmaya başladı; sesi alaycı çıkıyordu ama söylediklerindeki büyük ciddiyeti anlayabiliyordum.

"Gerçekten bencil bir kızsın aferin."

Başkalarını geride bırakmamak nasıl bencillik olabiliyordu? Onların benle beraber gelmesini istemek nasıl bencillik? Halen ne olduğunu anlamasam da bunu şimdilik düşünmemeye karar verdim. Aradığım sorular git gide artsa da hedefim halen aynıydı. Sevdiklerimi koruyacak gücü istiyorum.

"Isınmaya başlayın iki dakikaya başlangıç işaretini vereceğim." Biz ipi belimize geçirirken İkram hoca parkurun köşesine kum saatinin yanına geçti.

"Bekleyin bir planım var." Bügem kaçırdığı gözlerini tekrardan kararlılıkla bize doğru dikmişti, Everest'in de yüzünde büyük bir kararlılık görüyordum. Parkurdan korktuklarını sanıyordum, peki neden şimdi daha farklı davranıyorlar? En başta neden benim geçmemi teklif etmişlerdi ki eğer kendilerine inanıyorlarsa. Kaçırdığım şey ne?

Bügem'in planı benim aklıma yatmıştı, diğerleri gibi yan yana koşmak yerine belirlediğimiz bir tek sıra halinde parkuru bitirmekti.

"Bütün parkur aslında hızdan çok ritim isteyen durumlar, bizim için tek sıkıntı yaratacak yer taş taşıma bölümü olacaktır. Tek sıra halinde taşları taşımamız bize birkaç saniye kaybettirecek, her saniyenin çok değerli olduğunu varsayarsak bu noktada inisiyatif almamız gerekebilir."

"Çok basit ama etkili bir plan aferin sana Bügem. Artık daha kazanabilecek gibi hissediyorum."

Sözlerim ağzından çıktıktan sonra Bügem'in utançla yanaklarının kızardığını gördüm, hocamız bizi uyarmak için seslendiğinde hızlıca yerlerimize geçtik.

En önde Bügem, ortada ben, en arkada ise Everest olacaktı. Tünel içinde hareket etmesi en kolay Bügem olduğu için bizi en mantıklı rotaya yönlendirecekti. Ayrıca sallanırken birbirimize yaratacağımız ağırlıkta ipi en az germe ihtimali olan oydu.

Tam tahmin ettiğimiz gibi de oldu, tünel içindeki koşumuz yorucu geçmişti bir noktada ördek yürüyüşüne benzer bir açıda koşturmamız gerekirken Bügem'in dengesi bozulmuştu ama hızlıca yakasından tutup onu doğrulttum. Yolun geri kalanını emekleyerek ilerlememiz gerekse de neredeyse hiç vakit kaybetmedik.
İpte sarkıp sallanmamız kusursuzdu, sırayla ipe atlayıp bir dişli edasıyla aynı anda yaptığımız atlayışlar ipin ivmesini hiç bozmadan geçmemizi sağladı.
Tırmanmaya başladığımızda beklemediğimiz bir problemle karşılaştık. Everest kendini çekmekte çok zorlanıyordu, vücut yapısı güçlü olsa da kendini çekmek onun için zordu. Kaybettiğimiz her vakit hem bizi geriyordu hem de Begüm ve benim de olması gerekenden daha fazla güç harcamamıza neden oluyordu.

SAHİR [2] - MİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin