Bölüm 8-17 Sahir Ryita Efsanesi

132 64 10
                                    


 "Dharma Göz"


   "Yelbegen olayından 'Kırk Bir' ay önce..."

Safir Kale'nin büyük gölünün karşı tarafı, Sahirler için mahalle görevi görüyordu. Öyle anlı şanlı bir topluluk değildi. Birbirinden farklı, biçimsiz, çeşitli kültürlerin izlerini taşıyan bakımlı evler topluluğundan oluşuyordu. Kimileri bazı arazilerde şifalı otlar ve meyveler yetiştiriyordu, kimilerinin basit çiftlik hayvanları vardı. Sahir olarak nasıl bir hayat geçirdikleri fark etmeksizin dönüp dolaşıp basit bir hayat tercihi yapanların varlığı kaçınılmazdı; tabii ki bunlar ciddi bir azınlıktaydı. Kimilerinin ise büyük simya atölyeleri ve demir ocakları bulunuyordu. Safir Kale pek çok temelle konusunda kendi kendine yetmese bile buranın daha da kuzeyinde yeni değirmenler ve tahıl ambarları da vardı. Genelde belirli bir yaşını almış ihtiyarlar bunlarla ilgileniyordu ki bunların sayısı çok ama çok azdı; bir Sahir olarak uzun bir ömür sürmek için çok şanslı olmak gerekiyordu...

Bölgenin göl kenarında kurulmuş tahtadan iskeleler vardı, iskelede ihtiyar sahirler sık sık balık tutar, ateş yakıp yemek pişirirler, şarkılar söylerlerdi. Gide gele oluşmuş bu mahalle ve kültür zamanla daha oturaklı hale geldikçe, ihtiyar sahirlerin hayatına diğerleri tarafından katılmak istenen başka özel günler olması istendi ve buraya bir festival alanı kuruldu. Alanın ortasına ise her zaman olduğu gibi yine büyük bir arena kurulmuştu, özel bir yer değildi, geniş kumdan bir ovalin çevresine kurulmuş merdiven şeklinde yükselen taştan banklardan izleyici koltukları vardı, ortalara bir yere kurulmuş tahta kabin ise Baş Sahir'e ve ihtiyar heyetine ayrılmıştı.

Üçüncü kademe sınavlarına ev sahipliği yapacak bu alan şu an çevredeki sahirler için en büyük eğlence kaynağıydı, sınavların tanımı biraz muallak olsa da kullanılabilecek en iyi kelime sanırım buydu; çünkü tam olarak bir kural yoktu. Öğrenciler birkaç kişilik takımlara ayrılıyor ve onlara atanan sınav denetmeninden o an öğrendikleri şartları yerine getirmesi bekleniyordu. Takımlar bir hafta önce belirlenmiş olsa da sınavı yapacak öğretmenin kim olduğu belirsizdi, o sırada dönüş yolunda olduğumuz için takımım hakkında hiçbir fikrim yoktu ve geç kalmıştık...

"Loth abi senin yüzünden sınava geç kalacağım." İç çekerek atı dörtnala dağ patikasından aşağıya doğru koşturmaya devam ediyordum hemen arkamdan beyaz kısrağı ile gelen Loth gülmeye başladı.

"Sakin ol, geldik sayılır."

Patikanın sonuna doğru daralmaya ve sıklaşmaya başlayan ağaçlar belli belirsiz bir kemer oluşturuyordu, kemerin üstünde açmış rengarenk çiçekler gelenlere güzel bir manzara sunuyordu, kemerin içinden geçtiğimizde daha önceden boş bir arazi gibi görünen Safir Kale'nin illüzyonu ortadan kalkmıştı ve bütün heybetiyle bizi selamlıyordu.

"Durun bakalım... Ah, Loth sen miydin..." Girişi korumakla görevli olan maskeli sahire gölgelerin arasından kendini gösterdi. Atın mahmuzlarını hızla çekiştirip durdurdum ve aşağıya atladım.

"Sınav başladı mı?" Heyecanla kadının siyah cübbesinin kolunu çekiştirerek sordum.

"Baya oldu, hatta şimdiye bitiyor bile olabilir."

Normalde dün burada olmamız lazımdı ama Loth en yakındaki şehirde durmamız için ısrar etmişti. "Artistik bir giriş yapmalısın, sana güzel kıyafetler alalım." Dediği şey buydu ve günün tamamını pazar alanında geçirmiştik, içime bir şüphe düşse de pazarda gezmek ve binlerce farklı tezgahın arasında kaybolmak beni büyülemişti. Çeşit çeşit yemekler, kıyafetler, züccaciyeler, takılar, silahlar, simya malzemeleri ve şifalı otlar, oyuncaklar gerçekten her çeşit şey vardı. Loth'un tanıdığı bir efsuncuda Safir Kale'nin öğrenci giyim şartlarına uygun bir cübbe yaptırmıştık. Saçlarıma benzer açık koyu pembe kuşakla bağlı beyaz şeritleri olan kara bir cübbeydi. Aynı zamanda daha önceden Loth'un kullandığı beyaz incilerden yapılma büyülü bir kolyeyi de benim boynuma uygun ölçülere getirtmiştik bu da bu sabahın aktivitesiydi...

SAHİR [2] - MİRASHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin