"Bütün yükü kendi sırtına almaya çalışırsan gücünün bir önemi kalmaz."
Yelbegen olayından "Yirmi Dokuz" ay önce
Eski bir meşe ağacı vardı, Safir Kale'nin arazisinin başladığı doğu girişinin oradaki tepelerde. Tepenin manzarası büyük gölle beraber bütün kaleleri görüyordu, baktığın zaman hepsi sanki çok tazeydi. Ağaç yüz yaşından yaşlıydı ve bir evden çok daha büyüktü, özel bir görevi yoktu ama bir anlamı vardı; nice zamandır anlamını sesli bir şekilde söyleyen olmamıştı. Bilen insanlar ise ağacın anılarından belki de tamamen yok olmuştu. Ağaç hala canlıydı, yaprakları yemyeşil, dalları kalın ve kuvvetliydi; üstü hayat doluydu.Unutulduğun zaman öldüğünü söylerler ama ölmeden de unutulmak mümkündür, tıpkı yaşlı meşenin yeni bir anlamı olması gibi, çok uzun süre ölmüş olsan da sana yeni bir amaç verebilirler. Bir sembol haline geldiğinde yaşatmak istediğinle var olman insan için sadece lüks haline gelir, birinin ruhuna yapabileceğin en büyük işkence budur.
Ağacın iki kulaç yüksekliğindeki dalı belki de en kuvvetlisiydi, Balamir bu dalın üstünde uzanmış yaprakların arasından süzülen gökyüzünü izliyordu. Ağacın altında ise Loth ayakta dikiliyor ve Safir Kale'nin güzel manzarasını izliyordu, eğer siz de çok dikkatli bakarsanız aşağıda koşturan sahirleri görebilirdiniz. Kiraz ise ağacın gövdesine yaslanmış, ayaklarını ileri uzatarak oturuyordu, bir metre ötesinde ufak çalılar etrafına taş döşenerek yakılmıştı, üzerindeki çaydanlıktan yavaş yavaş dumanlar tütüyordu. Ateşin etrafında çimen veya ot bulunmuyordu ama toprak canlıydı, uzun süredir aynı noktada ateş yakılıyordu.
Sahire Kiraz düşük tempolu ama neşeli bir melodi mırıldanıyordu, uzun kızıl saçlarını tamamen açmış, kollarını ensesine yaslamıştı. Kolsuz cübbesinin etrafını saran kalın yünden mavi bir kazak vardı, kazağı giymiyordu sadece omuzlarını sarıyordu.
"İhtiyar heyeti bundan memnun kalmayacak." Loth arkasını dönüp tembel adımlarla yürürken konuştu, sesi her zamankinden farklıydı biraz daha canlıydı.
"İhtiyar heyetinin yağmur sonrası çıkan solucanlar kadar önemi yok." Kiraz'ın cevabı ağzının içinde gezdirdiği çay sapı yüzünden zor duyulmuştu.
"Onları küçümsüyorsunuz, ikiniz de." Loth kafasını kaldırıp ağaçta keyifle yatan Balamir'e baktı, kahverengi cübbesinin pelerini ağacın renkleriyle karışmış; dalın altından sarkıyordu.
"Çizdikleri vizyon sahirlerin hırslarına benzemiyor, onların aceleleri yok. Planları işlediği sürece sonunu görmemeleri önemli değil.""Sakin ol biraz, hem sen değil miydin öğrencileri eğitmemiz gerektiğini söyleyen. İşte şimdi istediğini yapıyorum." Kiraz ağzındaki sapı kibarca çıkarıp yere bıraktı.
"Bunu ben istediğim için mi yapıyorsun? Sen dediğim hiçbir şeyi yapmazsın."
"Tabii ki yapmam," Sahire Kiraz güçlü bir kahkaha attı, "ama bu konuda çok heyecanlıyım." Daha sonra ayağa kalkıp kollarını yukarıya doğru gererken konuşmaya devam etti. "Eğitebileceğim çocuklar olacak, onlarla bir usta olarak göreve çıkacağım. Çok eğlenceli... Ah, onlara neler anlatmak istiyorum. Küçük çamurcuklar, onları şekillendirmek çok keyifli olur."
"Teklifi kabul ettiğine hepimiz şaşırdık, bu kadar heyecanlı olmana daha çok şaşırdım." Loth gülümseyen bir yüzle Kiraz'a baktı.
"Açıkçası en başında sadece durumun hassasiyetine göz yummamak için gönüllü oldum, o zavallı çocukları muhtemelen doğrudan ölüme gönderecekler."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHİR [2] - MİRAS
FantasySAHİR - Balamir Efsanesi isimli kitabın devamıdır. Geçmişin sırları ve gömülü kabusları birer birer ortaya çıkarken, Balamir'in dünyaya açtığı savaş başlar. Dünyayı sarsacak kadının intikamı altında, kader hiç tanışmaması gereken insanların iplikler...