Jisung

671 64 14
                                    

Kolumdan tutulup sürüklenerek barın başka bir çıkışından çıkmıştık. Lee Know önümüzdeki son model arabanın kapısını açıp benim de binmem için işaret verdi. Sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturup Lee Know'un arabayı çalıştırmasını bekledim.

"Nereye gidiyoruz?"

Yoldaki bakışları bana döndü.

" durum çok karışık bana biraz zaman ver.soru sorma şimdilik"

Kafamı salladım. Zaten sorularıma doğru bir yanıt beklemiyordum ne kadar güvenebilirimki karşımdaki bu sadece ismini bildiğim yabancıya. Cevap vermemesi en azından kafamı karıştırmazdı.

Birden arabanın içinde telefon zili yankılanınca bakışlarım kenardaki telefona kaydı. IN arıyordu. Derin bir iç çekerek telefonu açıp kulağına koydu.

"Ne istiyorsun"

(...)

"Yoldayım eve gidiyorum"

(...)

" evet o da yanımda"

(...)

"Sen onları sakinleştir ben gelene kadar. hadi kapatıyorum "

Telefonu kapatıp cebine sıkıştırdı.

"Beni evime götürmeni istiyorum"

"Sürü her şeyi öğrenmişken bu olmaz"

Kaşlarımı çattım "neden" diye sordum.

"Evin şu an güvenilir değil. Olaylar durulana kadar benim evde kalman senin için daha iyi olur."

Gözlerimi devirdim "keşke bana da fikrimi sorsaydın"

"doğru olan bu hem merak etme zaten eve çok uğramıyorum"

" eve uğramıyorsan nasıl emin olacaksın bana bir zarar gelmeyeceğine"

"Kimse benim evime giremez" yüzündeki kendini beğenmiş ifadesiyle arabayı durdurdu.

Büyük kocaman bahçeli bir evin önünde durmuştuk. Arabanın kapısını açıp indim. Lee Know'un beni beklemeden hızla içeri girmesiyle adımlarımı hızlandırıp ona yetiştim.

Bir kişilik bir ev için epeyce büyüktü. İçerisinin dizaynı da bir tuhaftı. Hiç onun tarzı olmamasının yanında biraz abartılı ve gösterilişliydi. Lee Know dışarıdan çok sade düz duruyordu bu mobilyalar onunla hiç uyuşmuyordu. demekki farklı bir zevki varmış şaşırmıştım.

"Aç mısın?" Kafamı olumsuz bir şekilde salladım.

" sen bilirsin ben duşa giriyorum kafana göre takıl" yukarı kata çıkan merdivenlere yöneldi.

Ayağa kalkıp odanın içindeki kitaplıktaki kitapları inceledim. Kitapları bırakıp hızlıca dolaplara bakmaya başladım. Buraya boşu boşuna gönderilmemiştim biraz da olsa görevimi yerine getirmeliydim. Hem zaten Lee Know kafama göre takılmamı söylemişti. Kafam böyle takılmak istiyordu.

Hangi dolabı açsam boş çıkıyordu. mobilyalar da daha çok yeniydi öyleki kurulurken dökülen talaşlar bile içindeydi. Sanırım bu eve yeni geçmişti.

Yukarıdan telefon sesi gelmesiyle hemen doğrulup kendimi koltuğa attım. Yukarıdan kapı açılıp kapanma sesiyle telefon zil sesi kesildi. Biraz zaman sonra tamamen giyinmiş bir şekilde Lee Know aşağı indi. Saçları hala nemliydi. Telefonu yine çaldı.

Üstüne montunu almasıyla ayağa kalktım.

"Nereye ?" bu sorudan hoşlanmamış olacakki yan bir bakış attı.

" acıkırsan buzdolabında bir şeyler var ısıtıp yersin. bu akşam gelmem sen beni bekleme yat"

" dalga mı geçiyorsun?"

" başımda tonlarca halletmem gereken sorun var. sen de başlama. bebek bakıcısı değilim ben"

" benimle ilgilenmeni isteyen kim? fikrimi bile sormadan buraya getirdin şimdi de beni azarlıyorsun" dedim kendimi tutamayarak çünkü çok sinirlenmiştim.

" döndüğümde konuşuruz" diyip hızla dış kapıdan çıktı.

...

Saatler gece yarısına doğru gelirken kapının çalmasıyla şaşırmıştım. Lee Know gelmeyeceğini söylemişti öyleyse kapıyı çalan kimdi.

Kapının deliğinden baktığımda isminin Jisung olduğunu öğrendiğim omegayı gördüm.

Kapıyı açtım "selam" dedim ve içeriye geçmesi için elimi uzattım. Kafasını sallamakla yetindi. Tekli koltuklardan birine oturmasıyla bende karşısındaki ikili koltuğa oturdum.

Aramızda dakikalar süren bir sessizlik vardı. Kimseden çıt çıkmıyordu arada göz göze geliyorduk.

Bir şey söylemek istediği belliydi ama bir türlü cesaretini toplayamıyordu. İki elini dizlerine atıp yerinde doğruldu daha dik oturdu.

" öncelikle Changbin adına senden özür dilemek istiyorum Felix." beklediğim cümleler bunlar değildi.

"Neden başkası adına özür diliyorsun. Başkalarının yaptığı davranışların sorumluluğunu almamalısın"

" haklısın ama bu yaptığı çok büyük bir şeydi. sen hala farkında değilsin" bana acıyan gözlerle bakıyordu bu bakıştan nefret etmiştim.

"Changbini en son yerde gördüğümde ona endişeli gözlerle bakan bir sen vardın şimdi de onun adına özür diliyorsun." Bunu dememle gerginliği kat kat arttı.

Sözlerime devam ettim onu köşeye sıkıştırmak istiyordum. "Changbinle ne tür bir bağınız var?"

Uzunca bir süre parkeyle bakıştı. Birden konuşmasıyla irkildim.
"Changbinle ruh eşiyiz kimsenin haberi yok. Bilinmesini şu an pek istemiyor"

Buraya neden geldiğini neden benimle konuştuğunu şimdi daha iyi anlamıştım.
Changbine karşı kısasa kısas onu kullanmamı istiyordu. Peki bunu neden istiyordu?

" Lee Know'a bunu yüz yüze açıklayacak yüzüm yoktu. Bu bilgiyi sana bırakıyorum kullanıp kullanmamak senin elinde"

Her şeyi anlamıştım ama neden Changbin ve Jisung'un ruh eşi çıkması bir problemdi.

Benim Lee Knowla ruh eşi olmam nasıl daha büyük bir soruna yol açacaktı hiçbir fikrim yoktu.

Bu eksik parçaları bulup birleştirmem gerekiyordu ve eksik parçalar çok fazlaydı.

Mole  (minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin