Kahvaltı

646 58 31
                                    


Sabahın köründe Linonun sürüden aranmasıyla uyanmıştık. Uyku sersemliğiyle elini tüm yatakta gezdirmiş bulamayınca küfürler eşliğinde yatakta doğrulup büyük bir kargaşa eşliğinde bulup telefonunu sessize almıştı.

Ona anlamaz gözlerle baktığımda " bugün ikimizin günü uyumaya devam edelim" diyip beni kollarının arasına alıp sıkıca sarılarak uyumaya devam etmişti.

" sorun olmaz mı?" Gözlerim kapalı mayıştık bir şekilde sordum.

" önemli değil bugünümün tamamını sana ayırmak istiyorum" belimde bulunan parmakları yavaş yavaş olduğu bölgeyi okşayıp daireler çiziyordu.

Gözlerimi hafifçe aralayıp karşımdaki kapalı gözlerine ve yüzüne baktım. Yastıkta kafamı biraz daha ona kaydırıp yaklaştım. Alnına dökülen saçlarından çenesine kadar uzun uzun yüzünü incelemeye daldım.

" eskiyecek" dudaklarındaki hafif kıvrımla birden konuşmasıyla irkildim. O kadar sakin duruyordu ki geri uyuduğunu düşünmüştüm.

"Hı?" İrkilerek kabaca sordum.

Gözlerini açıp benimle göz göze geldi. Yatağın içinde tek yastık üstünde yüzlerimiz birbirine dönük bir şekilde uzanıyorduk. Linonun bir eli yüzünün altındaydı diğer eli ise belimi sarmıştı. Benim iki elim de yüzümün altında ona bakıyordum.

Bakışları bana derin derin bakarken elini kaldırıp saçlarımı kulağımın arkasına koydu " böyle bakmaya devam edersen yüzüm eskiyecek"

"Sana bakmıyordum" yalancı itirazımla bana sana inanmıyorum bakışlarıyla gülmeye başladı.

Kendimi açıklamak için doğrulmak istediğimde belimdeki kollarını sıkılaştırıp izin vermedi ve kafamı geri yastığa yerleştirdim.

" yani sana bakmıyorum derken bakıyordum ama o anlamda değil. Geçen gün merak etmiştim bir insan dakikada kaç kez nefes alıp veriyor onu ölçüyordum" rezil olmamak için attığım yalanla daha çok rezil olmuştum.

" daha uzun süre baktın. sanırım diğer dakikalarda sürenin sağlamasını yapıyordun" yüzündeki pis sırıtışla benimle uğraşıyordu.

Daha fazla katlanmak istemedim ve kalkmak için hamle yaptığımda yine beni durdurmasıyla ona dönüp hızla yanağına bir öpücük kondurdum. Bu hareketimi beklemediğini bildiğim için onun şaşkınlığından yararlanarak hızla yataktan kalkıp odadaki banyoya ilerledim ve kapıyı üzerime kilitledim.

Kapının arkasında elim kalbimin üstüne utançla zıpladım. Rezil bir insandım her zaman kendimi bu duruma koymayı başarabiliyordum. Zıplarken banyodaki eşyaları devirmemle kendimi yere attım.

" hey Lixie iyi misin? o ses de neydi?"

Yere saçılan eşyalarla göz göze gelip hemen telaşla kaldırdım.
" bir şey yok sadece bu eşyalar bozuk sanırım kendilerini yerlere atıyorlar. Banyonun eşyalarını beğenmedim ben yeniden seçeceğim "

" sen nasıl istersen güzelim. ben aşağıdayım kahvaltı hazırlayacağım" odanın kapısının açılıp kapanmasıyla derin nefes verdim. Ayaklarımı sertçe yere vurdum ve elimdeki banyo toplarını, beni rezil etmenin sebebi onlarmış gibi sinirle çöpe attım.

Hızlı bir duş alıp saçlarımı kurutup banyodan bornozumla çıktım. Evin içinde rahat giyinmeyi sevdiğim için gri bir eşofman takımı çıkarıp giyindim.

Odadan çıktığımda zil sesi duymamla ilerleyip merdivenlerden inmeye başladım.

Mervidenler tam dış kapının önünde bittiği için kapıyı açmaya gelen Linoyla göz göze geldim.

Mole  (minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin