Hyungumun ölmüş olduğunu sindiremeden jeonginin merdivenlerden düşmesiyle yanaklarımdan akan yaşlarla koşarak aşağı indim.Lino merdivenlerin dibinde yatan jeonginin yanına oturup korkuyla seslendi. Arkasındaki adamına dönüp sinirle " ağzının bağını sikeyim senin görmüyor musun geldiklerini" sinirle söylendi.
Jeonginin üzerindeki gözleri korkuyla yanlarına yaklaşan bana kaydı.
" sakin ol Lixie hiçbir şey düşündüğün gibi değil" derin nefesler alıp jeonginin yanına eğildim." gidip doktoru çağır. çabuk ol!" Kapının önündeki adam kafasını sallayıp hızla yanımızdan ayrıldı.
Elimi jeongine uzatıp korkuyla herhangi bir yerinde kan var mı diye kontrol ettim. Çok fazla bir basamaktan düşmediği için fazla hasar almamıştı. Lino bir kolunu jeonginin bacağının altına diğerini de kafasının altına koyup kaldırdı ve koltuğa yatırdı.
Yanaklarımdan durmadan akan yaşlarla jeonginin baş ucuna oturdum. Jeongin bayıldığı için düşmüştü ve bir zarar gelip gelmediğini merak ediyordum. Diğer yandan az önce duyduğum cümle sürekli kafamda yankılanıyordu ama buna inanmak istemediğim için sanki hiç duymamışım gibi sadece jeonginle ilgileniyordum.
Linonun telefonu durmadan çalıyordu en sonunda dayanamayıp telefonunu açıp yukarı kata çıktı. Jeonginin yüzünü okşayarak izlemeye dalmıştım birden zil çaldığında hızla kapıyı açtım.
" Lee Know yok mu?" Chan hyungumu tedavi eden doktor kapıdan içeriye doğru girdi.
" yukarı katta" elimle koltukta yatan jeongini gösterdim "merdivenlerden yuvarlandı"
Kafasını sallayıp hızla yanına ilerleyecekken kolundan tuttum
" hamilelik şüphemiz var. Eğer varsa bebeğin iyi olup olmadığını merak ediyorum"Jeonginin yanına yöneldiğimizde " şimdi bakarım" dedi.
" Lee Know bilmiyor ona şimdi söyleme" sorgulayıcı bakışları bana döndü " ondan bir şey saklayamam"" şu an zamanı değil zamanı gelince jeongin kendisi söyler ağzını sıkı tut" parmağımı tehdit edercesine ona doğrulttum.
Bana gözlerini devirip jeonginle ilgilenmeye başladı. Jeongine baktıkça gözlerimdeki yaşlar yenileniyordu.
Mervivenlerden ses gelmesiyle bakışlarım üstünü değiştirmiş bize doğru yaklaşan Linoya kaydı.
" durumu nasıl?" Jeonginin alnından öpüp doktora sordu.
" stresten bayılmış sanırım merdivenlerden düştüğünde herhangi bir yerine bir şey olmuş mu diye baktım" çantasını toparlarken benimle göz göze geldi " felix beyle bir şeyden şüphelenmiştik ve evet düşündüğümüz gibi ama gayet sağlıklı endişelenmeyin" dedikleriyle ağzımdan bir hıçkırık kaçtı.
Bir yeğenim olacağını babasının öldüğünü öğrendiğimiz günde öğrenmiştim. Kendimi tutamayıp bağırarak ağlamaya başladım. Lino kollarımdan tutup sakinleştirmeye çalıştı.
" lütfen yalvarıyorum ağlama Lixie. Jeongin iyiymiş" kafamı iki yana sallayıp "Hyungum" hıçkıra hıçkıra ağlayarak mırıldandım. yüzümü ellerinin arasına alıp alnımı öptü " şşşş güzel Lixie'm"
" hyungun da iyi" söylediklerini algıladığım an yüzümdeki dudaklarını çekip bu sefer ben yüzünü ellerimin arasına aldım " ne demek istiyorsun Lino"
" sana birkaç gün sonra hyungunun geleceğini söylemiştim ve sözümü tuttum. az önce onunla konuşuyordum sürü sınırına yaklaşmış gidip onu alacağım" yanaklarımdaki yaşları ellerimle silip " ama öldüğünü söyledi ben duydum" gülümseyip kollarını sararak beni kendine çekti " her şeyi öğreneceksiniz ama şimdi gitmem gerekiyor. Jeonginim sana emanet".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mole (minlix)
FanficLee Know'un sürüsüne köstebek olarak gönderilen Felix'in hikayesi (Yetişkin İçerik ❗️)