Sabah Linonun kıpırdanmasıyla gözlerimi açtığımda sarmaş dolaş bir şekilde uyuyorduk. Beni uyandırmadan kalkmaya çalışıyordu ama başarısız olmuştu. Uyandığımı görünce " günaydın Lixie" dedi ve yataktan kalktı.
"Günaydın Lino" esnedim uykumu tam alamamıştım çünkü sabahın çok erken saatleriydi.
" yine sürü işleri için mi gideceksin?"
Kafasını salladı " bu artık hayatımızın bir parçası halletmem gereken tonlarca konu var."
" yorucu olmalı"
" severek yapıyorum liderlik tek hayalimdi"
Dünden beri kafamda dolanan soruyu sordum
" IN yani Jeonginin gerçek adını söylemesi neden seni sinirlendirdi"" ikimizde takma ad kullanıyoruz uzun zamandır ama onun yeni tanıştığı birine hemen gerçek adını söylemesi sinirlendirdi. O adama ne kadar güvenebiliyor ki"
" en azından senin ruh eşine güvendiğinden daha çok güveniyor" evet yabancılardan isimlerini gizliyorlardı ve bende gönderilen bir köstebektim daha doğrusu eskiden bu amaçla gelmiştim ama artık bana güvenebilirdi çünkü biz ruh eşiydik.
Lino üstünü giyinip odaya yanıma geldi.
" gerçek ismimin benim için bir önemi yok senin bana Lino demene bayılıyorum"
Sanırım söylemeyecekti ben de üstünde durmamaya karar verdim.
" kahvaltı hazırlayayım ben sana" kalkıp elimi yüzümü yıkamaya gittim.
Arkamdan bağırdı " gerek yok sürü evinde atıştırırım bir şeyler Lixie"
" tek başıma bir şeyler yemeyi sevmiyorum"
Bana doğru yaklaşıp yanaklarımı iki elinin arasına alıp dudaklarım öne doğru büzülecek şekilde sıktı. " acil işlerim olmasa gitmezdim güzelim" güzelim? Tuhaf ama hoş hissettirmişti. birbirimizi ilk gördüğümüz günden bu yana yavaş yavaş birbirimize alışmaya başlamıştık ama bu sözcük kalbimi hızlandırmaya yetmişti.
Lino söylediği hitabın farkında değil gibiydi sanki bana hep böyle sesleniyormuş gibi konuşmalarına devam etti. "Jeongine bırakayım seni hem yalnız kalmamış olursun" teklifiyle kafamı sallayıp hemen dolaptan kıyafetlerimi çıkarıp giyinmeye gittim.
Evden çıkıp bahçedeki araçlara ilerledik. Lino deri bir ceket giymişti ve üzerinde aşırı iyi durmuştu. Siyah motorsikletine ilerlemesiyle arkasından takip ettim.
Biri mavi biri siyah iki kask çıkarıp mavi kaskı kafama takmadan önce alnımdan öptü. Gözlerim şaşkınlıkla açıldı Lino ilişkimizde! aşırı rahat olmuştu.
Ruh eşi olduğumuz için ben de ona çekiliyordum ama davranışlarımı onun kadar rahat gösteremezdim.
Kendi kaskını da taktıktan sonra motora binip benim de binmemi bekledi. Arkasına atlayıp kollarımı beline sardım kafamı da sırtına yasladım.
Bizim evden pek de uzak olmayan bir evin önünde durmuştuk. Lino sarı renkli ve bahçeli evi gösterip "burası" dedi.
Kafamı sallayıp kaskımı çıkardım.
" içeri girmeyecek misin?"
Saatine baktı "geç kaldım Lixie gitmem lazım" motoru çalıştırdı.
" görüşürüz Lino-şi" gülümseyip motoruyla uzaklaştı.
Sarı evin bahçe kapısını açıp içeri girerken saatimi kontrol ettim. saat daha 06.45 di. Umarım kapıyı açarlardı bana.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mole (minlix)
Fiksi PenggemarLee Know'un sürüsüne köstebek olarak gönderilen Felix'in hikayesi (Yetişkin İçerik ❗️)