Doğup büyüdüğüm evin önüne geldiğimde eskisi gibi bana yuva hissettirmediğini farkettim. İnsan doğup büyüdüğü ve tüm yaşamını geçirdiği yere yabancılaşır mıydı?Kapının önünde dalmış bir şekilde ev gibi hissettirmeyen eski evime bakıyordum. Arkadan hyungumun ittirmesiyle zorlukla birkaç adım attım.
" daha ne kadar bekleceksin" beni beklemeden önden ilerleyerek bahçenin kapısını açıp içeri girdi.
Etrafıma bakındım adamları girmem için hala beni bekliyorlardı.
Bahçeye adımımı attığımda görüş açıma hyunguma sarılmış gülümseyerek ona bir şeyler anlatan Seungmin girdi.
Giriş kapısının önünde durdukları için onlara doğru sessizce yürüdüm.
Seungminin hyungumdaki bakışları bana kaydı ve yüzünü bir şaşkınlık kapladı.
"Felix? ne işin var senin burada?"
" evime geldim hesap mı vereceğim?"
Bu tepkimi beklemediği belliydi.
" ah hayır yanlış anladın. Hyunjin seni geri getirmek için sürüden ayrılmıştı seni tek görünce şaşırdım hyunjin nerede? Chan niye felixin geleceğini bana haber vermedin" tüm cümlelerini hyunguma bakarak onun onaylamasını bekleyerek kuruyordu.Hyungum anlaşılan sürüdeki herkesi kandırmıştı hyunjinin kaçtığını değil de beni geri getirmek için gittiği yalanını söylemişti. Çünkü kardeşinin ondan kaçıp sürüyü terkettiğini bilmelerini istemiyordu.
Gülmeye başladım kendimi durduramadım kendime vura vura gülmeye devam ettim onun Seungmin dahil herkesten sakladığı küçük sırrını anlamıştım.
" delirdi heralde ayy üstüme iyilik sağlık. Chan noldu bir şey mi kaçırdım?" Saf bakışlarıyla hyunguma bakıyordu.
Hyungum hala sesli bir şekilde gülmeme kaşlarını çattı.
" görevini başarıyla bitiremediği için üzüntüden sinirleri bozuldu" yaptığı imayla gülümsememi sildim.
Hyungumla güzel bir konuşma yapmam gerekiyordu onu patlatabilirdim ayağını denk alsa iyi olurdu.
Seungminin hiçbir şeyden haberi yoktu ama ona da kızgındım eski yakın arkadaşlığımızın onun için bir anlamı yoktu sanırım. Birbirimize yabancıydık o yüzden hiçbir şey olmamış gibi benimle konuşmasını istemiyordum.
Hyungum önde eve girmek için hareketlendiğimizde Seungmin, hyungumun göğsüne ellerini bastırarak içeri girmesini engelledi.
" hoop! dur orada nereye canım" küçük bir gülümsemeyle işaret parmağını salladı.
" evime giremez miyim bebeğim"
" giremezsin bize dağ çileği almadan bu eve giremezsin" dedi elleriyle karnını okşayarak.
Hyungum sıkkın bir nefes verdi kafasını gökyüzüne çevirip gözlerini kapatıp açtı
" yine mi küçük kurabiyemizin canı bir şeyler çekti"
Seungmin ellerini koynunda birleştirip sırtını hyunguma döndü. " ne bu tripler Chan alt tarafı bir dağ çileği istedik babanı istemedik"
Seungminin bu tripli ve babama yaptığı göndermeyle kıkırdadım. Rahmetli babam Hyungum için çok büyük bir öneme sahipti.
Kıkırtımla ikisi de sinirle bana döndüler.
Ne var anlamında omuz silktim ama her an bana patlayabilirlerdi." hyungumun adamlarından biri alsın işte ne tartışıyorsunuz"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mole (minlix)
FanfictionLee Know'un sürüsüne köstebek olarak gönderilen Felix'in hikayesi (Yetişkin İçerik ❗️)