Kapının önündekileri beklemediğim için şaşkınlıkla bakıyordum ve en önemlisi Minjiyi bu hale getirenin ne olduğunu merak ediyordum.
Minji üstüme doğru yürüyerek sanki ben önünde yokmuşum gibi omzuma çarparak hızla evime girdi. Jisung korkulu ve telaşlı bir şekilde peşinden koştu.
Kapıyı kapatırken evin içinden bağırma ve eşyaların yere atılma sesleri geliyordu.
Hemen içeriye koştum ve gördüklerimle elim ağzıma kapandı çünkü Minji cinnet geçiriyor gibiydi.
Evin içindeki tabloları,vazoları, sehpaları eline ne geçerse hepsini kırıp parçalıyordu.
" bunların hepsini biz kullanacaktık" kendi kendine bağırarak konuşuyordu.
Jisung ona müdahale etmek için yaklaşsa bile korktuğu için birkaç adımdan fazla yaklaşamıyordu.
" Minjim ..." Jisung ağlayarak onunla iletişime geçmeye çalışıyordu " güzel hyungum yapma böyle lütfen"
" ne hevesle seçmiştim bunları biliyor musun" öfkeli beden kardeşine bakarak sinirle bağırdı.
" hyung sen bunu en başta kabul etmiştin. Biliyordun seni sevmiyordu"
Ellerini başının arasına aldı çığlık attı. "hayır hayır böyle şeyler söyleme"
" hyung böyle yaparak eline bir şey geçmez sadece kendine zarar veriyorsun"
Öfkeli beden dağılmış ve her şeyin kırılmış olduğu evde gözlerini gezdirdi ve gözleri benimle buluştu. Yeni farkıma varıyormuş gibi ani bir hamleyle yanıma gelip boğazıma yapıştı.
" hepsi senin yüzünden"
Jisung yanımıza gelip beni elinden almaya çalıştı ama gözüne bir perde çekilmiş gibiydi sıkıca bana yapışmıştı.
" hyung onun bir suçu yok lütfen bırak yalvarıyorum. Lee Know ona bir şey yaptığını duyarsa çok kötü olur biliyorsun" Jisung perişan bir haldeydi hyungunun ellerinde neredeyse nefessiz kalacak haldeydim ama daha çok hyungu için endişeniyordu belliydi.
" bı-bırak beni" nefes alamıyordum.
" sen hayatımıza girmeseydin şu an minhoyla ben evli olacaktım."
Minho. Linonun gerçek adını biliyordu ve ben gerçek ismini bu şekilde öğrenmiştim.
Boğazımı biraz gevşetip sol eliyle sert bir tokat attı.
" sen gelmeseydin her şey daha güzel olacaktı. Ben ve minho nişanlıydık ve çok mutluyduk" duyduklarım yediğim tokattan daha ağır gelmişti. Ne? Nişanlılarmıydı?
Odanın içinde gözlerini gezdirdi yanaklarından sicim sicim yaşlar dökülüyordu. Beni bırakıp elleriyle etrafında bir tur attı.
"Bu mutlu yuvanız aslında bizimdi. Lisedeyken arkadaşlarımızla sürekli buluştuğumuz bu kullanılmayan evi nişanlıyken evimiz olarak inşa ettik. Burada gördüğün tüm eşyaları özenle bir gün yuvamız olacak diye ben seçmiştim. Ben daha kullanamadan sen gelip minho da dahil her şeyime sahip oldun." duyduklarımla bir el boğazımı sıkıyormuşçasına nefes alamadım.
Lee Know daha doğrusu Minho ve Minji çocukluk arkadaşıydılar uzun zamandır tanışıyorlardı. Minjinin bu aşırı tavırlarını hep minhoyu platonik sevmesine yormuştum ama gerçekler çok farklıydı.
" biz her şeyi beraber yaptık bu evi ve eşyaları yuvamız için ben seçmiştim. Yatak odası takımını bile bizim için seçmiştim. İlk öpücüğümüz ilk sevişmemiz bizim minhoyla tüm ilklerimiz ve yaşantılarımız ortaktı"
Hayal kırıklığıyla jisunga baktım.
" felix hemen sinirlenme lütfen. minhonun da sana anlatacakları vardır onu da dinlemen gerek."
Minjiye döndüm " birbirinizi seviyor muydunuz?" cevabından korkuyordum.
" ben seviyordum ve hala seviyorum"
" hyungumla Minho arasında öyle bir ilişki yoktu felix" jisungun atlamasıyla Minji göz devirdi.
" bu sürtük gelmeden önce nişanlı olduğumuzu ve bu evi benim dizayn ettiğimi inkar edemezsin küçük kardeşim"
"Felixle bu şekilde konuşma hyung"
" hepinizin gözünü boyadı sana inanamıyorum Jisung" bana bir bakış attı. "en azından tek huzursuz olan ben olmayacağım" diyip tekli koltuklara tekme atarak devirdi ve hızla evden çıktı.
Jisung bana dönerek " hyungum adına çok özür dilerim lix"
" yeter!" hızla jisunga yürüyüp " başkalarının yaptıkları yüzünden sürekli benden özür dilemekten vazgeç. beni daha fazla kötü hissettirmekten başka bir işe yaramıyor" onu geride bırakıp hızla merdivenlerden yukarı çıktım.
Ne yapacağımı bilmiyordum büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştım. Yatak odasına girince yüzümü tiksintiyle buruşturdum.
Günlerdir uyuduğum yatak başka bir omega tarafından Linoyla hayaller kurularak alınmıştı.
Hızla telefonumu alıp hyunguma mesaj attım.
Küçük prens:
hyung müsait misinHyuncim Hyung:
müsaitim bebeğim
ne oldu bir sorun mu varKüçük prens:
jeonginle misinHyuncim hyung:
başka nerde olacağımKüçük prens:
buradan gitmek istiyorumHyuncim hyung:
o şerefsiz mi bir şey yaptıKüçük prens:
bana yalan söylemişHyuncim hyung:
felix alınmazsan eğer
sen de ona yalan söyledinKüçük prens:
sorun da bu işte
ruh eşiyiz diye bir şekilde her şey hallolur sanıyordum
ama karşılıklı olarak birbirimizden sürekli bir şeyler saklamışız
bu ilişki nasıl böyle devam edecekHyuncim hyung:
ilişkinizin başından yalanla
başlamıştın zaten
ne bekliyordunKüçük prens:
bu evliliğin en başından ikimizde yalan söylemişiz
hadi Lino bana her şeyi açıkladı ben affettim diyelim
Lino beni affetmezHyuncim hyung:
ne yalan söylemiş o sik kırığıKüçük prens:
bu konu hakkında konuşmak istemiyorum
Jeongine Minji ve nişan de
eminim ki o sana anlatırHyuncim hyung:
O da mı biliyormuşKüçük prens:
tüm sürü biliyor
neyse hoşçakal hyungHyuncim Hyung:
jeongine sorup döneceğim sana
(görüldü)Küçük valizimi dolabın üstünden alıp hızla eşyalarımı toplamaya başladım daha fazla yalanlarla devam etmek istemiyordum.
Eşyalarımı toparlayıp valizimi elime aldım. Harewell'e geri dönemeyeceğimi biliyordum ama Kmowedde de daha fazla kalamazdım o yüzden tarafsız Welled bölgesine gitmeyi kafama koymuştum.
Merdivenlerden indiğimde kırılan dökülen eşyaların arasında telaşla bana bakan bir Lino görmeyi beklemiyordum.Jisung etrafta görünmüyordu sanırım gitmişti.
Lino ellerini saçlarının arasından geçirip bana yaklaşmaya başladı ama bakışları elimdeki valize takılınca anında adımları durdu.
Gözleri dolu dolu ve kıpkırmızıydı.
"Lixie" dedi sesi titreyerek.
...
En başından beri kafamdaki kurgu bu şekildeydi.
Umarım beğenmişsinizdir💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mole (minlix)
FanfictionLee Know'un sürüsüne köstebek olarak gönderilen Felix'in hikayesi (Yetişkin İçerik ❗️)