Jeongin

607 56 20
                                    

Gyuri teyzenin yerine geldiğimizde onları baya bekledik ama Lino ve Changbin hala gelmemişti. Masanın altından Lino'yu aradım ama meşgule attı.

" meşgule attı beni"

" bence beklemeyelim siparişleri verelim" IN' in biraz daha bekleyecek hali yoktu.

" dur bende Changbini arayayım belki o açar" Jisung telefonunu cebinden çıkarıp aradı.

" alo Changbin"

"..."

" bende onu demek için aradım gelmeyeceğinizi neden haber vermiyorsunuz"

"..."

" işimiz çıktı gelemiyoruz demek çok zor olmasa gerek"

"..."

" felixte Lee Know'u aradı meşgule attı. açman bile bir şey sayılır siz Lee erkekleri çok gamsızsınız"

" hey ben de burdayım" IN hemen atladı.

Jisung IN'e dönüp " zaten sen burdasın diye direkt yüzüne söylüyorum."

Jisung telefonu kapattığında Linonun neden telefonumu meşgule attığını düşünüyordum. İçimde tutmayacaktım hemen jisunga sordum.

" Lee Know neden telefonlarımı açmamış ne işi varmış?" Jisungun gözleri büyüdü bu sorularımı beklemiyordu

"Kocanı ilk günden koltukta yatırırsan tabi sana trip atar."

" trip attığım için mi?" şapşal bir şekilde IN e döndüm.

Jisung kafasına bir tane yapıştırıp " sen bu salağa bakma dalga geçiyor seninle. Evlendiğiniz için lider oldu artık biliyorsun ve halletmesi gereken konular var changbinde ona yardım ediyor. zaten tam changbine bize haber vermesini söylemiş üstüne aradım"

Jisungun dedikleriyle kötü kötü IN e baktım. Uzanıp yanağımdan bir makas aldı.

" çok tatlısın"

Hyungum orda olduğunu belli edercesine öksürdü.
IN hyunguma yan bir bakış atıp ellerini çenesinin altına alıp hemen ona doğru eğildi.

" ayy az daha bu yakışıklı alfayı unutuyordum sizin yüzünüzden artık kafamı karıştırmayın sorunlarınızla" hyunguma göz kırptı " adım ne demiştin" cilveli bir şekilde sordu.

" söylememiştim"

" ahh öyle mi benim hatam tanışalım o zaman ben Jeongin" gözlerim büyüdü.

Uzanıp koluna sert bir şekilde vurdum. "Ne zamandır tanışıyoruz hatta akraba olduk bana bile gerçek ismini söylemedin pis tilki" Jisung elini alnına vurup IN e yargılayıcı bakışlar atıyordu.

" sen ona bakma yakışıklı beyciğim. Sen gelmeden önce çok peşimde koşuyordu şimdi seninle konuştuğumu görünce doğal olarak kıskanıp vurdu"

" kes be" IN in de davranışları yakışıklı birini görene kadarmış hyunguma hemen adını söylemesine şaşırmıştım. IN ve Lee Know takma isim kullanıyorlardı ve gerçek isimlerini aileleri dışında kimse bilmiyordu. Lee Know'un gerçek ismini çok merak ediyordum ama sormaya çekiniyordum onun bana söylemesini bekliyordum.

" görüyorsun değil mi ne kadar kıskanç biri. yakışıklı olmak çok zor baksana şu güzel omegaların kalbini kırmak zorunda kalıyorum" dedi ben ve jisungu göstererek.

" hayal dünyandan çıksan iyi edersin"

Yeniden hyunguma eğildi "eee adım ne demiştin"

" söylememiştim" Jisungla kahkaha attık alttan el hareketi çektim.

" böyle ilerleyemiyoruz ama yakışıklı beyciğim"

" adım Hyunjin tatlı çocuk" hyungum da ona eğilip burnunun ucuna dokundu flörtleşerek.

Dirseğimle hyungumun karnına vurdum şimdi flörtleşmenin sırası değildi sadece eğlenmek için dahi olsa IN in kalbi kırılırdı belliydi hyungumdan çok etkilenmişti.

Hyungumun hiç umrunda olmadı biz Jisungla sessizce yemek yerken ikisi flörtleşerek yemeklerini yediler.

Jisungun telefonu çalmasıyla masadan kalkıp uzakta konuşmaya başladı.

Jisung gidince yanımdakileri dinlemeye karar verdim.

"Diyelim ki solucan veya tırtıl olmak zorundasın hangisi olurdun?" Jeonginin saçma sorusuyla gözlerimi devirdim.

Hyungum biraz düşündü bu saçma soru için düşündüğüne inanmak istemiyordum.

" yani tırtıl olmak isterdim sanırım çünkü çirkin tırtıl bile bir gün de olsa kelebeğe dönüşüp aslında kendi güzelliğini gösterebiliyor. Tıpkı her insanın içinde aslında bir güzellik olduğunu düşündüğüm gibi" bu kadar saçma bir konuyu derin bir mesele gibi analiz edip açıklamasına kahkaha attım.

Jeongin bana göz devirip umursamadı.

" ben de solucan olmak isterdim" ellerinin çenesinin altına koyup hyunguma eğildi " solucan da olsam beni sever miydin"

"Sevmezdim" dedi hyungum açık sözlülükle.

Jisung masaya geldiğinde morali bozulmuş görünüyordu.

" ne oldu sincabım"

" Minji'nin hali hal değil annemler çok endişeleniyor kendine bir şey yapacak diye" sıkıntıyla derin bir nefes verdi.
" zaten dün de annem çok kötü bir durumda buldu onu"

Dün dediği düğün günümüzdü zaten düğünde de ulaşamadıklarını söylemişlerdi. Ne kadar sevmesemde jisungun abisiydi ve onun için endişelenmesi çok doğaldı.

"Minji kim" hyunguma Minji ile ilgili bir şeyler anlatmıştım kim olduğunu biliyordu.

"Hyungum... biraz zor günlerden geçiyor" hyunjin hyungum kafasını anladım anlamında sallamakla yetindi.

" hadi kalkalım artık benim eve gidip biraz hyunguma destek olmam gerekiyor bu zor günlerinde yeterince onu yalnız bıraktım zaten"

bana bakarak kurduğu cümlelerden rahatsız oldum. Ablasının zor günler yaşamasının benimle bir alakası yoktu sonuçta Lee Know'u sevmesi bir şeyi değiştirmezdi o benim ruh eşimdi.

Kafamı salladım kalktım jisunga biraz kırılmıştım. Benim yanımda olduğu için vicdan yapmasına daha çok kırılmıştım.

Mekandan çıktığımızda Jisung hemen vedalaşıp gitti.

" sen ona bakma çok vicdan yaptığı için kimi suçlayacağını bilmiyor. en çok da Jisung senin suçsuz olduğunun farkında. Bu tavrına sonradan çok pişman olacak birkaç gün veriyorum bunun için"

Jeonginin içimi rahatlamak için dediklerine karşı kafamı salladım.

" şu Minji her yerden çıkıyor" hyungum sırtımı sıvazladı.

" başka nerde karşına çıktı ki?" Jeonginin kaşları çatılmıştı.

Hyungum omzumdaki elini çekip jeongine sardı " biz Felixle üniversitedeyken Minji adında çok uyuz bir çocuk vardı o yüzden söyledim tatlım"Jeongine sarılarak bizim eve doğru yürümeye başladılar.iyi kaynaşmışlardı.

Ellerim ceplerimde düşüncelerle dolu zihnimle sessizce arkalarından takip ettim.

Mole  (minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin