Lee Know

929 80 37
                                    


Arka fonda çalan şarkı da changbinin bana eğilip bir şeyler söylemesi de kulaklarımda uğultudan farksızdı. Karşımda beni parlayan kırmızı gözleriyle göz hapsine alan kafadan başka bir şeye odaklanamıyordum.

Changbin onu dinlemediğini anlamış olacak ki

"Hey dinlemiyor musun beni" diyerek daldığımı farketti. Gözleri hemen karşımda kitlenip kaldığım yere gitti.

"Siktir onun ne işi var burada"

"Tanıyor musun onu changbin?"

"Tanımaktan daha fazlası demiştim"
Kulağıma ulaşan sözcüklerle beynimden vurulmuşa döndüm.

"Lee know?" Doğrulamak adına sordum.

Changbin, Lee Know'a kaşlarını çatarak bakıp "ta kendisi" dedi.

Changbinin de ona bakmasıyla kırmızı gözler üzerimizden ayrıldı. oturduğu kalabalığa bir şeyler söyledi ve ayağa kalktı. Gözlerimi üzerinden ayıramıyordum . Bir anda gözden kaybolmasıyla Kurdum yine rahatsızlanmıştı bunun sebebini acilen bulmam gerekiyordu.

Önümdeki içkiyi bir dikişte bitirip ağzımın kenarlarını kolumla sildim. Changbin hiç beni umursamıyordu uzaklara dalmış bir şeyler düşünüyor gibiydi.

İçmeye devam ederken birinin changbine seslendiğini duyup o tarafa baktım.

"Hyung seni buraya hangi rüzgar attı uzun zamandır uğramıyordun"

Ayakta bize doğru yaklaşan İN'i görünce şaşırdım. O da beni gördüğüne şaşırmış görünüyordu yanında da geçen günkü omega çocuk vardı.

"Siz tanışıyor musunuz civciv çocukla?"
Gözlerimi devirdim.

"Eğer yeniden üzerine atlamamı istemiyorsan bana bir daha civciv çocuk deme"
Hiç umursamadı bir sandalye çekip oturdular.

Changbinde bizi hiç umursamadı cevap verme gereği bile duymadı. Lee Knowla aralarında bir sorun mu vardı bilmiyordum ama göz göze geldiklerinden beri böyleydi.

"Buraya gönderilmiş bir köstebek misin?"
IN'in sorduğu ani soruyla donup kaldım.
Ağzımdan istemsiz bir "ha" nidası çıktı. Birden gülmeye başladı.

"Önce beni sonra ortanca hyungumu en sonda büyük hyungumu ağına takmışsın. Lee erkeklerini baştan çıkarmak için gönderilen bir ajan mısın? Sürekli etrafımızdasın" kaşlarımı çattım.

"Ben bir şey yapmadım tesadüf sadece"

Kahkaha attı benimle eğleniyor gibiydi

"Tamam ciddiye alma bu kadar sadece şaka yapıyorum"

Tam ağzımı açacakken
"Saçma sapan esprilerini kendine sakla hiç havamda değilim çekemem" changbinin yaşam belirtisi vermesiyle ona döndüm. Bakışlarımız buluştu kalkalım işareti verdi kafamla onayladım.

Tam kalkacakken başından beri yanımızda sessiz bir şekilde oturup elinde telefonla uğraşan omega ani bir şekilde kalkıp
"Minji yine arıza çıkarmış. Kavga etmişler bu seferki kavgaları büyük diğer seferler gibi değilmiş. Lee know delirmiş durumda hemen gitmemiz lazım"

demesiyle IN ve Changbin göz göze gelip hemen çıkışa gittiler.ben ve yanımdaki omega da onlara yetişmek için koşmak zorunda kaldık.

Dışarı çıktığımda motorlarına binmiş acele ederek kasklarını takıyorlardı. Yanımdaki omega hızla changbinin arkasına atladı. Ben karşılarında dikilmiş sadece onları izliyordum onların beni görmedikleri çok belliydi hemen gaza basıp hızla uzaklaşarak gözden kayboldular.

Elimi enseme atıp etrafıma baktım saat epey geçti. Bu saatte bu bölgede omega olarak ara sokaklardan geçerek eve gitmek aptallık olurdu. Hemen taksi bulabileceğim bir yer aradım.

Çantamı açıp taksi çağırmak için telefonumu çıkartacağım sırada cüzdanımın çantamda olmadığını farkedip koca bir siktir çektim. Sanırım bu gece aptal olmam gerekiyordu.

...


Karanlık sokaklardan temkinli bir şekilde geçiyordum her sokakta kızlı erkekli küçük gruplar vardı gülerek sohbet ediyorlardı. Onlarla çok göz göze gelmeden önüme bakıp hızlı hızlı adımlarla evime ulaşmak istiyordum.

Evimin olduğu sokağa iki sokak kala artık hiçbir grup yoktu her yer daha ıssızdı. kollarımı kendime sararak hızlandım.

Sokak çok karanlık ve sessizdi birden arkamda adım sesleri hissettim hızımı arttırdım olduğum sokaktan sola dönmemle elinde bıçak tutan bir alfayla göz göze geldim.

Koşmak için arkamı döndüğümde etrafımın bu alfa ve çetesi tarafından sarıldığını anladım. Gülerek bana yaklaştılar kaçacak bir yerim olmadığı için olduğum yerde durdum.

Elimdeki çantayı alıp içindekileri döktüler içinde bir cüzdan görmeyince hayal kırıklığıyla elinde bıçak tutan adam bana yaklaşıp bıçağı boynuma tuttu.

Bu ıssız kimsenin olmadığı sokakta çığlık atmamın bir işe yaramayacağını bildiğim için korku dolu gözlerle bakmaktan başka bir şey yapmadım. Hemen gözlerimi kapattım ölmeyi bekledim sanırım buraya kadardı.

Birden sokağın başından bir ıslık sesi gelmesiyle gözlerimi yavaşça açtım. Uzun siyahlar içinde bir adam ıslık çalarak bize yaklaşıyordu. Yaklaştıkça baskın feromonlarından kim olduğunu anladım.

Sanırım bu feromonları tek tanıyan ben değildim çünkü bana bıçak çeken çete küfür edip arkalarına bakmadan koşmaya başladılar.

Karanlıkta bana doğru yaklaşmaya başladıkça kulüpte gördüğüm halinden eser olmadığını epeyce dağıldını farkettim.

gözlerim dolmaya başladı çünkü anlamlandıramıyordum buraya Harewell heyeti tarafından Lee Know'a köstebek olarak gönderilmiştim. beni neden seçtiklerini bilmemem de cabasıydı. Buraya geldiğimden beri aradığım adam olan Lee know ilk gün tanıştığım ruh eşimmiş hepsi kaderin bir oyunuydu ama ben eğlenmiyordum.

yanıma gelip tam karşımda durdu dolu gözlerimle ona bakıyordum. Kurdum çok mutsuz ve ağlamaklıydı beni mutsuz ediyordu. Ruh eşim yanıma geldiği için kurdumun mutlu olması ve rahatlaması gerekmez miydi ama tam tersini hissediyordum.

Gözlerimin içine bakıp elini yüzüme doğru uzattı. Elinin tersiyle yüzümü okşuyordu.

" bu saatte buralar tehlikelidir neden bir taksiye binmedin?"

İlk defa sesini duyuyordum. Çok değişik hissettim çünkü onunla hiç konuşmayacağız sadece hayatımız boyunca bakışıp gideceğiz sanıyordum.

"Cüzdanımı kaybettim" dedim ağlamaklı bir sesle.

Anladım dercesine kafasını salladı

" sokağın başında motorsikletim var istersen bırakayım" demesiyle bir kez daha şaşırdım hiç motorsiklet sürecek birine benzemiyordu.

"Evim bir sokak ötede yakın zaten"

"Tamam gidelim öyleyse" diyip ilerlemeye başlamasıyla peşine takıldım.

Sessiz birkaç dakikalık yolculuk sonunda evimin önüne gelmemizle duraksadım. Benim duraksamamla adımlarını durdurdu ve önünde durduğumuz evime baktı.

"Buralar tehlikelidir bir daha böyle geç saatlerde ara sokakları kullanma" diyip hızla uzaklaştı.

Teşekkür etmeme fırsat bile vermemesine ağzım açık arkasından bakmayı kesip evime girdim.

Mole  (minlix)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin