Teker teker karşımdaki yüzlere bakıyordum. Nihal ve Barış'ın haricinde Sudenin sürekli resimlerini gösterdiği Sarışın, Mavi gözlü ismi Kazımcan olan o kişi vardı. Onun yanı sıra orta boylarda iki kumral erkek daha vardı, saç modelleri çok benziyordu. Birisin saçı daha açık kumraldı üstelik açık tenliydi, ışık tam yüzüne vurduğundan ela gözlerini görebiliyordum gözlükte takıyordu. Diğeri koyu kumral ve buğday tenli gibi birşeydi yeşil gözlüydü, durmadan gülüyordu.
Hepsinde bordo eşofman takımı vardı, sadece yeşil gözlü kişi hariç. Altında bol gri eşofman üzerinde ise bol siyah sweatshirt vardı, rahat kombin yapmıştı diğerleri gibi.
İlk olarak Kazımcan ile tanışmıştım, bakışlarım kumral erkeklere döndüğünde Nihal devreye girmişti tanıştırma uzmanı olarak.
N: "Beyler bu Kumsal, çok yakın arkadaşım olur kendisi aynı zamanda buda Sude." Hafifçe gülümsediğimde yeşil gözlü erkek elini uzatmıştı, samimice.
"Merhaba Kumsal! Ben Yunus, Yunus Akgün. Bizim kız çok bahsetti sizden sonunda tanışabildik." Uzattığı eli tuttuğumda onun gibi samimice gülüyordum, sıcak kanlı birisi olduğu belliydi.
"Memnun oldum Yunus, sanırım anlattığı arkadaşları sizlersiniz." Ellerimizi ayırdığımızda, Sudeylede el sıkışmıştı.
B: "Kumi gel kız buraya." Gülerek Barışın yanına gittiğimde kolunun altına alarak saçlarımı karıştırmıştı, bir yandanda diğer ela gözlü kişiye bakıyordum. Gözlüklerini düzelterek beni inceliyordu.
Tatlı birisine benziyor...
N: "Sude ve Kumsal buda Kerem, kendisi karşı cinslere pek girişken değildir. Ama bana istisnaları vardır, değil mi Kero?" Dediği kişiye bakarken, o ise Nihal'e gülerek bakış atmıştı, tekrardan gözlerimiz buluştuğunda çekinerek elini uzatmıştı.
Kerem: "Merhaba Kumsal." Elini tuttuğumda, elektrik çarpmış gibi olmuştu bir anda. Sude ve benim haricimdekiler gülmeye başladığında anlamayarak bakıyordum. Ne olmuştu ki?
B: "Kanka Kerem'e ailesi ve Nihal dışında biri dokunmuyorda, kız eli değince çarpıldı." Barış hala gülerken, bende onların gülüşüne eşlik etmiştim. Elimi çektiğimde Sudeylede el sıkışıp tanışmışlardı.
Barışın yanına oturduğumda, tam karşımda Yunus ve Kerem ikilisi duruyordu. O ikilinin hemen yanında Nihal oturuyordu, Barışın diğer yanında Kazmcan ve onun yanında yani en başta, Nihalin tam karşısında ise Sude bulunuyordu.
Anladığım üzere siparişleri çoktan vermişlerdi, ben ise gözlerimi ovuşturuyordum halen. Dibime Barış eğildiğinde irkilmiştim. Kısık ses ile konuşmaya başlamıştı, herkes muhabbet ediyordu o esnada.
B:"Kumi, birşey diyeceğim ama çaktırma."
"Söyle bakalım." Kendi aramızda fısıldaşarak konuşmaya başlamıştık.
B:"Nihal bugün birisiyle mesajlaşıyordu, dikkatlice okuyordu kimse. Ama kim olduğunu göremedim, flörtü yok bu kızın değil mi? Vallahi dünyam başıma yıkılır." Salak bu, hatta bu erkekler demeliyim. Nihal'in Barış'a olan sevgisini anlamamak zor değildi, bu mal anlamıyordu ama.
"Ne bileyim oğlum kiminle konuşuyor, ama kimseyle flört değil orası kesin. Sen hala teklif etme, kızlar korkak erkekleri sevmez bir süre sonra bıkarlar ben sana diyeyim de." Yalandan öksürdüğünde düzeltmiştik kendimizi, Yunus merakla Barış ve bende gözlerini gezdiriyordu. Galiba ne konuştuğumuzu merak etmişti.
Nihal ve Kerem maçı eleştirirken, Sude girmişti araya.
S: "7 numara sen miydin? Şimdi senin adın Kerem mi yoksa Kerim mi?" Saf saf sorduğunda gülmemeye çalışmıştım, az önce Nihal tanıştırırken söylemişti ama aklı Kazımcanda olduğundan unutmuştu safozum.