Barış: "Cimcime napıyorsun? Ne zamandır göremiyorum senide, özlettin kendini." Gülerek tokalaştım, geri yerine otururken yanına sandalye çekip oturdum.
"İşte öyle iş güç, sen napıyorsun? Bizim kız nerede?" Etrafa bakındığımda Nihal'i göremedim, Barış tek oturuyordu.
Barış: "Lavaboya gitti, bendede işler aynıda sizin işler ilerlemiş öyle duydum ben." İmayla konuşmasına güldüm, belliki öğrenmişti. Gerçi Nihal yetiştirmiştir anında.
"Doğru duymuşsun, tek gelmeseydin bari ya." Dudak büktüm, Keremle gelse ne güzel olurdu.
Haftabaşıydı bugün, dün Beşiktaş-Galatasaray derbisi olmuştu ve Keremlerin 2 gün izni vardı. Benim ateşli çiftimde buraya gelmişti, hazır tatil günüyken Keremde gelse fena olmazdı özlemiştim çünkü.
En son Cuma gördüm, o gece yani sevgili olduğumuz gün bizde kalmıştı. Uzun zamandan sonra öyle mutlu olmuştum ki, onunda gözlerinin içi gülüyordu birbirimizi sarıp sarmalamıştık sanki aramıza biri gidicekmiş gibi. Derbiden ötürü haftasonu full ona hazırlanmışlardı görüşmeye vaktimiz olmadı, dün gitmeyi düşündüm derbiye ama bebek şubede bir olay yaşanmıştı; daha doğrusu müşterilerin kendi aralarında ettiği bir kavga vardı, bizde Şahinle oraya gidip çözmeye çalışmıştık, Keremde maçtan sonra yorgun düşmüştü Barış'a gidip onda kalmıştı.
Barışın sesiyle ona döndüm.
Barış: "Biz hanımla geldik, Keremde belki uyuyordur veya idmanına gitmiştir belli olmuyor ona." Arkama yaslandım, telefonumu elime almaya fırsatım olmamıştı hiç. Odada şarja takılı duruyordu, yazdıysa bile görmemiştim.
"Olabilir ya." Sustum, lavabonun oradan Nihal çıktı boş tabakları götüren Sinan'ı görmesiyle koşarak ensesine patlatmıştı salak karı, çocuğuda korkuttu.
Gülme sesine Barışta döndü, resmen bizimkini görünce gözleri parladı. Ne kadar güzellerdi, Keremde bana böyle bakıyordu çok tatlıydı.
Nihal: "Selam canımlar, ay bu tuvalete yaptığınız sistem çok iyi olmuş makyajımı tazeledimde geldim." Barış tabiikide anlamamıştı haliyle boş gözlerle bakıyordu.
"Tuvalete ihtiyaç ürünleri koyduk; makyaj temizleme ürünleri olur özel kızsal şeyler olur, ihtiyaç yani." Bu sefer anladığını belirten mırıldanmalar çıkardı, Nihalde tam Barışın karşısına oturdu.
Barış: "Bu arada hayırlısı olsun az önce demeyi unuttum, Kerem'in yüzünü fazlasıyla güldürmüşsün." Mutlulukla baktım, onun bana iyi gelmesi gibi bende ona iyi gelmek istiyordum.
"Mutlu olmayı çok hakediyor." İç çektim. "Linçler zaten onu üzüyordu, en azından ben mutlu ediyim."
Barış: "Yani düne kadar benimde anama avradıma söven çoktu, yeni yeni destek oluyorlar. Kerem senelerdir bunu yaşıyor, oysaki takıma en iyi katkı sağlayan oyuncu emekleri çok adamın yaptıkları ortada bende üzülüyorum vallahi." Sessizce baktım.
Nihal: "Bunun sebebi açıkça belli, Keremden çok şey bekliyorlar çünkü ondan fazlasıyla ümitliler mesela Lucas'ın bir golü bile olmadı ama neden onu değilde Kerem'i eleştiriyorlar? Türk olmasını geçtim, Kerem yetenekli ve yapabileceği şeylerin potansiyeli çok fazla ama bazı iyi gün taraftarlarının kötü sözlerine hakaretlerine maruz kalıyor." Çok haklıydı, Barışla onu onaylarken biraz daha konuşup kalkmıştım başbaşa bıraktım. Odama çıkıp şarjda olan telefonumu aldım, haftabaşı erken saatlerde yoğun olmazdı kafe ama öğleden sonra insanlar toplaşmaya başlardı haliyle müsait olamadım.
Sevgilim❣️
*fotoğraf*
*fotoğraf*
Bireysel antremana geldim güzelliğim
Çok özledim seni çıkınca yanındayım tamam mı?