Nihal: "Burasıda yemekhane güzellerim."
"Küçükmüş yemekhane, ama genel olarak güzel yer."
Sude: "Soyunma odaları nasıl peki?" Ters ters bakış atıyordum Sude salağına, ne yapacaktı soyunma odasını.
Bakışlarımı farkettiğinde 'noluyor' dercesine başını sallamıştı, göz devirerek dışarıyı izlemek için cama yaklaşmıştım.
Nihal: "Kız sen benide geçiyorsun." Nihal, Sudeyle alay ederken bende o meşhur 'Florya Metin Oktay Tesisleri'ne göz atıyordum.
Tatlı ve güzel yerdi, personelleri çok güler yüzlü ve ilgiliydi anladığım üzerede daha antreman başlamamıştı. Nihal ve Sude yanıma geldiğinde yanımda duran masanın sandalyelerini çekip oturmuşlardı.
"Nünü, lavabo nerede?"
Nihal: "Tuvalet mi lavabo mu?"
"Lavabo, ellerimi yıkayacağım."
Nihal: "Çapraz binaya gir, hemen solda aşkım zaten tuvalet ve lavabo bir." Onu onaylayıp dediği yöne gidiyordum, bir yandanda etrafa bakınıyordum. Ne kadar büyük ağaçlar vardı be?
Aradığım yeri bulmuştum, kapıda birşey yazmıyordu direkt girip sıvı sabunu dökmüştüm elime. Suyuda açtığımda köpükleyerek yıkıyordum, başımı kaldırıp aynadan baktığımda makyajım bozulmamıştı yine güzeldim. Ellerimi kağıt havluyla durulayıp, cebimdeki naneli sakızı ağzıma atmış çiğniyordum. Son kez ellerimle saçımı düzeltip, çıkmak için kapıyı açmak için uzanmıştım.
Kapı benden önce açıldığında, dank diye kafamı vurmuştum çünkü kapının arkasındaydım. Başımı tutup acıyla inlediğimde gözlerimi sıkıca kapatmıştım, tamda sol alnıma denk gelmişti.
"Ya dikkat etsene!" Alnımı sıvazlarken başımı kaldırmış, bana çarpan kadına bakıcaktım ki karşımda kadın değil erkek duruyordu; üstelik Keremdi bu. Burada ne arıyordu be?
Kerem: "Kumsal! Çok özür dilerim, çok mu acıyor? Gel buz tutalım, vallahi görmedim ya." Telaşla konuşması devam ederken aynaya dönmüştüm, hafif kızarıklık vardı, sadece sızlıyordu.
"Neyse sıkıntı yok, sen kadınlar tuvaletinde ne yapıyorsun?" Gözleri alnımdayken, düşen perçemlerimi geriye doğru atarak daha iyi bakmaya çalışıyordu. Ben ise onun bu ciddi yüzünü incelemekle meşguldüm, tabii alnıma değen elleri ile gerim gerim kasılıyordum.
Kerem: "Burası şişecek gibi duruyor, önce krem sürelim sonra soğuk uygulayalım." Ağzımı açıcaktım ki geri devam etmişti. "Ayrıca burası erkekler tuvaleti Kumsalcım, pisuvarı da mı görmedin?" Gülerek konuşmasını bitirmişti, şaşkınca yüzüne bakıyordum farketmemiştim bile.
Dikkatimi çeken şey 'Kumsalcım' demesiydi.
"Ay ben görmedim, iyiyim ben... gidiyim kızların yanına." Utanıp adım attığımda önüme geçip bunu engellemişti.
Kerem: "Ben farketmedim kapının arkasında olduğunu gerçekten özür dilerim, bırak telafi edeyim." Utangaç bakışlarımı attığımda kapıyı açmıştı, geçmem için geri çekiliyordu bende tintini yürüyordum.
O arkamdayken bulunduğumuz binadan çıkmıştık, ama ben geldiğim yeri unutmuştum üstelik nereye gideceğimizi bilmiyordum, Nihalin gösterdiği yerleride hatırlamıyordum haliyle Kerem'e dönerek onu izliyordum.
Kerem: "Çok kafa karıştırıcı değil mi? Bende zor oturttum kafamda, hadi gel düz gideceğiz." İçimi okumuştu kesin, aman tek bunu okusun zaten. Tersi olursa rezil olabilirdim.