OY SINIRI: 45
YORUM SINIRI: 50 (Harf, sayı, random gibi şeyler geçersizdir.)
*****
Telaşla Tae'nin yanına doğru adımlamaya başlamıştım ve bu sırada gözlerimden yaşlar da akmaya başlamıştı. Tae fazla sarsmamaya dikkat ederek Yoongi hyung'u yere yatırdığında, hepimiz başında toplanmıştık. Uzun zamandır yanımda olan birisini bu hâlde gördüğüm için ağlamamı engelleyemiyordum. Tek ağlayan kişi bendim.
"Güzelim ağlama, Yoongi sıradan bir insan değil." diyen Tae'yi duymuyordu kulaklarım. Tek odağım yerde kanlar içinde yatan kişiydi. Onun kanı çimenleri bile kızıla boyamıştı.
"Ölmesin. O ölmesin, yalvarırım bir şey yapın." dedim hıçkırıklarımın arasından. Ama ikisi de hareket bile etmemişti. Gözlerimi zorlukla Yoongi hyung'un baygın yatan bedeninden ayırarak ikisine bakmıştım. Onlara bir şey yapın diye yalvarıyordum, ama ikisi de bana bakarak hareket dahi etmiyordu.
"Bana bakacağınıza bir şey yapsanıza ya!" diye bağırsam bile hareket etmemişlerdi. Tam ağzıma gelen küfürleri dışarı çıkaracakken, bizim haricimizde duyulan bir gülme sesiyle sinirim aniden toz olup uçtu. Gözlerim hedefini biliyormuş gibi yerde yatan kişiye döndüğünde, Yoongi hyung'un bana sırıtarak bakan yüzüyle karşılaşmam bir oldu. Ben olayı daha kavrayamadan da konuşmaya başladı.
"Bu yara bana göre hiçbir şey kook. Ama benim için bu kadar üzülmen, beni mutlu etti."
"Siz..." dedim ve sustum. Şu an kızgınlık ve kırgınlığı aynı anda hissetmeye başlamıştım ve bu hisler sakince konuşmama engel oluyordu.
"Siz nasıl..." diye yine bir şeyler geveledikten sonra arkamı hızla dönerek yanlarından uzaklaşmaya başladım. Kızgınlığım ağır bastığı için kalplerini kıracak sözler söylememek adına yanlarından uzaklaşmaya başlamışken, attığım birkaç adımdan sonra gözlerimden sanki az önce ağlamamışım gibi yaşlar akmaya başladı. Yoongi hyung'un iyi olmasının verdiği rahatlamayla beraber diğer iki duygunun sonucunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Arkamdan gelen ayak seslerini duyuyordum ama umursamadan ilerlemeye devam ettim ve en sonunda anlık gelen duygu patlamasıyla beraber dizlerimin üzerine çökerek yüksek sesle ağlamaya başladım.
Arkamdan gelen kişinin ayak sesleri hemen arkamda durmuştu. Yanıma gelmek yerine bana biraz alan bırakmıştı.
Ben ağlarken, bir anda kulakları sağır edecek kadar yüksek sesle gök gürlemiş ve hemen ardından karanlık gökyüzünü aydınlatan yıldırımlar yeryüzüne düşmeye başlamıştı. Bu aniden gelişen olayla beraber ağlamayı bile unutmuş, büyülenmiş gibi gökyüzüne bakmaya başlamıştım. Ama ağlamam durduğu gibi gök gürültüsü ve yıldırımlar da aynı hızla durmuştu. Şaşkınlıkla gökyüzüne bakakalmışken, omzuma dokunan elle birlikte irkilerek arkama döndüm.
"İyi misin güzelim?"
"Kızgınım ve kırgınım. Bunlara rağmen nasıl iyi olabilirim ki Tae?"
"Niye kızgın ve kırgınsın?"
"Kızgınım çünkü Yoongi hyung yaralanmış, kendisine dikkat etmemiş. Kırgınım çünkü onun iyileşeceğini bana söylemediniz ve öylece bana baktınız. Üzülmem hoşunuza mı gidiyor?" dediğimde telaşla önümde diz çöküp, yüzümü avuçlarının içine aldı.
"O nasıl söz canımın içi? Senin üzülmen benim hoşuma gitmez, aksine benim canımı yakar." Beni kıranlardan birisinin kendisi olduğunu daha net anladığı için sesi şimdi pişmanlık doluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snake || TaeKookV
FanfictionYılan iblisin herkesten gizlediği bir ikizi vardır. Yılan iblisin gölgesinde kalan ve yılan iblislerin kanını kirleten melez ikiz, bir insana aşık olarak en büyük yasağı çiğner. Ve ikizini insandan uzak tutmaya çalışan yılan iblis ise kendisinin bil...