OY SINIRI: 45
YORUM SINIRI: 50 (Harf, sayı, random gibi şeyler geçersizdir.)
*****
Vampirlerden ve diğer tüm doğaüstü canlılardan bihaber bir şekilde yaşamış biri olarak, şu anda vampir kralın sarayında kendi kabul törenim gibi bir şeye hazırlanıyor oluşum çok beklenmedik bir olaydı benim için. İkizlerle kısa sarılmamızdan sonra bir anda kendimi bu geniş odada bulmuştum. Ne olduğunu kavramaya bile fırsatım olamadan da odaya beş kişi girmiş, beni süsleyip püslemişlerdi ve şimdi de taht odasının kapısının önünde tamamen başka birisi gibi durmuş bekliyordum.
Üzerimde eski dönemlerden kalma olduğu belli olan fırfırlı bir beyaz gömlek vardı. Belime taktıkları siyah korseden nefes almak zor olsa da belimi ortaya çıkardığı için korseyi sevmiştim. Altımda da korseyle aynı renk siyah bir pantolon vardı ve yerlere kadar uzanan, dış tarafı siyah, iç kısmı ise kırmızı renkli ve önü gömlek gibi iliklenebilen pelerinle kombinim tamamlanmıştı. Beni hazırlamak için neden bu kadar uğraştıklarını anlamasam da herkese uyum sağlamak zorunda kalmıştım.
"Lordum, sizin sıranız." Benimle birlikte kapının önünde dikilen diğer vampir oğlanın hitabına karşı göz devirip bana denileni yapmak adına ileri doğru bir adım attım ve bu küçücük hareketimle bile önümdeki kapı ardında kadar açıldı. Kapının açılmasıyla eş zamanlı olarak kulaklarımı acıtacak kadar yüksek seste bir alkış kopmuştu. İçeri girdiğim odayı kısaca taradığımda, burada en az yüz kişinin olduğuna emin olmuştum. Çok kalabalıktı.
Yanımdaki vampirin yönlendirmesiyle yürümeye başladığımda, alkış benim yürümemle birlikte daha da yükselmişti. Tam karşımda ise tahtına kurulmuş olan Drakula vardı ve o da alkışlayan vampirler arasındaydı. Onun yıllar sonra sarayına gelmiş olmasını kimse yadırgamamış gibiydi.
Kontun sağ tarafında ise ikizler ve Yoongi hyung bulunuyordu. Üçü de aynı şekilde kocaman bir gülümseme ve gurur dolu bir ifadeyle beni alkışlıyordu. Ama ben bu kadar göz önünde olmaya alışık olmadığım için her an bayılacak gibiydim ve burada bayılırsam herkesin aklında yer edinecek bir rezillik yaşamış olacaktım. Midem bulanmaya başlamıştı.
"Lordum, iyi misiniz?"
"Buraya kusmadan ya da bayılmadan bu anı atlatabilirsem eğer iyi olacağım." diye homurdanmama karşılık güldüğünde, sinirli bir şekilde yüzüne bakmaya başlamıştım. Ben burada zor durumda olduğumdan bahsediyorum ama bu vampir bana gülüyor!
"Lordum, bir vampir olduğunuz için teknik olarak bayılamaz ya da kusamazsınız."
"Seni teknik olarak uyarıyorum, biraz daha gülmeye devam edersen eğer Drakula ile ufak bir konuşma yaşamanı sağlarım." Küçük uyarmamdan sonra korkup gülmeyi keserek önüne döndüğünde, bu sefer gülme sırası bana geçmişti. Bir vampiri tatlı bulduğuma inanamıyorum ama bu hareketi gözüme tatlı gelmişti.
"Sessizlik." Odanın içinde yankılanan gür sesle birlikte tüm sesler anında kesildiğinde, ben de sessizleşip diğerleri gibi tahtından kalkıp bir adım öne çıkan krala bakmaya başlamıştım.
"Sizi ve krallığımı yıllar önce güvendiğim tek kişiye bırakarak ortadan kaybolmuştum. Oğlumu Rhys'a emanet ederken canımdan bir parçayı da onunla bırakmıştım ama şimdi, tekrardan geri dönmeme neden olan oğlumun başına gelen felaketti. Kendi oğlumun kayıp olduğunu bilmeden yaşadığım yılları düşündükçe kendime olan öfkem artıyor. Ama bugünden sonra bu krallık ne vârisinden ayrı kalacak ne de kralından. Bunun için kanımın üzerine yemin ediyorum." Son sözlerinden sonra belinden çıkardığı bir hançerle avuç içinde derin ve uzun bir kesik açarak kanını yere akıtmıştı. Bu görüntüden sonra odada bulunan herkesten coşkulu bir alkış ve mutlu kahkahalar yükselirken, benim tek odağım elinden kan akmaya devam eden Drakula'daydı. Yarasının hemen geçmiş olması gerekiyordu ama yara kapanmamıştı ve kan akmaya devam ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Snake || TaeKookV
FanfictionYılan iblisin herkesten gizlediği bir ikizi vardır. Yılan iblisin gölgesinde kalan ve yılan iblislerin kanını kirleten melez ikiz, bir insana aşık olarak en büyük yasağı çiğner. Ve ikizini insandan uzak tutmaya çalışan yılan iblis ise kendisinin bil...