FİNAL

702 79 48
                                    

*****

İkizlerle birlikte savaşın gerçekleşeceği alana vardığımızda, geç kaldığımızı görmüştük. Savaş çoktan başlamıştı. Savaş alanına hızlıca göz gezdirdiğimde, Drakula'yı görebilmiştim. Karşısındaki kadim cadıyla savaşıyordu ve o, yorgun görünüyordu...

Kadimlerden fazla can kaybı yaşanmıyordu ama görebildiğim kadarıyla bizim tarafımızdan fazlaca can kaybı yaşanmıştı. Bu iç acıtıcı görüntü bile karşımızdakilerin ne kadar güçlü olduklarını belli ediyordu. 

İkizler yanımdan ayrılarak savaşa katıldıklarında bile ben olduğum yerde kalmış, savaşı seyrediyordum. Bu dökülen kanların nedenini anlamak istiyordum. Bu diyar, neyi paylaşamıyordu? İnsanlar sürekli savaş içerisindeydi çünkü onlar aç gözlü, güç ve para için yaşayan kişilerdi. Bunun için sürekli bir savaş hâlindeydiler. Peki ya buradaki kadim canlılar neden savaşıyordu? 

Olduğum yerde dikilmeye bir son vererek savaş alanına doğru ilerlemeye başladım. Gözlerimde yanıp sönen mavi bir ışığı, yer yüzüne düşen yıldırım takip etti. Gök yarılıyormuş gibi bir sesle gürlediğinde ve sayısız yıldırım peş peşe yeryüzüne inmeye başladığında, tüm bu kaosun ortasında bile dikkat çekmeyi başarmıştım. Gücüm diyarın gücünü emerek çoğu kişiyi güçsüz bir konuma düşürdüğünde ve herkes savaşmaya bir son vererek bana bakmaya başladığında, tam arkama düşen bir yıldırımla eş zamanlı olarak benim de dudaklarım bir yıldırım etkisi yaratmak adına aralandı. 

"Bu savaşların bir sonu gelmeyecek, anlıyorum ama bende bu savaşları durdurmak için her gün mücadele edeceğim ve mücadelemi de bu savaşla birlikte başlatıyorum. Eğer içinizden birisi bile karşısındaki kişiye saldırmak için bir adım dahi atacak olursa onu gözümü kırpmadan yok ederim. Ben burada artık kim olduğumu bilerek duruyorum ve kim olduğumu göstermekten de asla çekinmem. İsterse tüm kadimler dikilsin karşıma, ben yaşadığım sürece gözlerim başka bir savaş görmeyecek. Gözlerim kör olursa da kulaklarım acı çığlıklar işitmeyecek." Sözlerimden sonra tam savaş alanının ortasına gözleri kör edecek kadar parlak bir yıldırım düştü. Hepimiz gözlerimi kısıp bu kadar ışık yayan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk ve buna ben de dahildim. Çünkü bu seferki yıldırım benim bir parçam değildi. 

Yıldırımın ışığı kesildiğinde gözlerimi açarak buna neyin sebep olduğuna baktım ve gördüğüm kişi ile sırıtmama engel olamadım. Wynne namı diğer Nigel, tam karşımda dikiliyor ve bana bakıyordu. Anlaşılan ruhumun bağlı olduğu bu yaratık, benim gibi yıldırıma hükmedebiliyordu. Bu çarpıcı yönünü kimden aldığı belli olmuştu. 

"Sen de kimsin?" Bu soru bizim tarafımızdan gelmemişti. Kadim cadılardan birisi diz çöktüğü yerden kalkamadan, zar zor konuşarak sormuştu bu soruyu. Onun neden bu kadar acı çektiğini ise biraz geç fark etmiştim ama nedenini anlamıştım. Ben hâlâ tüm canlıların üzerinde gücümü kullanıyor ve onların güçlerini emiyordum. Bunu yapmaya devam ettiğimi, şimdi acı çeken cadıya baktığımda anlamıştım. Hızla gücümü geri .ekerek herkese rahat bir nefes aldırdığımda, Nigel soruyu soran kişi duymazdan gelerek bana doğru adımlamaya başlamıştı. Tam önümde durana kadar herkes büyük bir merakla onu izlemişti. Özümde durduğunda ve ben daha ne olduğunu kavrayamamışken, bir anda dizinin üzerine çökerek başını öne eğdiğinde, herkes gibi ben de nefesimi tutarak ona bakmaya başlamıştım. Bu aptal adam şu anda tam olarak ne yapıyor acaba?!

"Ben, kayıp gezegen olarak bilinen Viola gezegeninden Nigel. Sizi kralım olarak kabul ediyorum." dedikten sonra bir elini kalbinin üzerine yumruk yaparak koymuştu. Bunu yapma sebebini asla anlamıyordum. Neden bir anda buraya gelip dizlerinin üzerine çökerek beni kral olarak kabul ettiğini söylüyordu? Yani neden? Bir anda böyle...

"Ne yapıyorsun, Nigel?" diye fısıldayarak sormuştum ama buraya gözünü dikmiş bir şekilde bakan kalabalığın bunu duyduğundan eminim. 

"Kral olarak kabul ettiğim ve etmeye devam edeceğim tek kişisin. Bunu burada, herkesin gözü önünde dile getiriyorum. Viola gezegeni bundan sonra senin." Söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordum. Bunu savaşın tam ortasında yapma nedeni neydi? 

"Nigel..." diye söze başlasam bile lafımı bitirmeme izin vermeden diz çöktüğü yerden kalkarak, bana arkasını dönerek yüzünü kalabalığa doğru çevirmişti.

"Diz çökmek için hâlâ neyi bekliyorsunuz?" diye kalabalığa doğru bağırdığında, az kalsın ben bile olduğum yerde korkudan zıplayacaktım. Şu anda fazla korkutucu bir ruh hâlindeydi ve eğer düşmanı olsaydım, onu bu şekilde karşıma almak istemezdim. Çünkü şu anda diz çökmeyen herkesi küle çevirecekmiş gibiydi. Belki de gerçekten de küle çevirirdi, kim bilir...

Nigel'in bağırmasından sonra çok şaşırtıcı bir şey olmuştu. Herkes -buna kadim cadılarda dahil- tek tek diz çökmeye başlamıştı. Güçleriyle övünen kadim cadılar başlarını eğerek diz çökmüşlerdi. Vampirler ise büyük bir sevinç ve gururla diz çökmüşlerdi. Onların bu sevincini görmek, beni de mutlu etmişti. 

Herkes diz çöktüğünde ayakta kalan üç kişiye bakmıştım. Birisi babamdı, diğer ikisi ise sevgilimdi. Yüzlerindeki gururu saklamadan gülümseyerek bana bakıyorlardı. Onlar diz çökmemişti, zaten ben de bunu istemezdim. Onlar benim önümde değil, ben onların önünde diz çökerdim çünkü şu anki mutluluğumun sebebiydi onlar.

Gökyüzünden bir yıldırım düştü yeryüzüne. Bu, mutluluğumun simgesiydi. Aynı şekilde gözlerime yansıyan yıldırımın parıltısı, gözlerimi babamdan ayırarak ikizlere baktığımda daha çok parıldadı. Kalbimin sesi, gök gürültüsünün sesini dahi bastırıyordu.

Ben, Tanrıçanın dediği gibi bir kral olabilmiş miydim, bilmiyorum ama mutlu olmayı başarmıştım. Önümde diz çöken binlerce doğaüstü canlı vardı, babam karşımdaydı ama ben o ikisinin gözüne baktığım an dünyadan soyutlanmıştım. 

Bu bir son değildi çünkü kral olarak daha çok sorumluluğum vardı, bundan emindim. Ama yeni bir başlangıca adım atacağım için bu güne bir son diyebilirdim. Yeni hayatımın başlangıcı ve eski hayatımın sonu. Bugün, tam olarak benim miladım. Ve ben bu yeni hayatıma çok doğru kişilerle adım atacaktım. Kısacası, önümde artık daha uzun ve farklı bir hayat vardı ama artık yalnız değildim. Bu da bana yeter...

__________________________________________

Annyeonghaseyo yorobun!

Nasılsınız?

Bana göre saçma olan bir final oldu. Aslında savaşı falan böyle hayal etmemiştim ama fazla uzatmamak adına ve bu bölümde final yapmak adına her şeyi hızlı hızlı gerçekleştirdim ve sonuç olarak saçma bir final oldu. Yine de final denilebilecek bir bölümdü, bu yüzden memnunum.

Kurgu boyunca bıkmadan bölüm bekleyen ve yorum atıp destek olan herkese çok teşekkür ederim ^-^

Beğendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın sakın!

Dedik ve kurgunun sonuna geldik.

Başka kurgularda görüşürüz canlarım~👐🏻

Sağlıcakla kalın, hoşça kalın💜
________

~

Snake || TaeKookVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin