21

852 112 60
                                    

OY SINIRI: 45

YORUM SINIRI: 50 (Harf, sayı, random gibi şeyler geçersizdir.)

*****

Saray koridorlarında ilerlerken bize eşlik eden iki muhafız vardı. Buzdan sarayın dışı gibi içerisi de tamamen buzdan ve saydamdı. Dışardan içerisini görmek mümkün değilken, içeriden dışarısını hafif görebiliyorduk. Sessizlik içerisinde önümüzdeki iki muhafızı takip ederken, bir tek ben geçtiğimiz koridorları büyük bir dikkatle inceliyordum.

Duvarlarda eski olduğu belli olan tablolar vardı ve bu tablolar ikişer metre arayla asılmıştı, hem de her iki duvara birden. Bu koridor bir sanat sergisi alanı gibiydi. Yerdeki metrelerce uzunluktaki tek halı ise buz mavisi rengindeydi ve duvarlar dediğim gibi tamamen buzdandı. Bu kadar buzun erimeden durabiliyor olması ise tam bir mucizeydi.

Koridorları geçtikçe aramızdaki sessizlik daha da katlanılamaz olmaya başlamıştı. Tek sesin adım seslerimiz ve nefes seslerimiz olması fazlasıyla gergin bir ortam oluşturmaya oldukça müsaitti. Muhafızlar ise bir kuş tüyüymüş gibi sessizdi. Ne adım sesleri çıkıyordu ne de nefes sesleri vardı.

"Buradan sonrasına biz gelemiyoruz. Bu köşeden döndükten hemen sonra taht odasının kapısını göreceksiniz." Muhafızlardan daha sıska olanı konuştuğunda, ona bakma gereği duymadan ilerlemeye devam ettik ve köşeyi döndükten sonra dediği gibi kapı direkt görüş alanımıza girdi.

Hızlı adımlarla kapıya vardıktan sonra kapı bizim için kendiliğinden açıldı, bizde açılan boşluktan içeri girdikten sonra tahtında oturan kralın tam karşısına dizilecek vaziyette durduk. Kapının arkamızdan kapanma sesiyle birlikte kralın sesi de eş zamanlı olarak odada yayıldı.

"Bu sürpriz ziyaretinizi neye borçluyum?"

"Eğer izin verirseniz size bir soru sormak istiyoruz kral Elvis." diye soran Yoongi hyung'a çevrilmişti kralın gözleri. Bir süre ona bakmasının ardından gözlerini sırayla hepimizin üzerinde gezdirdikten sonra en sonunda bende durduğunda, yüzünü anlık bir dehşet duygusu kapladı. Ama kendini o kadar hızlı toparlamıştı ki, o duygu benim bir kurmacam mıydı anlayamamıştım.

"İlk olarak dinlenmenizi öneriyorum, minik çöl engereği. Sorunuzu daha sonra sorarsınız." Kralın sesi itiraz istemediğini açıkça belli ediyordu ama bizim de dinlenmek için vaktimiz yoktu, bu yüzden ikna kabiliyetimin yüksek olmasını umarak konuşmayı ben devraldım.

"Kral Elvis, misafirlerinizi en iyi şekilde ağırlamak isteyişinizi normal karşılıyorum fakat bizim bunun için vaktimiz yok. Size bu içten teklifiniz için teşekkür ederiz ama dinlenebileceğimizi düşünmüyorum. Sizi kızdırmak istemem ancak sadece sorumuzu sorup cevabımızı alsak olmaz mı?"

Kral benim konuşmamı beklemiyor olacak ki gözleri bana uğradığı ilk an şaşkınlıkla parladı, ardından düz bir ifadeye bürünerek beni sakince dinledi. Konuşmamın sonunda yüzüne baktığım an teklifimden hoşnut olmadığını açıkça anlamıştım ama bunu için yapacak bir şeyimiz yoktu, bize verilen süre belli.

"Bu seferlik senin dediğin gibi olsun, küçük." dediğinde, kaşlarımı çatmamak için zor durmuştum. Nerem küçük benim diye sormamak için de dilimi ısırmak zorunda kalmıştım.

"Kral Elvis siz vampirlerin vârisi hakkında bir şey biliyor musunuz?" Soru Taehyung'un dudaklarından döküldüğü gibi kralın yüzünde gözle görülür bir şekilde şaşkınlık ve dehşet karışımı bir ifade oluştu. Gözleri anlık bana dokunduktan sonra tekrardan Tae'ye dönmüştü.

Snake || TaeKookVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin