11

325 43 56
                                    

1

Min Yoongi, Jeju adasının alfa lideriydi. Min sürüsü çok uzun sayılmayacak bir süredir onun hakimiyetindeydi ve işler pekte istediği gibi gitmiyordu. Zaten sessiz olan yapısı gün geçtikçe ketumlaşıp, katılaşmasına kadar evrilmişti. Yine de sakin olmaya ve kibar olmaya çalışan biriydi, kendisine bakan gözlerde bazen acıma, bazen öfke görmesine rağmen.

"Ne yapıyorsun?"

Yoongi, kapının pervazına yaslanıp omegaya doğru konuştu. Onunla kalmamakta ısrarcı olduğunu anladığı odasının, hemen yanındaki odayı boşaltmış ve yere poşet sermişti.

"Çocuk odası seçmemi söyledin ben de seçtim şimdi de süslemek istiyorum"

Yoongi, önce koridorun diğer ucunda kalan asıl yatak odasına kısa bir bakış atıp önüne döndü. Omega kendisine bakmıyor ve işine devam ediyordu. Bu durum içten içe onu rahatsız ediyordu, biliyordu.

"Pekâlâ, evde istediğini yapabilirsin"

Ona vakit geçirmesi için izin vermek dışında bir seçeneği yoktu. Her öğlen eve gelip onu kontrol etme dürtüsüne engel olamıyordu. Sanki bir anda ortalıktan kaybolacak gibi hissediyordu.

"Bir şeyler yemeyecek misin?"

"Ji dolaba yaptıklarından koyduğunu söyledi onları ısıtıp yiyebilirsin. Ben gayet iyiyim"

Alfa onun kalp atışlarından yalan söylemediğini anlıyordu ama anladığı bir şey daha vardı ki o da Taehyung'un aç olduğuydu. Yine de etrafında olduğunda büyük ihtimalle yemeyecekti. Onunla soğuk olması sorun değildi. Kendisine dikkat etmediğinde öfkeleniyordu. Titreyen ellerini yumruk yaptı ve onaylayan sesler çıkarıp aşağı doğru inmeye başladı.

"O zaman sürü evinde yiyeceğim, geri dönüyorum"

Yoongi geri dönüt alamayacağını bildiğinden nefesini verdi ve çıkışa yöneldi. Tanrı şahit, Yoongi omegayı daha ilk gördüğünde kapılmıştı ama öncelikleri farklıydı. Omuzlarına dökülen siyah saçlarından yayılan hanımeli kokusunun güzel olduğunu da itiraf etmeliydi.

"Onu fazla zorlamıyor musun?"

Yoongi, dışarı geri çıktığında eve bakan Namjoon konuşmuştu. Durdukları yerden dinlediği müziğin duyulduğu omega hakkında konuşuyordu. Namjoon, alfanın en yakınıydı. Onunla çocukluktan süregelen bir dostluğu vardı.

"İyi ve sağlıklı olduktan sonra biraz zorluk ona zarar vermez"

Onu cevapladıktan sonra yürümeye devam etti. Kendisini bekleyen faytonun olduğu ana yola kadar yürümeye devam ederken evi uzaktan koruyan alfalarda gözlerini gezdirdi. Kendisi eve gelene kadar gün içinde omeganın ruhunun bile duymadığı her köşede evini gözleyen alfalar vardı. Denizdeki balıkçı teknesi bile onun içindi. Yoongi, Hyunwoo'ya güvenmiyordu.

"Onu gerçekten mühürlememişsin"

Namjoon, koku duyusu yüksek bir alfaydı. Omeganın pencereden yayılan saf hanımeli kokusunu hâlâ duyabiliyordu. Yoongi'nin yüzü gerilirken bir mühür acısının ne demek olduğunu yanındaki adama anlatamazdı. Bu acı sadece yaşayanın bilebileceği bir şeydi. Minhye, her ağladığında kalbi bin parçaya ayrılıyor, her üzüntüsünde nefes alamıyordu. Omegası ölürken tıpkı bir ölüm gibi acı çekmiş ama yaşamıştı. Bunu yeniden yaşamaktan çekiniyordu.

"Umalım ki sağlıklı bir yavru dünyaya getirsin. O zaman onu tamamen sürüye katacağım"

Alfa faytona binerken son kez konuşmuştu. Atlar hareketlendiğinde gözlerini evlerde gezdirdi. Kendisine bağlı sürüsü onun ruh haline göre bazı şeyleri hep beraber hissedebiliyorlardı. Taehyung şu an eski sürüsüne bağlıydı ve adada olan biten konusunda fikri yoktu.

Yalnız Çiçek | TaeGiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin