Min Yoongi, sürüsünün en genç lider alfası. Babasından sonra abisine kalması gereken sürü elim bir kazanın ardından kendisine kalmasının üzerinden henüz on sene geçmişti. Genç yaşta başa geçmesinin getirdiği olumlu ve olumsuz tüm olayları sırtlanmış ve çoğunun altından kalkmıştı. Kalkamadığı tek sorun aile kurmak olmuştu.
Taehyung yanındaki büyük ağacın altında, sallanan yapraklarının arasından sızan güneş ışığının ara ara gözüne çarpması ile dikeliyordu. Uzun bir yolculuğun ardından beyaz rengiyle oldukça güzel bir masanın yanındaydı üstelik. Biraz sonra güneşin gözünü alması ile gözünü birkaç saniye kısması gerekmişti. Bu sırada bir karartının kendisine yaklaştığını hissetti. Yapraklar yeniden oynadığında gölge olmuş ve Taehyung gözlerini açabilmişti.
Gözlerini açtığında gördüğü kişiyle göz bebekleri büyümüştü. Sanki güneş gökyüzünden yeryüzüne inmişçesine sarı uzun saçları, büyükannesinin özenle baktığı porselenleri gibi bembeyaz teni, kendisine onun yaptığı gibi sakince bakan küçük siyah gözleri olan alfa duruyordu. Taehyung, nefesinin tıkandığını hissetmişti. Rüzgarla siyah saçları dağıldığında hanımeli kokusuna karışmış hayranlık ve heyecan feromonları alfaya ulaşmış, göz bebekleri irileşmişti. Hokka burnunun hemen altındaki küçük dudaklarında oluşan gülümsemenin ardından kirpiklerini hızla kırpan Taehyung, farkındalık ile hızla eğilmişti.
"Omega Kim Taehyung"
"Lütfen"
Taehyung, onun ses tonunu duyduğunda göğüs kafesindeki kalbi bir serçe gibi çırpınmaya başlamıştı. Hayatında hiç alfa görmemiş gibi tepkiler vermesi normal miydi? Gerçi eşini ilk defa görüyordu ve ömrünün sonuna kadar bu adamla geçirecekti.
"Benim için eğilmene gerek yok. Ayrıca yüzünü görmeme izin ver Taehyung"
Taehyung doğrulurken ismini hiç bu kadar sakince duymamıştı. O kadar sakin konuşuyordu ki sanki kelimeler havada dans edip kulağına ulaşıyor gibiydi. Taehyung onu neden yol boyunca kendisine övdüklerini anlamıştı. Onu beğensin diye değildi, insanlar kendisini durduramıyordu.
"Uzun bir yoldan geldin otur lütfen"
Taehyung, uzun parmakları olan beyaz elin siyah renkli, sarı işlemeleri olan gömleğin altından uzanışına bakmıştı. Kafasını hafifçe sallayıp sandalyeye kalçasını yerleştirirken iki eliyle büyükannesinin mendilini sıkmaya devam ediyordu. Sanki onu bırakırsa tüm gücü kaybolacaktı.
"Taehyung, ismin oldukça güzel. Anlamı nedir?"
Alfa Yoongi, önündeki sandalyeye yerleşirken kendisine ilgiyle soruyu yöneltmişti. Taehyung, derin bir nefes alıp düzgün konuşmaya çalışarak onu cevaplamıştı.
"Bu adı bana büyükbabam vermiş. Çinçe halindeki hece tüm hayallerin gerçekleşmesi anlamına geliyormuş. Yani, 'bir zorlukla karşılaşırsam bile onun üstesinden geleceğim' gibi bir anlamı var"
Alfa Yoongi dikkatle onu dinliyordu. Yine de tam olarak gözlerine bakmıyordu. Küçük gözleri bedeninde dolanıyor ve kafasını sallıyordu. Özenle bir kısmı toplanmış olan saçlarının uçları rüzgarda uçuşurken Taehyung da gözlerini onlarda gezdirdi. Taehyung, oldukça güzel bir çiceğin kokusuyla etrafına bakınsa da alfanın sesiyle dağılan dikkati yeniden ona dönmüştü.
"Şimdi daha sakin misin?"
Taehyung, farkındalık ile dudakları aralanırken ona soruyu sakinleşmesi için sorduğunu anlamıştı. Mahcupça gülümsedi. Alfanın gözleri yüzünde dolanmıştı. Gülümsemesi onu memnun etmişe benziyordu.
"Evet, daha iyiyim"
"O halde hoş geldin Taehyung. Topraklarıma, sürüme ve evime sefa getirdin. Biraz aceleyle ve yakışıksız bir şekilde seni süründen almak zorunda kaldım umarım bunu mazur görürsün"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnız Çiçek | TaeGi
FanfictionAlfa Min Yoongi'nin ipek gibi sarı saçları, porselen gibi bir teni ve kibar bakışları vardı. En azından Omega Taehyung'un ona ilk görüşte aşık olmasına yetecek kadar.