yirmi iki

510 67 23
                                    

| dört gün sonra

"Kadın dediğinin fiziği seninki gibi olur." diyen Mayıs'la gülümseyerek aynadan aksime bakmaya devam ettim. Bu gece Saygıner Holding'in yetmişinci yılını kutlamak adına bir davet organize edilmişti. Gönlüm son olaylardan sonra gitmek istemese de orada olmam gerektiğinin bilincindeydim. O yüzden çocukluk yapmamıştım.

İç çekip "Güzel oldum." derken Mayıs'a döndüm. Yatakta, Bulut'un yanaklarını okşamakla meşguldü. Temas bağımlısı bir oğlu olduğu için işi genel itibariyle zordu. Anlık onun yerine kendimi koyduğumda çok kısa bir sürede huzursuzlanıp kendime gelmek istercesine başımı iki yana salladım. "Annelik bana göre değil." 

"Ben de öyle düşünüyordum." 

Bu konuda bu kadar ön yargılı olmamdan hoşlanmadığı için sürekli beni yatıştırmaya çalışırdı. Yatağın kenarına yerleştirdiğim çantamla kabanıma doğru ilerlediğim sırada "Sonra Bulut oldu." dedi. "Akabinde tek ihtiyacım olanın bu olduğuna karar verdim."

"Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok." dedim, kabanımı giyerken, "Hem konu bebek sevmekse seninkini severim. Ne o öyle dokuz ay karnımda taşıyacağım, büyüyünce hayırlı çıkıp çıkmayacağının garantisi olmayacak."

"Bir gün benden çok çocuğun olacak diye korkuyorum."

Çantamı elime aldığım esnada "Sözlerimin sonsuza kadar arkasında duracağım." dedim. Akabinde onların yanına ilerleyip Bulut'un saçlarını okşadım. Annesinin boynuna yüzünü gömerek temasımdan kaçtı. Yarı baygın yarı ayık durduğu için uyumak istediğini anladım. Zaten öyle olmasa bile favorisi annesi olduğundan dolayı onun yanında bana bakmazdı. 

"Oğlun sana aşık," derken uzanıp Bulut'un yanağını sıkıca öptüm. Bir irkilir gibi olsa da nihayetinde gözlerini kapadı. "Yine de gelecekte ne olacağı belli olmaz." diye mırıldandım. Uyuşturucu kullanabilirdi, hırsız olabilirdi, beni bir kadın için unutabilirdi... Kaldı ki ben ona yetmeyebilirdim, ona kötü şeyler yaşatabilirdim ve daha niceleri. En iyisi bu riski almamaktı. 

Göğsümü şişirecek kadar derin bir nefes alıp verirken Mayıs'ın da yanağını öptüm. "Sen hayran olunacak bir kadınsın." dediğimde gülmeden edemedi. Durup durup birbirimize övmemize ben de çok gülerdim ama bu defa gerçeği söylüyordum. Mayıs gülmeye devam ettiği sırada kolumu boynuna dolayıp ona sarılmaya kalktım. Kalktım diyorum çünkü saniyeler içinde Bulut'un hafif hafif itmelerini hissetmiştim. Ne olduğunu anlamak için dönüp oraya baktığımda gözümün içine baka baka annesinin boynuna doladığım elimi çekmeye çalıştığını gördüm. Henüz çok küçük olduğu için niyetini anlamam çekmeme yetti. Aksi taktirde kale alınacak bir gücü yoktu.

Ben doğrulduğumda annesine kendisi sarılıp kısık sesle "Ayye?" dedi.

"Efendim, annem?"

Yüzünü boynuna yeniden yasladığı sırada "Uya?" 'Uyuyalım mı?' diye sordu. Sınırlı sayıda kelime bildiği için direkt yüzüme "Defol." diyememişti kibar çocuğum. Zor olan kelimelerin ise sadece ilk hecesini söyleyebiliyordu. "Ben seni Mayıs evde yokken göreceğim." deyip çantamı sıkıca tuttum ve arkadaşıma baktım. "Yavruna söyle, insanların pabucunu bu kadar hızlı dama atmasın."

Bulut sözlerimi hiç üstüne alınmadan uyumaya kaldığı yerden devam ettiğinde Mayıs "Söylerim ama pek ciddiye alacağa benzemiyor." dedi.

"Sevimsiz ne olacak?" diye söylendiğimde "Öyle deme, benim oğlum çok tatlıdır." deyip başta Bulut'u öpmeye çalıştı sonra son anda bundan vazgeçti. Mesafe çoktu, onu uyandırırsa tepki göreceğinden korkmuş olmalıydı. "Bu mu tatlı?" konuşmamın üzerine Bulut'un doğrulup az önce kendisini öpmeye çalışan annesinin yüzüne yanağını hizalamasıyla kasıldım. Mayıs onu öpünce "Biy da." 'Bir daha' dedi. Mayıs tekrar öpünce "Biy da." diye tekrar etti. Bu birkaç kez tekrarlanınca kaşlarımı çatmadan edemedim.

Parade of Stars | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin