"Nedenini nasılını bilmediğim bir girdaptayım. Üstüme oynanan çok büyük bir oyun var ama ben bunu da aşacağımıza inanıyorum. Bugüne kadar Yaleoğlu Ailesi olarak birçok şeyi aştık. Bundan sonra da," devam eden kaydı, çatık kaşlarla "Yaleoğlu Ailesi?" diyerek kapadıktan sonra dönüp Devran'a baktım. "Kendini Yaleoğlu ailesinden görüyor, şaka gibi."
"Nesrin'in soyadı Yaleoğlu." diye hatırlatma yapmasına karşın afallayarak bir müddet yüzünü izledim. Ardından arkama yaslanıp temiz havayı içime çekmeye başladım. Bahçedeydik. Oturma grubunun orada, Edward'ın evine ters kalan bir üçlü koltukta birlikte oturuyorduk. Onun evinden gözükse gözükse kafalarımız gözükürdü ama onun da şu an için önemi yoktu. Devran'ın sözleri, kafamın içinde dönüp dolaşırken birde "Mesela sen de Saygıner'sin." demesiyle "Bu sizin aileden olduğum anlamına gelmez." diye atıldım.
"Nasıl gelmez? Benim eşimsin."
"Beni doğuran ve büyüten ailem olmasaydı şu an burada olamazdım. Bence kişi kendinden bahsederken anne babasının olduğu aileyi 'ailem' diye sahiplenip anlatmalı."
Orta sehpanın üzerinde duran tabletten çektiği bakışlarını bana çevirdi. Sorgular cinsten yüzümü incelemesi ve şaşkınlıkla dudaklarını aralayıp kapamasına binaen "Yanlış bir şey mi söyledim?" diye sordum.
Birlikte sabahtan beri çıkan haberleri takip ediyor, en son ailecek yaptıkları basın açıklamalarını dinlemek üzere sayfalara sırasıyla tıklıyorduk. Birçok konuda aynı fikirdeydik ve açıkçası bu hoşuma gidiyordu ama şimdi böylesine bir konuda ayrı düşmemiz duraksamama neden oldu. Aniden gelen hayatı sorgulama arzumu bir kenara bırakıp "Devran," diye konuştuğum sırada "Bence aile sonradan edinilendir." demesiyle kalakaldım. "Çünkü annemi babamı ben seçmiyorum ama hayat arkadaşımı ben seçiyorum. Çocuklarım benim istediğim doğrultusunda dünyaya geliyor. Her şeyi seninle yaşıyorken aile konusunda o kadar geriye gitmek absürt olmaz mı?"
Düşünceleri, uzakta bir yerde mantığıma yatarken "Neyse ki bunları dert edinmemize gerek yok." deyip ileri uzandım ve videonun devam etmesi adına ekrana tıkladım. Geri arkama yaslandığım sırada "Ne de olsa evliliğimiz gerçek değil." dedim. "Nesrin'e gelirsek," diyerek Devran'a döndüğümde hâlâ beni seyretmekte olduğunu gördüm. "O sadece babamın parası için onunla birlikte. Eğer niyeti gerçek bir evlilik olsaydı, çoktan çocuk yapmıştı."
"Babanla hamile kaldığı için evlenmedi mi?"
"O gebeliğinden bir bebek dünyaya gelmedi." bunun nedenini o zamanlar küçük olmama rağmen gayet net hatırlıyordum. Babamın ailesi, büyükbabam ve büyükannem, Nesrin'den dna testi istemişti. Babam bunu önemsemeden onlara karşı gelerek Nesrin'le herkesten habersiz evlenmişti ama geri döndüğünde soyadıyla tehdit edilince dna testine ikna olmuştu. Sonuç itibariyle Nesrin bu olayda aşağılandığını düşünerek bir sürü hap almış, sözde intihar etmeye kalkmıştı ama o girişimde ölen tek şey karnındaki bebekti.
Babam hariç birçok kişi olayı anlasa da babamı bir türlü ikna edememişlerdi. Nesrin hep bir daha değerli olmuştu. O olayın travmasını bahane ederek de asla çocuk dünyaya getirmemişti. Bütün bunları hatırlamak zihnimi, inanılmaz bir silsileye sokarken "Bebeğin babamdan olmadığı ortaya çıkmasın diye intihar etti." diye fısıldadım. Akabinde gözlerimi boşluktan alıp Devran'a çevirdim. "O kadın, bizim ailemizi değil, babamın parasını istiyordu. Aldı da."
Duyduklarını anlamlandırmaya çalışırken kasılan çenesine karşın uzanıp elimi yanağına sardım. "Ben de seninle soyadın için evlendim. Aldım da." diye mırıldandığım esnada tabletten gelen muhabirlerin sesi, fon müziği tonunda ortama eşlik ediyordu. "Bilirsin," dedim, bir dudaklarına bir gözlerine bakarak, "İnsan bir şeyi kafasına takınca önündeki tek engel kendisi oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parade of Stars | Texting ✓
Storie d'amoreSiz: *Ses "Neymiş efendim? Her sene olduğu gibi bu sene de oyuncu seçmeleriniz başlamışmış. Bok başladı. Biz sanki torpille alacağınızı bilmiyoruz" Siz: *Ses "Hayır bir de sizdeki yüzsüzlük, şaka mı? Sanki hâlâ başvuran varmış gibi 'başvurular başla...