elli iki

257 32 5
                                    

| bir hafta sonra

Dudaklarıma bordo ruju iyice yedirirken üzerimdeki bordo elbisede göz gezdirdim. Vücudumu öylesine güzel oturmuştu ki bu elbisenin benim için yaratıldığına inanıyordum. Rujla işim bitince kapatıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Ayırırken çıkan tok ses kulağımı okşayınca gülümsedim. Uzun zaman sonra kendimi bu kadar güzel ve alımlı görmek iyi hissetmeme neden oluyordu. 

"Çekişmeli boşanma davası ne demek?" telefonun ucundan gelen sesle kaşlarım çatıldı. Devran'ı tamamen unuttuğumu fark edince gözlerim irileşti. "Anlaşmalı açamadın mı?" diye homurdandığı esnada telefonun yanına ilerledim ve onu kavrayarak hoparlörü kapamak suretiyle kulağıma dayadım. "Ben seni tamamen unuttum kocam." dediğimde öfke dolu nefes alışverişini duydum.

Kendi çapında sinirleniyordu.

"Lâl," dedi, kendine hakim olmaya çalışarak, "Bak güzelim. O gece bir hatadan ibaretti, seni seviyorum. Geçtiğimiz bir hafta boyunca da bunları her gün konuştuk. Bu davayı sürdürmeyeceksin değil mi?"

"Bir yıl dolmadan anlaşmalı açılmıyormuş." dediğimde anlamayarak "Ne?" dedi.

Aynaya yaklaşarak sarı saçlarımın omuzlarımdan aşağı düşüşüne, dudaklarımdaki boyanın üzerimdeki etkisine, kirpiklerimdeki rimelin bana kattığı auraya ve üstümdeki mini bordo elbisenin eşsiz duruşuna uzun uzun baktım. Ayakkabılarım bile bordoydu. Normalde aynı renk giyinmenin çok abartı olduğunu düşünürdüm, kombin yaparken eğlenirdim ama şu son bir haftada özgürce yaşamayı öğrenmiştim. Üstümdekiler başta mutlu olmama neden oluyordu sonra kendimi çok güzel bulmama. 

Devran'ın "Neden bahsediyorsun?" diye konuşmasıyla silkelenerek kendime gelmeye çalıştım. Ardından "Anlaşmalı boşanma davası açmam için bir yıl beklemem gerekiyordu." dedim ve hüzünlü bir edayla aynadaki aksimi izledim. "Bir yıl beklersem çürürdüm. O yüzden ben de çekişmeli açtım. Açarken de bana bir sebep lazımdı ben de dedim ki avukatıma, "Kocam beni aldattı, sayılır mı?" o da dedi ki "Donuna kadar alırız." ben de dedim ki "Donu kalsın ayıp olur öyle."" ses seda gelmeyince "Fena mı konuşmuşum kocam?" dedim.

"Bu kağıtların içinde seni aldattığım mı yazıyor?" daha bakmadan beni araması kulağıma çok lakayıt bir hareket gibi gelince "Devran sen önceden daha işini bilen biriydin." diye homurdandım. "Tabii ki de fotoğraf bile var."

"Senin için her şeyi bitirmek bu kadar kolaydı yani?" vicdanıma oynaması gözümde kaçmadı. Günlerce ağladığım anlar hatıralarıma dolaşırken "Benim için birçok şeyi bitirmek bu kadar kolay." diye yanıtladım. Akabinde çantamı da alıp kapıya ilerledim. Bu gece eğlenmeye çıkacaktım. Bir barda sabaha kadar içebilir, hiç tanımadığım bir adamın yanında uyanabilirdim. Zaten dava süreci başlamıştı, birkaç celse sürerdi. Yakalansam bile hakim bir şey söylemezdi.

Merdivenleri indiğim esnada "Şimdi  ben kapatıyorum. Sonra mahkemede helalleşiriz." deyip bir kelime daha etmesine fırsat vermeden aramayı sonlandırdım. Neşeli mırıltılar çıkara çıkara merdivenleri bitirdiğimde Bulut'la Mayıs'ın üçlü koltukta yattığını gördüm. Mayıs, Bulut'a kocaman sarılmıştı ve Bulut'ta annesine aynı şekilde.

Onları uyandırmaktan kaçınarak dış kapıya ilerlediğim vakitlerde Mayıs'ın "Nereye?" demesiyle duraksadım. Beni kaçamak yaparken yakalamış gibi utana sıkıla ona döndüğümde yüzüme ve kıyafetlerime bakındı. "Ben," dedim, etrafa kısa bir bakış atarken, "Eğlenmeye gidiyorum."

"İyi değilsin, evde kal." dediğinde elimi sağa sola sallayarak "Hayır, yok. Ben çok iyiyim." dedim. Hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum ve bence kesinlikle eğlenmeyi hak ediyordum. "Hem bugün Devran'a boşanma dilekçesi gitmiş. Dilekçeye yazdırdıklarımı okusan gülersin. Neymiş efendim beni aldatmışmış, sanki gerçek bir ilişkimiz vardı."

Parade of Stars | Texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin