"Bir bebeğin olduğunu söylediğinde çok şaşırmıştım." deyip oğluma uzandığında Bulut'a gitmek istiyor mu diye baktım. Devran'ı ilk defa gördüğü için bu konuda bir hayli tereddütlü gözüküyordu. Onu daha ilk dakikalardan germemek adına Devran'a vermekten kaçındım. "Benden mi esirgiyorsun?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda sallarken "Sadece onunda bir birey olduğunu, kararlarını kendi verebileceğini hem etrafa hem ona aşılamaya çalışıyorum." dedim.
"O mu bir birey?"
"Elbette."
Bir yaşında olması onu 'düşüncesiz' bir varlık yapmazdı. Arkadaşıma bunu anlatmakla uğraşmaktansa Bulut'a daha sıkı sarılıp camdan dışarıya bakmayı tercih ettim ve "Bu konuda tartışmak istemiyorum." da dedim. En son "Bulut istediğinde sana sarılır." diye eklememle onunda geriye yaslandığını duyumsadım. Aslında bugün onunla buluşma nedenim oğlumla tanışmasını istememdi ama bu istediğim, oğlumun arzularından elbette önemli değildi.
Oğlum demişken... Çatık kaşlarla Bulut'a döndüğümde onunda bana şaşkınlıkla baktığını gördüm. Başkalarının yanında bu kadar iyi geçinsek de evde apayrı cephelerde duruyorduk. O da bunu fark etmiş olacak ki sorgulamadan edemedi.
Nihayetinde pek üstünde durmadan yüzünü gövdeme yaslayıp öylece sarıldı. İşine geldiği gibi davranması, gülümsememe neden olduğu sırada Devran'ın "Aranızın iyi olduğuna sevindim." demesiyle silkelendim. "Gerçi ben senin yerinde olsaydım Mayıs'ı affedemezdim. Ayrıca kabul etsem bile kesinlikle DNA testi isterdim. Sonuçta," devam etmesine izin vermeksizin "Neyse ki ben benim, sen sensin. Bu da benim hayatım." dedim.
"Altuğ," akıl vermek adına bana dönmesiyle bastıra bastıra "Devran." dedim. "Mayıs'la iki ay değil, senelerce vakit geçirdim. Liseyi aynı okulda okuduk. Sonrasında ilişkimiz oldu ve istemediğimiz bir şekilde sonuçlandı. Aradan yıllar geçti, bana geri geldi. Oğlumuzla. Onu tanımadığın için rahatça 'DNA testi' diyebiliyorsun ama ben tanıyorum. Benden olmadığını bir an bile düşünmüş olsaydı, ne duygularıma karşılık verirdi ne de 'Babası sensin' derdi."
Mayıs'ta DNA testini teklif etmişti ama buna gerek olduğunu düşünmediğim için reddetmiştim. Bulut'tan hoşlanmasam da benim oğlum olduğunu kabullenmiştim. Başta Mayıs'ın sözü sonra minik bebeğin hareketleri, kesinlikle şüphem yoktu.
"Duygularınla hareket etmen ne kadar doğru?" demesine karşın yüzündeki o 'bu yaptığın hata' ifadesini uzun uzadıya izledim. İlişkisinde statü olarak benden daha yüksekte olsa da o kadar gaddardı ki henüz beni anlayabilecek kıvamda olmadığının farkına vardım. O yüzden üstelemektense "Hayatıma karışma." demekle yetindim.
"Senden olmayan bir çocuğa babalık yapıyor olabilirsin." nasihatlarına kaldığı yerden, aralıksız bir şekilde, devam edeceğini anlayınca sesimi yükselterek "Benden olmasaydı da babalık yapardım." dedim. "Annesi Mayıs olan yirmi çocuk getir önüme, hepsini de nüfusuma alırım."
"Hastasın sen." demesiyle beni asla anlamayacağına kanaat getirerek şoföre durması için işaret verdim. Belki de oğlumu görmesine hiç müsaade etmemeliydim. Sürekli yargılanmak, eleştirel bir tonda konuşulması bir yere kadar dayanabileceğim bir durumdu. Şoför arabayı sağa çekerken "Benim de tahammül eşiğim var." diyerek Devran'a baktım. "Ve sen konu Mayıs olunca o eşiği hep geçiyorsun. Sevdiğim kadına saygın yoksa devam etmemiz gereken bir arkadaşlığımız da olmayıversin."
Şoföre "Durma." deyip vedamın önüne geçtiğinde kaşlarım çatıldı.
Bulut'ta dönüp Devran'ın çıkışına bakmıştı.
"Ben sadece arkadaşımı korumak istiyorum." kendi tarafındaki camdan aldığı bakışlarını bana yönlendirirken "Bu kötü bir şey mi?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parade of Stars | Texting ✓
RomansSiz: *Ses "Neymiş efendim? Her sene olduğu gibi bu sene de oyuncu seçmeleriniz başlamışmış. Bok başladı. Biz sanki torpille alacağınızı bilmiyoruz" Siz: *Ses "Hayır bir de sizdeki yüzsüzlük, şaka mı? Sanki hâlâ başvuran varmış gibi 'başvurular başla...