biz seni sessiz de seviyoruz...6. bölüm

222 9 11
                                    

Kimse duyarsa?
Kimse duyamaz...

Sessizlik en büyük haykırıştır...

Okula gitmek için hazırlanmıştım. Peki sorun bana, kahvaltı olarak ne yedin diye? Söylüyeyim mi? Peynir. Ehehe. Sadece peynir.
Önümdeki taşı sertce teptim. Dün erken yatmış olmama reğmen uykumu alamamıştım. O kadar çok yorgundum ki, ajda pekkan'ın üst dudağı gibiydim. Kımıldayamıyordum amk.

Arkamdan Ali'nin sesini duyduğumda yavaşladım. "Selam, nereye?"

Nereye???

Elime not defterimi alıp yazdım. "Arkamdaki okul çantamla pazara gidiyorum"

Dudaklarını bastırıp gülmesini engelledi. "Pardon"

Beraber okula geldiğimizde yine o ergen kızlar voleybol oynuyorlardı. Merdivenlerden bizim kata çıktık. Sınıfımıza girdiğimde Nisa kafasını sıraya gömmüştü. Ali direkt Ayaz'ın yanına gitti. Ayaz'da sıradan çıkıp "hadi ışık'ı da çağıralım" dedi.

Işık!!!

Gözlerimi devirdiğimde Nisayı dürttüm. "Ne var ya?" Dediğinde kaşlarımla kapıyı gösterdim.

"Uykum var"

Daha çok dürttüm ve kaşlarımı çattım. Oflaya puflaya kalktı yerinden.

Beraber koridordaki bankların birine oturacakken hiç görmediğim bir erkek bize bakıp ıslık çaldı. "Bu güzel kızlar da kimmiş böyle?" Dedi. Nisa göz devirdi. Ben de zaten cevap veremezdim.

Çocuğun yanından geçip gittik. Nisa bana yaklaşıp "bazı erkeklerin mezar taşına, ömrü yarıda aklı karıda kaldı yazmalılar" dedi.

Ben kahkaha atarken Ali, Ayaz ve ışık'ı gördüğümde kahkaham yarıda kesildi. Boş olan bir banka oturduk.

Defterimi elime aldım. "Baksana, Ayaz yakışıklı çocuk. Onunla manita olabilirsin"

Gözlerini devirdi. "Manita arıyorum dedim de canım, dış görünüş önemli olmasaydı uğur böceğini sevdiğim kadar, hamam böceğini de severdim"

Waaooow!

Defterime de "sen bilirsin" yazdım.

...

İki ders sonda artık gerçekten sıkılmıştık. Tenefüste Nisayla boş boş gezerken Ali ile Yağızı hararetli hararetli konuşurken gördüm. Nisayı dürtüp Alilere gösterdim.

Nisa "koş!" Dediğinde koşmaya başladık. Ali yine Yağız'ın yakalarından tutmuştu. "Uzak durucaksın kardeşim" diye bağırdı.

Yağızsa pişkin pişkin gülüyordu.  "Ali, dur" dedi Nisa.

Ali Yağız'ın burnuna bir yumruk daha indirdi. Bağırırken boynundaki damarlar belli oluyordu. Yani, çok bağırıyordu. "Yalan mı lan?" Dedi Yağız. "Dilsiz işte"

Ne?!

Benden mi bahsediyorlardı?

"LAN!" dedi Ali. Yağız'ın yüzüne bir kafa geçirdi. "Ağazını yırtarım lan senin. Amıne koydugumun yarra"

kimse duyamaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin