senin sessizliğin dünyanın en güzel sesi ...8. bölüm

176 12 9
                                    

Kimse duyarsa?
Kimse duyamaz...

Yani, böyle güzel bir gün olabilirmiydi? Tatil, evde kimse yok, saat 12de uyanmışım. Ooh! Mis mis...
Sersem sersem mutfağa gittim ve evvel günden kalan sucuğu ısıtıp yedim. Odama gittiğimde duşa girdim. İnternetten şahane hayatımın son bölümünü açtıktan sonra saçlarımı taramaya başladım. Hem film izliyor, hem de odamı topluyordum. Sonra çantamdan çıkarttığım matemetik kitabımı masamın üzerine koydum. Mübarek böyle de bir kalın kitap görülmedi.

Hocanın ödev verdiği test yerlerini açıp çözmek için büyük bir çaba sarfetmeye başladım. Birinci sorunun cevabından sonra bir üşengeçlik bastı ve "bu kadar yeter!" Diyip kitabın kapağını kapattım. "Az dinlenmeliyim" dedim. (Tabii bunları içimden söylüyorum)

Telefonumdan bildirim gelince ekranı açtığımda bildirim annemden geldiğini gördüm. Aramamıştı çünkü konuşamıyordum tabii. Arkadaşlar dilinizin kıymetini iyi bilin.

Anam: kızım, nasılsın?

Anam: bak paran bittiğinde beni ara.

Zeynep: iyiyim ben anne. Sen nasılsın?

Anam: ben de iyiyim kızım.

Zeynep: babaannem nasıl?

Anam: oda iyi kızım, selamı var.

Zeynep: aleyküm selam. Sen de selam söyle.

Anam: söylerim yavrum.

Anam: bir şeye ihtiyacın olursa yaz  tamam mı?

Zeynep: tamam.

Anam: tamam, hadi kendine iyi bak.

Zeynep: sende.

Bu kadar ara yeter mi? Yetmez. Hadi biraz daha dinleneyim de, sonra bir soru daha çözerim. 50 soru varsa. Her sorudan sonra yarım saat dinlenirsem. Kaç saatte ödevimi bitiririm? 1500 dakika falan oluyor sanırım.

Kapı çaldığında kaşlarımı çattım. Defterimi ve kalemimi yanıma alıp kapıya baktım. Ali mi? Kapıyı açtığımda sırıtıyordu.

"Şey..." Dedi. "Ben dışarıda kaldım da"

Kafamı hafif sağa sola salladığımda, "yani, kapı kapandı. Anahtarım ve telefonum da içeride kaldı. Ben de dışarıda kaldım"

Kahkaha attım. Defterime elime aldığımda "bunu nasıl becerdin?" Yazdım ve gösterdim.

Yine sırıttı. "Çöp atmaya gittim ama içerideki pencere açıktı. Herhalde ceryan yaptı"

Kafamı salladım.

"Hatta" dedi. "Kapıyı parayla açmayı denedim ama açılmadı, demek ki neymiş? Paranın da açamadığı kapılar varmış"

Waaaooov!

Ben tekrar kahkaha atarken "telefonunu alabilirmiyim?" Dedi.

İçeriye geçmesi için işaret verdiğimde, ikimiz de içeriye geçtik. Yatağımın üzerindeki telefonumu alırken "vaav!" Dedi. "Ders mi çalışıyorsun?"

Kafamı salladım. Ne? Çalıştım işte. Bir soru çözdüm.
"Ben cuma günü gelmediğim için ödev nereler bilmiyorum. Yani ben de kitabımı alıp gelsem, ya da sen gelsen. Beraber yapsak ödevleri"

Ha?!

Elimdeki telefonu aldığı gibi geri bana çevirdi. "Şifre" şifreyi açtım. Şifreyi merak edenler? " 0000"
Puhahaha! Yapmayan yoktur.

Sonra bir numara çağırdı. "Alo rüstem amca, evet, teşekkür ederim."

Tam defterime yazıyordum ki, Ali elimden defteri aldı. "İşaret dilinle söyle"

Kaşlarımı çattıktan sonra ellerimle "kimi aradın diyicektim" yaptım.

Ali sırıttı. "Az önce, kimi aradığımı sordun"

Nereden biliyor?

Test etmek için yine işaret dilimle "nereden biliyorsun?" Yazdım.

"Telefondan öğrenmeye çalışıyorum. Bazı şeyleri unutuyorum ama olsun"

Gülümsedim. "Bana hayran kaldın değil mi?"

Yine elimi kaldırıp anlatmaya başladım. "Bazen, ben daha söylemeden, yani yazmadan ne istediğimi biliyorsun. Bunu, nasıl yapıyorsun?"

Gülümsedi. "Sessizlik" dedi. "Senin sessizliğin, dünyanın en güzek  sesi. Sadece duyabilen için..."

Bakakaldım. Dilim, bir kez daha tutuldu emi?

İşaret dilimle "kitabını al gel. Beraber yapalım"dedim.

Onayladı. "Çilingirci rüstem abi gelsin. Hemen geliyorum"

Gözlerimi kapatıp açtım.

Ali asansöre bindiğinde direk evin içine girdim ve deli danalar gibi bir o tarfa bir bu tarafa koşarak temizlik yapmaya başladım. Yawhu. Bir insan temizlik yaparken 2 kilo verir lan. Bir içeri bir dışarı. Verir yani.

Mutfaktaki, salondaki işlerim bitince kendi odama gittiğim gibi üstün körü düzelttim. Sonra gittim, bizim için kaplara çekirdek doldurdum. Kola koydum. Annem evdeyken yaptığım tatlıdan koydum. Sözde ders çalışacağız ama yiyip içmeden olmaz.

Çok geçmeden gene kapı çaldı. Gidip kapıyı açtığımda elindeki matematik kitabıyla odama girdi. Bin kitabımın yanına kitabını koyduktan sonra yere yazdığım gazetelerin üzerine koyduğum şeylere şöyle bir baktı.

"Vay! Vay! Vay!" Dedi ve oturdu. "Senmi yaptın tatlıyı?"

Kafamı salladığımda çatalla bir parça alıp yedi. "Mmm!" Diye bir ses çıkarttı. "Çok güzel olmuş"işaret dilimle "teşekkür ederim" dedim.

Bana gülümsedikten sonra bir avuç çekirdek alıp çitletmeye başladı. Bağdaş kurup "anlat bakalım" dedi. "Ben okulda yokken neler oldu?"

"Hiç" yazdım. "Değişen önemli şeyler yok"

" Tamam" dedi. "Hadi şu testleri bir bitirelim. Daha sonra biraz laflarız"

Kafamı sallayıp kalın Matematik kitabımın kapağını açtım ve kaldığım yerden devam ettim.

...

Saatler sonra 20 tane soru daha ancak çözebilmiştim ki sıkıldığımı fark ettim. Acaba Ali neler yapıyor diye bakmak için kağıdına doğru eğildiğimde nasıl olduysa Ali'de tam o an başını kaldırdı. Yani kafalarımız tokuştu.

"Özür dilerim" diyip yüzümü ellerinin arasına aldı panikle. "Bir şeyin var mı?"

Kafamı sağa sola salladığımda bir nefes kadar yakındık birbirimize. Bir kaç saniye göz göze bakıştığımda, gözlerinin en dışı koyu yeşil biraz içine doğru açık yeşil tam irisinin etrafındaki halkanında sarıya yakın olduğunu farkettim. Genzimi temizlerken gözlerimi kaçırdım. O da benim yüzümde duran ellerini çekti.

"Hadi devam edelim"

Devam edebilirsek...

Yorum oy...

kimse duyamaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin