terapist.1. bölüm

688 21 9
                                    

Kimse duyarsa?
Kimse duyamaz...

Dinleyeni olmadığından değil...
Anlayanı olmadığından sessizleşir insan.

Ben zeynep, Zeynep Turan. İsmimin anlamı; babasının süsü demektir. Ben de babamın süsüydüm. O ölmeden önce... Babasına bağlı bir kızdım, o ölmeden önce...babasına benzeyen bir kızdım, o ölse bile...saçımın sarısı, gözlerimin mavisi, boyum posum, ince kaşlarım, kalın dudaklarım, beyaz tenim, sessiz dilim...ben konuşmak istesem de konuşamıyordum. Babamsa konuşabiliyordu ama, konuşmak istemiyordu. Sessiz biriydi babam. Hayır! O, kunuşabilmenin ne büyük bir nimet, mucize olduğunu bilmiyordu.

Yine annemin ısrarları yüzünden terapiye geldik. Oysa olmuyordu işte. Konuşamıyordum, bu hep böyle kalacaktı.

"Evet Zeynepcim. Şimdi sana, ne zamandan beri, neden konuşamadığını soruyorum. Hadi anlat bana güzelim"

Banu yıldırım terapistimdi. İlk defa terapist değiştirdik. Beden diliyle ona her şeyimi anlatacaktım. Elimi kaldırıp anlatmaya başladım.

"Ben 5 yaşındayken küçük evimizde Babamla yemek yapıyordum. Çok mutluyduk. Öyle ki, kader bizim bu mutluluğumuzu kıskandı. Babam elinde tuttuğu bezle ocağın üzerindeki tencereye almaya çalışırken bez yanmaya başladı ve tutuştu. Nasıl olduğunu anlamadan yangın perdeye, perdeden eve kadar ulaştı. Ben korku içinde ağlarken babam bana dışarı git diye bağırıyordu. Ama ben gitmedim. Babamı o yangında bırakmak istemedim. Dış kapıya yakındım. Ama o uzaktı. Ev alev alev yanarken itfaiye sesleri duydum. Babam gözlerimin önünde çığırarak ateşler içinde yandı. Beni de son anda kurtardılar. O zamandan beri konuşamıyorum"

Benim hikayem böyle başlamıştı.

"Keşke babamı görmeseydim."

Banu abla gülümsedi. "Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır" dedi. "Kafa travması olmuş, kafa travması; beyninizin veya kafa tasınızın herhangi bir sebeple yaralanması sonucu hasar görmesidir. Kafa travması sonucunda meydana gelen hasar, hafif bir morarmadan şiddetli beyin hasarına kadar değişebilir zeynepcim.

Başımla onayladığımda devam etti.

"Afazi, beynin konuşma bölgesinin hasarlanması sonucunda oluşan bir konuşma bozukluğudur. Konuşabilen bir insan, bir anda konuşamaz hâle gelebilir. Veya konuşması kısmen bozulabilir"

Ben bir anda konuşamaz hâle gelmiştim işte.

"Kaç yaşındasın Zeynepciğim?"

Yine beden dilimle "19" dedim.

"Tamam" dedi benimle ilgili not aldığı defteri kapatadak. "Bugün seninle ilgili bilgiler aldım. Hemen terapiye başlayamayız. Annenle konuşalım biraz. Sen çıkabilirsin"

"Teşekkür ederim"

Oturduğum siyah deri koltuktan kalkıp dışarıya gittim. Annem de dışarıdaki koltukların birine oturmuş, beni bekliyordu.

"Zeynep" dedi. "Nasıl geçti yavrum?"

Elimi kaldırdım. "14 yıldır nasıl geçiyorsa öyle geçti anne. Seni çağırıyor banu abla. Konuşucakmışsınız." Dedim.

"Tamam yavrum"

Annem içeriye girerken ben, onun kalktığı deri koltuğa oturdum. Ayaklarımı seyrediyordum. Bir yandan da annemi düşünüyordum. Tam 14 yıldır ona bir kere bile Anne diyememiştim. Annemde sesime hasretti tabi.

Sessiz kalanlar iyi bilirler...
Konuşup uzun uzun anlatmanın hiç bir yararı olmaz. Çünkü bazı insanlar, saatlerce konuşup anlatınca değil, onlara uzun uzun sustuğun zaman seni anlayabilir.

Yinde de konuşabilmek gibisi yoktur. Mesala ben annemle tartıştığımda, annem kafasını başka bir tarafa çevirdiğinde, beni göremediği için duyamaz da. Çünkü sesim yok. Konuşamıyorum. Kafasını çevirdiğinde ellerimi, beden dilimi göremez. Göremezse de duyamaz.

Terapistimin odasının kapısı açıldığında basımı uerden kaldırıp kapiya baktım. Annem bana gülümseyip göz kırptıktan sonra, "hadi gidelim" dedi.

Kafamı aşağı yukarı salladıktan sonra ayağa kalktım. Annem önden ben arkadan devlet hastahanesinden çıktık. Terapiye gitmek için;

Psikiyatrist sizi piskologo yönlendirecektir. Psikologa direk randevu almak için MHRS veya 182- Psikiyatrist Randevusu >-Psikiyatrist Muayenesi - Psikolog Randevusu seçeneklerini seçmeniz gerekmekte, böylece devlet hastanelerinden ücretsiz psikolojik destek almak mümkün.

...

Siteye girdiğimizde direk kendi katımıza çıkmak için asansöre bindik. 6. Katta oturuyorduk. Asansör yavaşça hareket ettiğinde annem bana döndü. "Merak etme, iyileşeceksin" hayır, iyileşemeyeceğim demedim. Sadece gülümsedim.

Annem bir doktordu. Sabah saat 09.00'da işe başlar, akşam 16.00'de mesaisi biter, eve gelirdi. Cumartesi pazar tatildi. Bazen nöbet tuttuğu da oluyordu tabii.

Asansör bizim kata keldiğinde asansörden çıktık. Ev anahtarını çıkartıp yuvaya soktum. Çevirip kapıyı açtım. Evimizin içine girdiğimdeyse rahatlamıştım. Direk kendi odama gidecektim ki annemin sesiyle vazgeçtim.

"Zeynep, yarın okulun var biliyorsun. Ve sen 12. Sınıf öğrencisi olarak çok çalışmalısın. Biliyorsun, üniversite sınavın var" gözlerimi devirdim.

Elimi kaldırıp derdimi anlattım. Ağazımı açıp anlattım demeyi çok isterdim. "Buraya daha yeni taşındık. Hâliyle de o okula ilk defa gideceğim. Dua et de alışabileyim"

"Alışırsın, alışırsın" dedi annem ceketini çıkartıp asarken. "Yeni arkadaşların olacak fena mı?"

Fena!

Annemi arkamda bırakıp odama girdim. Yatağımın üzerine otururken ceketimi çıkartıp bir kenara savurdum. Çekmecemin üzerindeki telefonumu alıp en yakın arkadaşıma 'aynı zamanda kuzenim olur' yazmaya başladım. Biz İstanbul'a taşınmıştık. Onlarsa İzmir'de kalmışlardı. O yüzden bu taşınma işi benim sinirimi bozuyordu.

Zeynep: Alara, ne haber? Bugün yine terapiste gittim. Yeni terapistime. Ama konuşamayacağımı biliyorum.

Alara çevrimiçi...

Alara: takma kafana kuzi. Ben seni sessizken de seviyorum. Ayrıca iyileşeceksin. Bunu da biliyorum yani.

Zeynep: buna bir tek ben inanmıyorum sanırım.

Alara: sen de inan Zayenom.

Zeynep: inanması güç . Neyse halamlar nasıl?

Alara: iyiler, selamları var. Yengem nasıl?

Zeynep: o da iyi, selamı var sana.

Alara: sen nasılsın peki?

Zeybep: senden ayrıldığım için pek iyi sayılmam.

Alara: yapma ama! Bir iki aya biz de taşınacağız İstanbul'a. Bunu sen de iyi biliyorsun.

Zeynep: inşallah o bir iki ay çabuk geçer Alara.

Alara: inşallah kuzum.

Zeynep: o zaman görüşürüz. Benim biraz işim var

Alara: görüşürüz😘 kolay gelsin.

Zeynep: teşekkür ederim. 🤍

Telefonumu bir kenara savurdum. Derince bir nefes alıp çantamı hazırlamaya başladım. Umarım yarın okulum güzel geçerdi. Açıkcası endişeliydim ama, sorun yok.

Bişi yok bişi yok!


Heey! Yorum ve oylarınızı benden esirgemeyin. İlk bölüm olduğu için kısa oldu biraz. İdare edin artık beaa. Arkadaşlar benim diğer kitabım da  çok güzel. Adsız. Bu hikayenin son bölümünde anlatıyorum zaten. Onu da okuyun

kimse duyamaz...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin