13. Bölüm

630 15 0
                                    

Sabah telefonumun çalması ile uyandım. Uykulu bir sesle efendim dediğimde annemin sesini duydum. "Kızım beni görmek sesimi duymak istemediğini biliyorum tatilinizi bölmek istemezdim ama beni hastaneye kaldırdılar belki de bu son görüşüm olacak nolur gelin Antalya'daki hastanedeyim ben." Dedi. Bi anda şaşkına uğramıştım. "O yanında mı?" Dediğimde "evet ama siz geldiğinizde gidecek." Dediğinde "tamam biz geliyoruz." Diyip telefonu kapattım. Oğuz tek gözü açık bana bakıyordu. "Noldu güzelim?" Dediğinde "aşkım annem hastanedeymiş bizi görmek istiyor." Dediğimde "istersen abinle baş başa git." Dediğinde hayır ablamında kafamı salladım. Abimlerin odasına gidip onları kaldırdım ve hazırlanmaya başladık. Saçımı topuz yapıp siyah şort siyah crop giydim. Kahvaltı bile yapmadan çıktık evden.
45 dakikanın sonunda hastaneye gelmiştik. Hemen odasını öğrenip yanına gittik. İçeri girdiğimde tanımadığım bi adam ve kucağında kız çocuğu (max 2 yaşındadır)  vardı. Kaşlarım çatık onlara baktım. Annem bizi farkedince "yavrularım" diyip kucak açtı. Abimle gidip ona sarıldık. Annem "sizi tanıştırmam gereken birileri var." Dedi hafif doğrularak "bu abiniz Kuzey. 32 yaşında. Benim Kuzey'e hamile kaldığım dönem ekonomik yönden çok kötüydük babanız o yüzden hiç istemedi doğurmamı ama ben doğurmuştum. Ne yazık ki benim de varlığından yeni haberim oldu. Babanız bakabilecek bir durumumuz olmadığı için doğduğu an onu yurt dışındaki halanızın yanına göndermiş ama konuşmayı hiç kesmemiş. Kuzey evlenip Türkiye'ye taşınmış ve kızı Arya doğmuş. Ne yazık ki annesi birkaç ay önce terk etmiş ikisini. Kuzey de yapacak bir şey bulamayıp babanızdan yardım istemiş. Biz de barışınca bana da anlatma kararı vermiş. Şimdi siz de tanıdınız." Dediğinde şoka girmiştim. Anneme dönüp "yıllardır senden öz oğlunu saklayan bir adamla tekrar mı evleneceksin yani? Ulan sen kafayı mı yedin be kadın? Adam psikopat farkında değil misin? 32 yıldır görmediğin oğlunla şimdi mi ana oğul olacaksın. Hepiniz kafayı yemişsiniz gerçekten." Diye bağırmaya başlayınca Arya ağlamaya başladı. Alnıma vurup kendime bi küfür savurdum. Abim sessizdi. Bir Kuzey abiye bir Arya'ya bakıyordu. Arya'ya doğru yaklaşıp önünde diz çöktüm. "Merhaba ufaklık" dediğimde maviş maviş gözleriyle bana baktı. Kuzey abiye bakmadan "alabilir miyim?" Dediğimde kucağıma uzattı gülümseyerek Arya'yı kucağıma aldığımda ilk başta tedirginleşse de kısa bir süre içinde rahatladı. Oğuz'a dönüp "nasıl anne olur muyum?" Diyip gülümsedim. Ortamı yumuşatmaya çalışıyordum. Oğuz gülümseyerek bana baktı ve kafasıyla onayladı. Odadakilere dönüp "biz dışarı çıkıyoruz ne konuşacaksanız konuşun." Dedim ve Arya ile dışarı çıktım. Oğuz da peşimden geldi. Melis abimi yalnız bırakmak istememişti. Kuzey abiye öz abim gibi davranmam yaklaşmam çok zordu, belki hiç alışamayacaktım. Ama çocuklara zaafım vardı. Hele Arya o kadar tatlı bir bebekti ki. Bir süre birlikte takıldıktan sonra geri odaya çıktık ve Arya'yı babasına teslim ettim. Kucağımdan indiği an ağlamaya başlayıp bana gelmeye çalıştı. Dudaklarımı büzerek ona baktım ve elini tutarak "istediğin her zaman yanına gelebilirim prenses üzülme." Diyip elini öptüm. Sonra da Kuzey abiye dönüp "seninle abi kardeş gibi olabilir miyiz bilmiyorum ister misin ister miyim onu da bilmiyorum ama bu olanlar ne senin ne de benim suçum. O yüzden Arya ile alakalı herhangi bir şey olursa saat farketmeksizin arayabilirsin." Diyip telefonumu uzattım numarasını yazsın diye. "Emin ol senin sorguladığın şeyleri ben de sorguluyorum Ela belki çok samimi olamayız ama ben senin abinim ve istediğin her an beni rahatsız edebilirsin sana canım feda. Arya için de teşekkür ederim en çok bu yardıma ihtiyacım var sanırım." Diyip telefonuma numarasını yazdı. Çaldırıp telefonu cebime koydum ve Arya'ya bir öpücük bırakıp "görüşürüz ufaklık." Dediğimde o da bana el salladı. Annem "düğüne de gelin lütfen." Dediğinde "ya anne bi si... işine git ya." Dedim. Arya olduğu için son anda durdurmuştum kendimi. Hep birlikte arabaya binip eve geri döndük. Kahvaltı için bir şeyler söyleyip bir yandan sohbet ettik. Abim "ne düşünüyorsun?" Diye sorunca "ne düşünmem gerektiğini bilmiyorum ki abi. Adam oğlunu kaçırıyor başka bi ülkeye ama bağını kesmeden onunla ilgilenebilirken bizi hiçe sayıyor bi de yani adam gelmiş 32 yaşına biz gelmişiz kaç yaşına bu saatten sonra basıl abi kardeş olalım ki?" Dediğimde abim "sana bir şey söylemem lazım. Ben Kuzey abiyi biliyordum birkaç kere görüşmüştük." Dediğinde şoka uğramıştım. Abim devan etti. "Hemen kızma Arya için bana ulaşmış o bizimle alakalı her şeyi biliyormuş. Arya bir gece ateşlenince ne yapacağını bilememiş bana yazdı. Birlikte hastaneye götürdük. O zamandan beri daha yakınız ve daha sık görüşüyoruz." Dedi. "Abi bana niye söylemediniz ya ben sizin kardeşiniz değil miyim? Böyle bir şeyi benden sakladığına inanamıyorum gerçekten." Diyip ayaklandım. Abim "haklısın Ela ama kızma bana nolur babamı biliyorsun başına bir şey gelmesinden korktum." Dedi. "Ya bırak ya çocuk değilim ben artık bırak neyin bana zarar verip vermeyeceğine ben karar vereyim." Dedim ve odaya geçtim. Yatağa girip ağlamaya başladım. Göz yaşlarımı tutamıyordum. Çok kısa bir süre sonra kapı açıldı ve yanıma biri geldi. Bu Oğuzdu. "Güzelim" diyerek yanıma uzandı ve beni göğsüne çekti. Saçlarımı okşayarak beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama kendimi durduramıyordum. Hıçkırıklarım da başlamıştı. Bir süre sonra da yorgunluktan uyuya kalmıştım.
Uyandığımda Oğuz yanımda yoktu. Saate bakmak için telefonu elime aldım. Saat akşam 6 ya geliyordu. Yataktan kalkıp sersem sersem salona geçtim. Kuzey abi ve Arya burdaydı. Kuzey abi gülümseyerek bana bakıyordu ama bir şey demedim. Arya ayaklanıp paytak adımlarla bana yürüdüğünde gülümseyerek yere oturdum ve ona sıkıca sarıldıktan sonra "Arya'yı kullanarak beni yumuşatmaya çalışıyorsanız doğru yoldasınız." Dedim. Melis'e dönüp "ne yemek yaptın gelin hanım?" Dediğimde bir anda öksürmeye başlayınca ben gülmeye başladım. Melis kendine gelince "ne yemek yapacağım görümcem seni bekledim." Dediğinde göz devirdim. Oğuz "annem sana kaç kere dedi ben yemek yaparken yardım et öğrenirsin diye bi kere durmadın kadının yanında bütün her şeyi benim sevgilim yapıyo sizin yüzünüzden." Dediğinde "dudak büzerek ona baktım ve "o zaman aşkımmm bana yardım et de yemek yapalım." Dedim. "Hayhay hanımım sen nasıl istersen." Dedi ve ayağa kalkıp asker selamı verdi. Onun bu haline hep birlikte gülüp mutfağa geçtik. Buzluktan köfteleri çıkartıp bütün patatesleri haşlanmaları için tencereye koyduktan sonra pilav yapmaya başladım. Ben onlarla uğraşırken Oğuz aşka gelip belimden tuttu ve kendine çekip dudaklarıma yapıştı. Biraz öpüştükten sonra ardı ardına öpücükler kondurmaya devam etti. Gülüp "aşkımmmm" diye mırıldandım. "Söyle güzelim aşkın dana kurban olsun söyle yavrum benim." Dediğinde daha çok sırıtıp "ya Oğuuuzzzz utanıyorum." Dedim. Mert abim mutfağa gelip Oğuz'u çağırdı ve Kuzey abi ile birlikte bahçede konuşacaklarını söyledi. Onlar gidince bende rahat rahat yemek yapmaya devam ettim. Kısa bir süre sonra Melis içerden koşarak geldi ve "kanka Arya ağlıyor susturamıyorum da ne yapacağım?" Dediğinde koşar adım içeri geçip Arya'yı kucağıma aldım ve "bebeğimmm nolduu?" Dedim. Kollarını boynuma sarıp iç çekmeye başladı. "Oy kıyamam sanaaa." Dedim ve Melis'e dönüp "sen buraları topla ben hallederim." Dedim ve Arya ile mutfağa gittim. Pilav olduktan sonra demlenmesi için kenara koydum. Patatesler de haşlanmıştı o sırada. Arya'yı tezgaha oturtup patatesleri soymaya başladım. Bir parça patates bölüp üfleyerek onu ılıttım ve Arya'nın eline verdim. O iştahla onu yerken bende patatesleri soymaya devam ettim. Soyma işlemi bittikten sonra Arya'yı tekrar kucağıma aldım ve patatesleri çatal ile ezmeye başladım. Bir yandan Arya ile ufak ufak sohbet ediyor (adımı söyletmeye çalışıyordum) bir yandan da yemek yapmaya devam ediyordum. Arya patates püresini tamamladıktan sonra "Ela" diyince mutlulukla gülümseyip "evet Ela" dedim. Arya kafasını sağa çevirip alkış yaptı ve "baba baba" demeye başlayınca bende o tarafa döndüm herkes masaya oturmuş bizi izliyordu. Onlara dönüp "ne zamandır burdasınız?" Dediğimde Kuzey abi "o kadar dalmışsın ki uzun zamandır burada olduğumuzu hatta senin hakkında konuştuğumuzu bile duymadın." Dedi. Arya babasına gitmek isteyince onu Kuzey abiye teslim edip "ne konuştunuz?" Dedim. Oğuz "ne kadar şanslı bir adam olduğumu anlatıyordum." Dediğinde gülümseyerek ona baktım. Arya'nın patates püresine malzemelerden az az koyduktan sonra bizimkini normal bir şekilde yaptım. Köfteleri de aynı şekilde Arya'nınki daha az yağlıydı. Onunkileri ayrı bir tabağa koydum. Abim de Arya için mama sandalyesi istemişti. Masayı hazırlama işini onlara kitleyip içeride uzandım biraz. Masa hazır olunca servisleri Melis yaptı. Arya da mama sandalyesinde keyifle yemeğini yiyordu. Kuzey abi "yalan söylemeyeceğim bu kadar güzel olmasını beklemiyordum." Dediğinde gülümsedim. "Bakma aceleye geldi yoksa neler yapıyorum da işte." Dedim. Arya "Ela Ela diyerek elindeki parça köftesini bana uzattı. "Sen ye bir tanem bak bende de var." Dediğimde "ye ye " diyip ağzına attı. "Oy halan sana kurban olsun." Diyip ponçik yanaklarından öptüm. Yemekten sonra biraz sohbet ettik ve Kuzey abiler gitti biz de odalarımıza geçip güzel bir uyku çektik...

Abimin ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin