Ben Ela birlikte büyüdüğümüz kan bağı olmasa da birbirimize aile olduğumuz grubumuzda Oğuz ''ABİ'' ye küçüklükten beri olan aşkımın büyüdükçe kontrol edemeyeceğim bir boyuta gelmesi sonucu başımıza gelenleri okuyacaksınız. Bol gülmeli keyif aldığını...
Sabah kalktığımda saat 11 e geliyordu. Başımın zonklamasıyla yataktan kalkıp mutfağa gittim. Ağrı kesici arıyordum ama bulamayınca salondan sesi gelen abimin yanına gittim ve gittiğimde herkesin orada olduğunu gördüm. Hepsine hoşgeldin ve günaydın dedikten sonra şirin şirin "abi ağrı kesici yok mu?" Diye sorduğumda kafasını bana çevirip "noldu güzelim?" Diye sordu. "Başım çok ağrıyor dün fazla alkol içmişim sanırım kafamı tutacak gücüm yok." Dedim. Abim ayaklanıp ateşime bakmak için bana yaklaştı. Bir adım geri çekilip "abi hasta değilim başım ağrıyor." Dediğimde kaşlarını çatıp "Ela bir dur sen ne zaman böyle olsan hasta oluyorsun." Dediğinde oflayıp yerimde durdum. Ateşime baktıktan sonra derin bir nefes aldı ve "sen kahvaltı yap ben alır gelirim şimdi." Dediğinde salondakilere dönüp "siz de aç mısınız hazırlayayım mı?" Diye sordum. Ege abi "valla hiç aç değildim ama sen sorunca bi acıktım." Dediğinde güldüm. Oğuz abi Ege abinin kafasına vurup "salak ne uğraştırıyorsun kızı hasta zaten." Dediğinde kaşlarımı çatıp "ne zahmeti abi. Ayrıca benim Melis'im nerede? Çağır çabuk onu gelsin." Dedim ve bi şey demesine fırsat vermeden mutfağa geçtim. Hamur kızartıp patates kızartacaktım. Ben hazırlıklara başladıktan 5 dakika sonra kapı çaldı. Koşarak kapıyı açtım ve Melis'i görüp üstüne atladım ve "nerelerdesin benim esmer şekeriiimm." Diye sarılıp bir yandan sallanıyordum. Melis gülüp kızım bütler ağzıma sıçtı nefes alamıyorum." Dediğinde dudak büzüp "benim de bir dersim var bu hafta." Dedim. Melis ile mutfağa geçtik. Bir yandan hazırlık yaparken diğer yandan sohbet ediyorduk. Bi anda kapının sertçe çarpılması ile irkildim ve salona geçtik Melis ile birlikte. Abim bağırarak bi şeyler söylüyordu. Deliye dönmüş gibiydi gözlerinden ateş fışkırıyordu resmen. Anlamaz gözlerle bi ona bi odadakilere bakıyordum. Abim beni görünce sustu ve bana yaklaşıp "o pezevenk sana ne söyledi?" Diye sordu sıktığı dişlerinin arasından. Ben babamın ne söylediğini kimseye söylememiştim. Dudağımı ısırıp gözlerimi kaçırdım. Abim "ELA" diye bağırınca gözlerim doldu. Gözlerimi abimin gözlerine dikip "onun olacağımı söyledi." Dedim. Abim duvara bir yumruk geçirip "benim bundan neden haberim yok?" Dediğinde kaşlarımı çatıp "abi dalga mı geçiyorsun dünden sonra daha yeni gördük birbirimizi." Dedim. Oğuz abi de kaşları çatık bana bakıyordu. Abim "bundan sonra haberim olmadan hiçbir yere gitmiyorsun." Dediğinde "abi..." konuşmama izin vermeden yüzümü ellerinin arasına aldı ve "abim sana zarar gelmesini istemiyorum konu tartışmaya kapalı." Dediğinde başımla onayladım. Melis "ayy patateslerr" diye bağırarak mutfağa koştu. Abim de cebinden ilacı çıkartıp bana verdi. "Hadi masaya gelin hazır çoğu şey." Diyip mutfağa ilerledim. Herkes masaya oturduktan sonra çay servisi yapıp bende oturdum ve sohbet ede ede kahvaltımızı yaptık. Mutfağı toplarken telefonuma Oğuz abiden mesaj geldi. "Abini bugün gördün ama bana neden dün söylemedin?" Dediğinde "abi önemli bir tehdit olarak görmedim hem sen de sormadın zaten keyif kaçırmaya değecek biri değil." Yazdım. Cevap gecikmedi tabi. "Ne olursa olsun benden bir şey saklama abine söylemekten çekiniyorsan bile gel bana söyle." Dediğinde garipsemiştim böyle yazmasını. Tamam diyip uzatmadım ve işime devam ettim. Melis yanıma gelip "kanka kahve içip sonra kütüphaneye mi gitsek?" Diye sorduğunda "ay valla çok iyi olur." Dedim. Melis "o zaman ben kahveleri yapayım sen hazırlan." Dediğinde ona öpücük atıp koşar adımlarla odama çıktım. Hazırlanıp aşağı indiğimde kahveler hazırdı. Abim "nereye?" Dediğinde Melis söze atlayıp "Mert abi biliyorsun bizim bütler var kütüphaneye gidecektik." Dedi. Ege abi "iyi ben bırakırım sizi." Dediğinde ufak çaplı sevinç gösterisi ardından kahvelerimizi içmeye başladık. Grubun en çocuk ruhlusu ve en enerjiği Ege abiydi ama ciddi bi şey olunca da en ciddi oydu. Abim ve Oğuz abi de kendi çapında eğlenceliydi tabi ama bir Ege abi değil onlar daha çok ağır abi gibi takılmayı seviyorlar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kahvelerimizi içtikten sonra sırt çantamı aldım ve evden çıktık. Melislere gidip Melis'in de çantasını aldıktan sonra kütüphaneye doğru yola çıktık. 20 dakika sonra kütüphaneye varmıştık. Ege abi biz arabadan inmeden önce "döneceğiniz zaman beni ya da diğerlerinden birini arayın tek dönmeyin." Dedi. Çok ciddi görünüyordu o yüzden ikiletmeden onaylayıp arabadan indik. Kütüphaneye girip boş bulduğumuz yere oturduk ve çalışmaya başladık... 3 saatin sonunda mola verme ihtiyacı hissedip telefonumu elime aldım. Oğuz abiden bir sürü arama ve mesaj vardı. Kaşlarımı çatarak mesajlara girdim. "Ela nerdesin güzelim?" "İyi misin? Bir şey olmadı değil mi?" "Hala kütüphanede misiniz?" "Kızım baksana mesajlara meraklandırma adamı." Gibi bir sürü mesaj vardı. Daha 3 saat olmuştu ve kütüphanede olduğumuzu biliyordu. Neyin paniğiydi bu? "Abi yeni gördüm mesajı evet hala kütüphanedeyiz ve iyiyiz niye merak ettin bu kadar biliyorsunuz zaten yerimizi." Yazdım. Hemen mesajı görüp dönüş yapmıştı. "Ne bileyim kızım abin bugün öyle konuşunca binbir çeşit şey düşündüm sana zarar gelmesini göze alamam merak ettim ondan." Dediğinde gülümsedim ve "abiii yoksa bana aşık mısınnnn?" Yazdım. 😱 emojisi atıp "eyvah yakalandık kaç kaç kaç." Yazdığında hafif kıkırdamıştım. Sonra hemen kendimi toplayıp ona gülücük attım ve ders çalışmaya dönerken Melis'in bakışlarını gördüm. Hayırdır der gibi bakıyordu. Gülüp "sonra" dedim ve derse devam ettim. Birkaç saat daha çalıştıktan sonra Oğuz abiye bizi alabilir mi diye yazdım. O da 10 dakikaya burada olacağını belirtti. Biz de toparlanıp kütüphaneden çıktık. Oğuz abi geldiğinde Melis arkaya ben öne oturduk. Oğuz abi "ee ufaklıklar naptınız çalıştınız mı güzelce?" Dediğinde Melis "abi bi ara beynimin burnumdan aktığını düşündüm eridi galiba derslerden." Dedi ve güldü. Bende onun gülüşüne eşlik etmiştim. Beni eve bıraktılar ve gittiler. Eve girip odama çıktım ve güzel bir duştan sonra mışıl mışıl uyudum.