Ben Ela birlikte büyüdüğümüz kan bağı olmasa da birbirimize aile olduğumuz grubumuzda Oğuz ''ABİ'' ye küçüklükten beri olan aşkımın büyüdükçe kontrol edemeyeceğim bir boyuta gelmesi sonucu başımıza gelenleri okuyacaksınız. Bol gülmeli keyif aldığını...
Sabah zil sesi ile uyandım. Kalkıp kapıyı açtığımda kargocu bana doğru bir çiçek uzatıp "Ela hanım?" Dediğinde "evet benim." Diyerek aldım çiçekleri. Üstünde bir not vardı. Notu açtığımda içinde "güzelim ne desen haklısın bağır çağır kız ama yeter ki susma bir an annemin konuştuklarına kandım seni çok seviyorum cidden çok özür dilerim" yazıyordu. Gülümseyerek çiçekleri kokladım. Tabiki kolay kolay affetmeyecektim. Kalbim kırılmıştı bir kere.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mutfaktan büyük bir vazo alıp çiçekleri içine koydum. O sırada telefonum çaldı. Arayan Oğuzdu. "Efendim?" Diyerek telefonu açtım. Oğuz "efendin değil kölen olurum." Dediğinde daha çok sırıttım. Oğuz "kapıdayım konuşalım mı biraz?" Dediğinde "açıyorum kapıyı." Diyerek telefonu kapattım. Gidip kapıyı açtığımda Oğuz kapının önünde dikiliyordu. Bir günde çökmüştü koca adam. Ne olmuştu böyle. "İyi misin?" Diye sordum telaşla. Hafif bir tebessümle "sensiz nasıl iyi olayım?" Diyerek içeri geçti. "Kahve yapayım mı ya da aç mısın?" dediğimde "kahve iyi olur." Dedi. Kafamla onaylayıp mutfağa geçtim ve ikimize de kahve yaptım. Kahveleri alıp salona geçtim. Birini Oğuz'a uzattıktan sonra koltuğa oturup onu dinlemeye başladım. Kahvesinden bir yudum alıp derin bir nefes aldı ve "bak belki söyleyeceklerim seni kıracak ama olanı bir şey saklamadan aktarmak istiyorum sana. Ben seni bırakıp eve geçtikten sonra annem kenara çekti beni. Normalde konuşmadığımı biliyorsun zaten ama ısrar edince kıramadım. Bana öyle bi konuştu ki ben sana olan sevgimden şüphe ettim. İlk başlarda ilişkimizden emin değildim annem en başından beri biliyordu ben hiç belli etmesini istemedim neyse işte tedirgindim annem o günlerden bahsetti hala tedirgin olduğumu aslında sadece aldığım ilginin hoşuma gittiğini aslında sevmediğimi falan işte. İstediğin kadar kızmakta haklısın ama ne bileyim boşluğuma geldi sen çıktıktan sonra da ne yaptım ben diye kendime kızdım annemle de kavga ettik zaten." Dedi. Gözleri dolu doluydu sesi titriyordu. Yanına oturup elini tuttum ve "bak Oğuz annenin bizi istemediğini zaten biliyoruz ben sana en başında da söyledim yapamayacağını düşünüyosan ayrılalım annen yüzünden sürekli kavga mı edeceğiz? Ayrıca sen çocuk musun artık kaç yaşına geldin hala kanıyor musun böyle şeylere?" Dediğimde "haklısın. Ela ben ayrılmak istemiyorum seni çok seviyorum cidden." Dediğinde kollarımı boynuna doladım. Hiç beklemeden belimden tutup kendine çekti ve kucağına oturttu. Burnunu saçlarımın arasına dayayıp derin nefesler almaya başladı. İçerden Arya'nın ağlamasını duyunca kalkıp onu almaya gittim. Kucağıma alıp Oğuz'un yanına geri döndüm. Oğuz bu sefer ikimizi birlikte kucağına oturttu ve bir süre öyle kaldık. Sonrasında hep birlikte mutfağa geçtik. Oğuz masaya oturunca Arya'yı kucağına verip ona yemek hazırlamaya başladım. Bende daha kahvaltı yapmamıştım. Arya için bir tane yumurta haşlayıp bir tane domates bir tane salatalık doğradım tabağa. Haşlanan yumurtayı da küçük parçalara ayırıp diğerlerinin yanına koydum. Tabağı Arya'nın önüne koyduğumda Oğuz'un kucağında keyifle yemeye başladı. Bende o sırada bize bir şeyler hazırladım. Oğuz gülümseyerek beni izliyordu. Gülüp "niye öyle bakıyorsun noldu?" Dediğimde "sen çok güzel bir anne olacaksın." Dediğinde daha çok gülümsedim. Hızlıca ekmek kızartıp poşe yumurta yapıp ekmeğe avokadolu karışımımdan sürüp yumurtayı da dikkatlice ekmeğin üstüne koydum. Tabakları masaya koyup domates salatalık doğradım ve çayları doldurdum. O sırada Oğuz Arya'yı doyurmuş içerde oyuncakları ile oynatıyordu. Her şeyi hazırladıktan sonra "hayatım hazırladım masayııı." Diye seslendiğim an yanımda bitti. Arkamdan sarılıp "hayatın sana kurban olur." Diyerek boynuma bir öpücük kondurdu ve masaya oturdu. Sohbet ede ede kahvaltı yaparken arada da Arya'yı kontrol etmeyi ihmal etmiyorduk. Bir iki saate dersim olduğu için Oğuz'a "aşkım Arya'yı sen Kuzey abiye bırakır mısın dersim var da benim?" Dediğimde "bırakırım güzelim. Ordan eve geçeceğim mobilyalar gelmişti onların kurulumu için gelecekler. Eksikleri de halledip geçelim bir an önce oraya." Dediğinde "şu sınav haftasını atlatayım zaten mezun olacağım sonra biliyosun. Sınavlardan sonra yoğunlaşırız." Dediğimde beni onayladı. "Melis ne yapacak?" Dediğimde "Melis evde çalışmaya çalışıyor ama düğün telaşından pek fırsat bulamıyor." Dediğinde kaşlarım çatık "neden benden yardım istemiyor düğün işlerini bölüşsek rahat eder." Dediğimde Oğuz "ben söyledim derslerine engel olmamasını. Onların hatası yüzünden senin seneni uzatmanı istemiyorum. Bırak onlar çeksin." Dediğinde kafamla onayladım. Belki bencillikti ama haklıydı. Oğuz "e hadi hazırlan sen ben burayı toplarım sonra Arya'yı bırakırız sonra da kahve içer seni okula bırakırım." Dediğinde gülümseyip yanağından öptüm ve hızlıca odaya gidip duş aldım. Cilt bakımlarımı yapıp dişlerimi fırçaladım ve saçımı kurutup şekil verdikten sonra giyinip makyaj yaptım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Salona gidip Arya'nın da üstünü değiştirdim ve hep birlikte evden çıktık. Kuzey abime gelip içeri girmeden Arya'yı bıraktık ve okulun yakınlarındaki bir kafeye gidip kahve içerken tatlı yedik. Bir yandan da sohbet ediyorduk. Kahvelerimiz bittikten sonra yürüyerek beni okula bıraktı. Kapıda dudağıma bir öpücük kondurdu ve çıkarken haber vermemi kendi alacağını söyledi. Bende onu onaylayıp yanağından öptüm ve okula girdim. Birkaç saat süren derslerden sonra kütüphaneye gidecektim ki sınıftan Ebru "Ela kızlarla kahve içmeye gideceğiz gelmek ister misin?" Dediğinde "aslında ders..." dememe kalmadan Gamze "gel ya ne olacak hem şu yakışıklıdan bahsedersin belki bize de ayarlarsın yakışıklı bi şeyler belki de onu..." diyerek göz kırptı ve yanımdan geçti. Sinir doluyordu vücuduma ufak ufak. Oğuz'a haber verip kızlarla geçtim kafeye. Oturup sohbet ederken Gamze'nin sürekli Oğuz hakkında sorduğu soruları görmezden geldim. Bir saatin sonunda telefonum çaldı. Arayan Oğuzdu. "Yavrum geldim ben kapının önündeyim." Dediğinde sırıtarak "tamam hayatım geliyorum." Dedim ve kızlara veda ederek kalktım masadan. Kafeden çıktığımda Oğuz arabaya yaslanmış bir vaziyette telefon ile konuşuyordu. Gülerek yanına gidip beline sarıldığımda tek kolunu bana sardı ve saçlarımın arasına öpücük kondurdu. Kısa bir süre sonra konuşmayı bitirip telefonu cebine koydu ve iki kolunu belime sarınca bende kollarımı boynuna doladım. Sonra da arabaya binip yola koyulduk. Yolda Oğuz "annenlerin düğünü iki gün sonraymış. Gidecek miyiz?" Dediğinde dudak büzüp "bilmiyorum ki herkes gidecekse gideriz aşkım. Kuzey abi de rica etmişti zaten." Dediğimde beni kafasıyla onayladı. Oğuz "yeni eve gidip bakalım mı ne durumda ben az çok biliyorum da sen hiç görmedin." Dediğinde "gidelim aşkım. Başka planlarım vardı da ilgilenemedim." Dediğimde Oğuz "üzülme güzelim ev bizim istediğin zaman istediğin şeyi değiştiririz." Dediğinde gülümseyerek kafamla onayladım. Bir süre sonra yeni eve geldik. İçini gezip eksikleri not aldık değişmesi gereken şeyleri konuştuk ve evden çıktık. Bizim eve geldiğimizde odama geçip pijamalarımızı giydik ve derin bir uykuya daldık...