25

219 18 15
                                    

Merabalar.
Keyifli okumalar.
*******************************

Dünya denen gezegen yıkıcı bir varlığın öfkesini sonuna kadar tadıyordu. Karanlık lord Voldemort,ihanete uğramaktan nefret ederdi,söz konusu bile olsa öfkeden köpürür,şüphelendiği kişileri ortadan kaldırmaktan çekinmezdi. Bunu ise ibret-i alem olsun diye masa toplayarak herkesin gözü önünde yapardı.

Şimdi ise öfkesi iki katıydı,ortadan kaldıracağı kişi,ortalıkta yoktu ve bir türlü hıncını alamıyordu. Ölüm yiyenler sağı solu dağıtarak herkesin evine girmekten çekinmiyor,Ava'dan en ufak bir iz arıyorlardı. Woods'ların son varisi her neredeyse iyi saklanmış gibi düşünüyordu herkes.

Draco ve arkadaşları ise boşuna olduğunu bildikleri halde etrafı kolaçan ediyorlardı. Kimse lordun şüphesini çekemezdi,özellikle üçlü. Draco'nun korktuğu tek bir şey vardı,Azkaban konusunun anlaşılması. Eğer öğle bir şey olursa ikinci bir savaş olurdu. Draco daha fazla insan kaybetmek istemiyordu.

Blaise ve Pansy de aynı durumdalardı. Colin'in ölümünü izleyen ikili kötü hissediyordu,çocuğun ne kadar hayat dolu ve yardımsever olduğunu iyi biliyorlardı. Hatta bir kaç kere Pansy ve Blaise hakkında çok güzel bir kaç haber yapmıştı.

"Bu böyle gidemez Draco!" Draco yan bir şekilde kara saçlı cadıya baktı "Ne yapmamızı öneriyorsun?" Pansy asasını rast gele sallayıp siyahi gence itafen "Blaise en zekimiz,bir çözüm bulsa ya!" diyerek hep övündüğü arkadaşına baktı. Blaise düz bakışları ile önüne bakmaya devam ederken "Düşünüyorum!" Diyerek düşüncelerine geri döndü.

Hiç olmayan bir şeyi aramak çok aptalcaydı,üçlü kendini aynı o şekilde hissediyordu;aptal. Ava'yı 'merak etme,biz hallederiz.' diyerek geçmişe göndermişlerdi,ama lordun onu arayacağı hiç akıllarına gelmemişti. Şimdi ne yapacaklardı?

Blaise uzun süre düşündü,bir okyanus kenarındalardı. Önlerinde kocaman bir kaya vardı,profesör Snape'in yeni icat ettiği şekil değiştirme büyüsü aklına geldi. Hogwarts yıllarındayken katı profesör yeni sihirini denerken şans eseri Blaise görmüştü. Bir ağaç parçasını gözlüklü,dağınık saçlı bir adama çevirmişti. Adam Harry'e benziyordu,ama tam çıkaramamıştı.

Asasını sıkarak derin bir nefes aldı,en kötü ihtimalle Azkaban'a atılırdı. "Toma la forma que quiero que tomes!" Blaise bütün sözleri zar zor hatırlayıp asasını 'S' şeklinde çevirdi. Bir kaç saniye sonra devasa kaya Ava'nın şekline büründü. Ama bir sorun vardı. Bu kaya cesetti,üztelik uzun süre önce ölmüş gibiydi.

Pansy gözlerini büyüttü "Bu da ne?!" Blaise alnından akan teri sildi "Uzun hikaye,yardım edin düzeltelim." diyerek yerde yatan cesede yaklaştı. Cesedin üstünde yosunumsu bir kıyafet vardı,Blaise Ava'yı ilk gördüğü günkü gibi hayal etmişti. Slytherin yeşili,bileklerine kadar bir elbise,siyah ince topuklular,inci benzeri bir tokayla tutturulmuş uzun saçlar. Hogwarts yıl sonu hali ile Ava vardı yerde.

Pansy yaklaşarak yere çömeldi,gözleri açıktı,rengi solmuş,ışığı sönmüştü. Yutkunarak elini yüzünde gezdirdi,sanki gerçek gibiydi. Blaise elini burun kemiğine attı "Sanırım istemeden ölü bir hayvanı çevirdim." Pansy göz devirdi "Artık çok geç. Hadi lorda götürelim."

☾︎
Lord önündeki ölü bedene baktı anlaşılmayan bir ifade ile. Yerdeki kızın cesedi,sanki ani bir kedavra lanetine maruz kalmış gibiydi. Gözleri şaşkınlıkla aralanmış,dudakları hafif aralık,asası elinde sıkılıydı. Lord kızın asasını alıp,tekrar yüzüne döndü. "Ah,Ava."

Lord sanki bir şeyi boşa gitmiş gibi yüzünü buruşturdu "Çok yazık,sadık yardımcım olabilirdin." Kızdan cevap gelmedi. "Gömün." Lord odadaki ölüm yiyenlere emir verip,hızla odadan çıktı. Belli ki,Ava'ya ne olduğunu anlamak için gidiyordu.

MoranaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin