20

228 16 30
                                    

Merabalar.
Ufacık bir soru:Bu kitapta  azıcık geçmişten kalan hatıralar ekleyeyim mi?

Keyifli okumalar.
*******************************

Saat gece ona gelirken,kızıl ve siyahi genç eve ancak gelebilmişti. Black malikanesinde işler tam oturmamış sayılırdı,o kadar insana uyuyacak yer bulmak çok zor olmuştu. Blaise işlerin büyük bir kısmını üzerine aldığı için,Ron da tabi ki onunla neredeyse eş değer bir kısmını üstüne aldığı için işleri ancak bitmişti.

Sabah saat yediden gitmişlerdi,eve daha yeni gelebilmişlerdi ama. Blaise neredeyse güçten düşmüş bedenini kanepeye atarak derin bir iç çekti,odasına yürüyemecek kadar halsiz hissetmişti.

Ron da ona bakarak bir kanepeye kuruldu,aralarındaki ilişki hala köle-efendi miydi bilmiyordu,ama Blaise'in azalan işkence ve zulmünden biraz rahatlayabileceğini anlamıştı. Kapanmaya başlayan gözleri ile etrafını incelerken sıkıntılı bir nefes aldı.

Blaise kurulduğu kanepede oturmaya devam ederken,bir yandan da sessizce nefeslerini dinliyordu. Odasına gidip,sıcak bir duş alıp yatmak istiyordu.

En sonunda bedenini kanepeden kaldırdığında,Ron'un artık iyice düzene girmiş nefes sesleri kulağını doldurdu,kaşları çatılarak kanepede sızan çocuğa baktı. "Weasley?" Ron'dan ses yoktu,muhtmelen yorgunluktan bayılmıştı.

Göz devirdi,kızıl çocuğu burada bırakırsa,sabah uyandığında çocuğun her tarafının tutulacağını biliyordu. "Tam bir zaman kaybısın!" diye söylenerek kanepede uyuyan çocuğun bir elini belinden,diğerini dizlerinin altından geçirerek vücudunun havalanmasını sağladı.

Kucağındaki bedenin pek bir ağırlığı yoktu,hatta neredeyse hiç ağırlığı yoktu. O zaman Ron'un yediği o kadar yemek nereye gidiyordu?  Kucağında bir kez hoplatarak üst kata yürümeye başladı,sanki hiç ağırlık taşımıyormuş gibi merdivenleri çıkıp,odasına ulaştı.

Ron'u yatağı olarak kullandığı yumuşak yere bıraktı,ne bir kanepedeydi,nede bir yatak. Ama çok rahattı. Bu yüzden Ron çokta sorun etmeden uykuya dalıyordu.

Tekrar gözlerini devirirken,dolabından bir havlu çıkararak banyoya ilerledi ve kapıyı kapatarak kilitledi. Blaise'in sevdiği bir şey varsa,o da banyo yapmak başta gelecek şekilde bir elin parmaklarını geçmeyecek sebeplerdi.

Blaise kapıyı kapattıktan sonra,Ron kısa sürede kendine gelerek yattığı yerden doğruldu. En son aşağıda uyuyordu,ne ara yukarıya gelmişti?

Kafası karışan kızıl,gözlerini kırpıştırarak bir bardak su almak için komodine uzandı. Ancak,su yoktu. Bardağı alarak alt kata indi,dili damağı kurumuştu resmen.

Mutfakta duyduğu kapı sesiyle kafası karışmıştı,kim gecenin bu saatinde gelirdi ki? Bardağı tezgahta burakarak dış kapıya ilerledi ve bir saniye duraksamanın ardından açtı.

Karşısında kumral saçlı,kahve gözlü,beyaz tenli bir kadın görmeyi hiç beklemiyordu. Kız yüzündeki büyük gülümsemeyi Ron'u görünce soldurdu "Sen kimsin?" Ron kızı süzmeyi bırakıp gözlerine baktı "Ronald Weasley."

Kız göz devirdi "Astoria Greengrass. Blaise nerede?" Ron resmen onu başından savan genç kızla kaşlarını çattı,Astoria Greengrass? Hani şu Draco ile nişanlanıp,nişanı atan(?) Kız mı? Astoria onu görmezden gelerek evin içine yürüdü.

"Blaise? Ben geldim!" Ron kaşlarını daha da çattı,Tanrı aşkına. Kim gecenin bir saati buraya gelip böyle bağırırdı ki? Astoria sabırla bekledi,en sonunda Blaise,üstünde siyah tişört ve gri eşofmanıyla kaşları çatık bir şekilde aşağıya indi. Gözleri duştan çıktığı için kızarıktı.

"Astoria?" Astoria bu sefer gülümseyerek siyahi gence sıkıca sarıldı,Blaise bir elini beline koyarken hala şaşkındı. "Senin İsveç'te olman gerekmiyor mu?" Astoria neşeli bir sesle "Nişanlımın hasretine dayanamadım." diyerek yanağını öptü.

Ron gördüğü manzara karşısında ne hissedeceğini şaşırmıştı,ne yani,Blaise nişanlı mıydı? Astoria  arkasına dönerek kızıl saçlı çocuğa baktı "Bu da kim? Neden evinde?" Ron kendisini tanımamasıyla daha da şaşırdı,bütün ölüm yiyen ve büyücü dünyası yüzünü tanırdı.

Blaise boğazını temizledi "Astoria,saat çok geç olmuş. Sende yorgunsundur,bak bende çok yorgunum. Hadi uyuyalım." diyerek misafir odasını işaret edeceği sırada Astoria hevesle "Birlikte mi uyuyacağız?!" diye sordu. Tek amacının uyumak olmadığı çok belliydi.

Blaise itiraz etmek için ağzını açacaktı ki "Bu bizim ailemize yakışmaz!" diye bir ses holde yankılanmıştı. Herkesin kafası yukarıya kayarken,sert bir ifadeyle onları izleyen bir adet Nymeria Zabini ile karşılaşmışlardı. Üzerinde tülden,uçları yumuşcık kürkten,tenine çok yakışan kırmızı bir gecelik vardı.

Üst kattan yanlarına cisimlenen kadın,oğlunun ve daha sonra kızın yüzüne baktı sert ifadeyle. "Zabini ailesi asla böyle şeyler yapmaz. Evlenmeden,aynı odayı bırak,evde bile yalnız kalamazlar. Ama ben bunların saçma olduğunu düşündüğüm için,Astoria bizim evde kalabilir."

Astoria sonlara doğru iyice surat asarak "Ama bayan Zabini!" dedi. Nymeria "Bu son karardır." Diyerek kıza misafir odasını gösterdi sinirle. Böyle bir yalan uydurmak zorunda kaldığı için Blaise'e çok kızgındı!

*******************************

Bölüm sonu.

Bu bölüm,kafamı dağıtmak için yazdığım bir bölümdür. Dolayısıyla iyi olmamış olabilir.

 Dolayısıyla iyi olmamış olabilir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Astoria Greengrass.

Adios.

MoranaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin