35

176 13 27
                                    

Merabalar.
Keyifli okumalar
*******************************

  Blaise'in onları yönlendirdikleri yerde ikinci gündü bu gün. Burası Bliase'e babası Alaezar'dan miras kalmıştı,o yüzden bakımlı ve son derece iyi bir durumdaydı. Herkese yetecek kadar yer vardı,en önemlisi ise lordan ve ölüm yiyenlerden uzakta,Fransa'nın ücra bir kasabasının göl kenarında saklanmasıydı.

Hermione herkese yeteri kadar su ve gıda yardımı yaptığına emin olmaya çalışırken,aklının bir ucunda esmer kadın vardı. Pansy onları buraya yerleştirdikten sonra sıkı bir kontrole gideceklerini söylemişti,daha sonra da Draco ile cisimlenerek gitmişlerdi.

Az önce son haberleri televizyondan okumuşlardı. Onlar orayı terk etikten hemen sonra Black malikanesine baskın olmuş,ev güçlü cadı ve büyücüler sihirleri bozarak altını üstüne çevirmişlerdi. Neyseki onlardan geriye hiç bir iz kalmamış,yakalanmamışlardı.

"Mione!" Penny kızın beline sıkıca sarılırken,Hermione irkilerek omzunun üstünden arkasına baktı "Beni korkuttun Penny!" Penny kıkırdayarak kızın kahve rengi gözlerine baktı "Sana seslendim duymadın,dalgınsın sanırım?" Hermione kafasını sallladı "İçeridekiler için çok endişeliyim." Tabi ki gerçek sebebini Penny'e söyleyemezdi!

"Bir şeyler yapalım mı?" Hermione dudaklarını bir birine bastırdı,evet dese ne yapacaklarsa sıkılırdı,hayır derse daha çok sıkılırdı. "Hermione!" Hermione duyduğu Ron'un sesiyle salona doğru baktı. Kızarmış yanaklarıyla bir Ronald beklemiyordu tabi.

Ron kastığı çenesiyle mutfağa ilerledi hızla,mantıklı düşünen birisine ihtiyacı vardı,hemde hemen! "Ronald?" Ron arkadaşının ellerini tuttu "Hemen konuşuyoruz! İtiraz istemiyorum!" Hermione Penny'e bakıp özür dileyen bir bakış attı,hemen sonra da üst kattaki Blaise'in odasına sürüklenmişti.

Ron odaya girdiklerinde hızla kapıyı kapatarak kilitledi,bir sessizlik büyüsü mırıldanırken Hermione neyin bu kadar acil olduğunu sorguluyordu. "Ronald,ne olduğunu söyler misin?"

Ron hala kıpkırmızı olan yanakları ile arkadaşına baktı "Mione ben..." Hermione kaşını kaldırdı,neler oluyordu böyle? "Söyle kurtul,yargılamayacağım." Ron derince yutkundu,yavaş yavaş söylerse kesin eriyip halıya karışırdı. "Blaise ile öpüştük!" Ron hızlıca bağırıp eliyle yüzünü kapattı,daha çok kızarmıştı işte,lanet olsun!

Hermione şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı "N-ne?" Ron kafasını salladı,o anları düşündükçe karnında bir şeyler kıpırdamaya başlıyordu. "Bizim Zebani olan Zabini ile?" Ron kafasıyla onayladı "Evet! Öyle böyle de değildi!" Ron panikle ardı ardına kelimeleri sıralamaya başladı "Öpüştük,ama öpüşme gibi değildi. Bildiğin dudaklarıma saldırdı,aç herif!"

Hermione sözleri anlayabildiğinde kahkaha atmaya başladı,hatta gülmekten karnı bile ağrımıştı! "Demek öyle ha?" Ron yüzünü kapatarak yatağa oturdu,utanç ile alev alev yanmaya başlamıştı. "Sen ne hissettin?" derken sesi anlayışlı bir hal almıştı Hermione'nin. Ron kafasını kaldırıp bir süre düşündü o anı.

İlk önce şokla kalakalmasını,kalbinin nefes alamayacak kadar hızlanmasını,nefes alamadığını hissettiğini,kendine gelince-Blaise o an öpücüğü kesmişti-boşluğa düşme hissini düşündü. Biraz garip bir an olmuştu,çünkü Ron Blaise'e sağlam bir yumruk atarak odasına kaçmıştı. Blaise en yüzüne inen yumrukla kalakalmıştı.

"İyi hissettirdi." Derken yüzünde aptalca bir gülümseme belirdi,belki biraz daha devam etse Blaise'e karşılık verirdi? "O zaman hayırlı olsun Ronald,aşıksın!" Hermione tavşan dişlerini göstererek güldü. Arkadaşının duygularının farkında olmasına seviniyordu.

"Ne yapacağım ben Hermione? Adam eski düşmanım!" Hermione dudaklarını bir birine bastırdı "En büyük aşklar nefretle başlar Ron." Ron ağlar gibi bir ses çıkarırken,Hermione kıkır kıkır kıkırdıyordu. Aslında,o kadar da kötü değildi. Bliase yakışıklıydı,zengindi,biraz anlayışlıydı,ve sanırım iyi bir adamdı.

*******************************

Bölüm sonu

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Adios.

MoranaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin