Selammmm. Hayali sahnemizin ikinci ve son partına hepiniz hoşgeldinizzz.. Baştan söyleyeyim bi tık duygusal yazmaya çalıştım umarım beğenirsiniz. O zaman herkese iyi okumalar.
Ambulans acı bi sirenle girişe yanamıştı görevliler kapıyı açtığında doktor derhal sedyeyi devraldı. İşine yarıyacak tüm bilgileri öğrendikten sonra acil müdehaleye yönlendirdi sedyeyi.
Çağlada ambulanstan inmiş ve kendilerini arkadan takip eden yaman ile birlikte sedyenin arkasından koşturuyordu. Sedye acil müdahaleye alınıp sensörlü kapılar kapanınca o da olduğu yerde durmak zorunda kaldı.
İmkanı olsa durmazdı, imkanı olsa ikizini asla bırakmazdı. Arkasını döndü yavaşça koridorda bulunan sandalyeye doğru gitti yalpalaya yalpalaya bir an için dengesini sağlayamadı tam düşecekken yaman tuttu kolundan. Kız bakışlarını abisine çevirince gözyaşlarını tutamadı hafifçe sağa yatırdı kafasını ve o an ne kendisinin ne de Yaman'ın beklediği bi şey yaptı yavaşça sarıldı abisine.
Gözyaşları birazda yamanın omzunu ıslattı. Beraber sandalyeye oturdular. Sanki sessiz bi ateşkes imzalamıştı çağla, ihtiyacım var sana demişti susarak. Bi abiye ihtiyacım var der gibiydi. Hay hay dedi yaman benim en iyi bildiğim şey abilik diyerek sardı sarmaladı kardeşini.
Çağlanın için için ağlamalarına dayanamadı yaman. Yanından kalkıp önüne diz çöktü. "Ağlama artık" Diyerek elleriyle kızın ıslanmış yanaklarını sildi. "O bu kapıdan sapasağlam çıkacak" Dedi. Fakat içinden haklı çıkmak için dualarını sıraladığını çağla bilmedi.
Yaman ailesini bulduğundan beri alaz ile anlaşamamıştı. Kardeş olmak istiyordu yaman ayrı geçirdikleri yılları telafi etmek istiyordu. Alaz ise öfkeli idi. Yamanın varlığına değildi belki bu öfkesi ama yokluğuna öfkeliydi. Yamanın varlığı ve yamanın yokluğu olarak ayrılıyordu çünki annesi ile bağları. Yaman kaybolup gittiğinde o evden anneside kaybolmuştu.
Ama şimdi tam da Alaz onu kabullenmişken yamanın soysalanların hayatına girdiğinden beri çırpındığı şey gerçekleşmişken böylece çekip gidemezdi alaz, gitmemeliydi.
Alaz ameliyata alınalı bir saati geçmişti. Ne iyi bi haber alabiliyorlardı iki kardeş ne de kötü ve böylece beklemek ise çok boşluk hissi yaratıyordu.
Neslihan görünmüştü koridorun başından arkasında ağlamaktan gözleri kızarmış ece geliyordu. En arkada ise serhan ve güven ikilisi vardı.
Neslihan çocuklarına yaklaşmış ve ikisinin ortasına diz çökmüştü. İlk önce bakışları oğlunun ve kızının ellerindeki kanlara gitti derin bi nefes almak istedi ama başaramadı "durumu nasıl, yarası ağırmıydı" Diye sordu. İşte tam bu sırada hastaneye gelene kadar tuttuğu gözyaşları yuvalarından firar etti.
"Bilmiyorum, sadece " Duraksamak zorunda hissetti kendini yaman "sadece çok çok kan vardı " Diyebildi. "Biz biz yetişemedik galiba " Diyerek ağlamaya başladı. Elleriyle kafasına vurmaya başladı "çok geç kaldık, çok geç kaldık" Diyerek sayıklıyordu.
Güven duramadı yerinde önce herkese bi göz gezdirdi ardından ameliyathaneye girmek için gitti. (Girebiliyormu bilmiyorum arkadaşlar siz böyle hayâl ediniz)
Neslihan ağlayarak sandalyeye bıraktı kendini yanına ece oturmuştu sarıldı hemen, annesine.
Koridor ölüm sessizliğine bürünmüşken yamanın telefonu çaldı cebinden çıkarıp baktığında asi olduğunu gördü. Durumu ona güzelce izah etti. Biliyordu alaz ile aralarında bi şeyler olduğunu o yüzden o da burda olmalıydı hayat bazı şeyler için bazen acımasızca davranabiliyordu.