Merhaba herkesee. Biliyorunuz ki bi kahrı bela sahil sahnemiz vardı. Ama o sahil sahnesini kafamda o kadar reddetim ki açıp izlemedim bile. Ama dedim ki ben acı çekmeyi severim bi de ben mi yazsam acaba şu sahil sahnesine benzer sahneyi ha. Ne dersiniz? Ece ölmedi bilginize
O zaman hepinize iyi okumalar.
Asi elindeki test ile bakışıyordu. Cesareti yoktu aslında sonucun belli olacağı tarafa bakmaya. Zaten bin bir güçlükle bu testi alıp yine bin bir güçlükle ikna etmişti kendisini bu testi yapmaya.
Ama dışarıda onu bekleyen alaz onum kadar yavaş ve sakin olamadı iki dakikada bir kapıyı tıklayıp duruyordu.
Ve nihayet titreyen elleri testi çevirmek yerine kapı kulbuna gitti. Kendi başına bakacak cesareti yoktu kızın yada bi bebek bile varsa bunu alaz ile öğrenmek istiyordu.
Ona bu ihtimalden bahsettiğin korkmuştu vereceği tepkiden. Neden sonuç bakmadan büyük büyük tepkiler verebilirdi çünkü genç adam. Ama asinin beklediği olmadı alaz böyle bi ihtimal var ise bir test yapması gerektiğini önerdi. Her şeyden önce konu netlik kazanmalıydı. Sonrasına sonrada bakabilirlerdi. Bu bebeği istiyorlarmıydı işte ikisi de bu soruyu birbirine sormaya çekiniyordu. Çünkü kafalarında kocaman bi soru işareti dolaşıyordu.
Kapı kilidi çeviren asi alazın kapıyı açmasına izin verdi. Alaz hızlıca içeri girerken soran gözleri bir kızın bir de testin üzerinde geziniyordu. "Noldu" Dedi sesinde tepki barındırmayan düz bir tonla. Aslında bi bebek istediği söylenemezdi genç adamın çünkü bi bebek varsada o bunu haketmiyordu o minik masum canın böyle bi babası olacağına hiç olmasın diye düşünüyordu. Ama en çok asinin ne düşündüğü önemliydi alaz için. Önceliği asiydi.
"Ben, bakamadım daha " Dedi asi. Korkmuştu. O cesaret timsali kız bi andan dünyanın en savunmasız insanı oluvermişti. "Hadi asi" Dedi alaz onu yüreklendirir bi şekilde.
Asi testi çevirdi yine yavaşça testin üzerinde beliren ise çift çizgiydi. Gördükleri çift çizgi ile ikiside anında bakışını birbirine kenetledi. İkisininde gözlerinde sorgularcasına bi ifade vardı. İstiyorlarmıydu bu bebeği bilmiyorlardı. Peki istemiyorlarmıydı işte onu daha çok bilmiyorlardı.
Asi anne olabilirmiydi. O annelik bilmezdi ki. Bi annesi olmamıştı ki şu hayatında hiç şimdi küçük bi cana nasıl annelik yapacaktı. Üstelik verecekleri karar ortak bi karardı. Bocalarım diye düşündü asi, yapamam yargıları geçti kafasından. Daha ben büyüyememişim küçüçük bi bebeği nasıl büyütücem.
Peki ya alaz. Alaz kocaman bi ailede büyümüştü bilirdi o aile ne demekti. Ama şu güne kadar bi babalık mı görmüşti ki şimdi babalık yapacaktı. Onun hayatı hep uçarı kaçarıydı bi ortası yoktu. Ha deyince değişemezdi ya zaten insan.
Şimdi ise ikiside karşıdaki denizin kıyıya vuran dalgalarına bakıyorlardı. Bardan çıkmışlar kendilerini ise buraya atmışlardı bu süre içerisinde ikiside birbirine tek bir kelime dahi etmemişti.
Her zaman ki gibi cesaretli davranan asi olmuştu. Bakışlarını denizin dalgalarından çekip kafasını denizi izlemeye devam eden alaza cevirmişti. Genç adam ise asinin kendisine baktığının farkındaydı ama buluşturmamıştı bakışlarını onunkilerle.
"Ne yapacağız" Diye sordu asi hala genç adama bakarken. "Bilmiyorum " Dedi alaz o da bakışlarını hala denizden çekmemişti.
"Sen, istiyormusun onu " Diyerek bakışlarını denizden çekip ilk defa kıza baktı. Cevap yoktu. İstiyormuydu asi, işte bunu kendi bile bilmiyordu. Cevap vermek yerine soruya soruyla karşılık verdi asi "sen istiyormusun peki " İşte buna alazında verecek bi cevabı yoktu.